YEP’in (2019-2021 dönemini kapsayan OVP) 2018 yılına ilişkin makroekonomik göstergelerinden ikisinin gerçekleşme rakamları geçtiğimiz günlerde açıklandı. Önce yılsonu TÜFE enflasyonu, ardından bütçe büyüklükleri belli oldu. Şimdi ortada bu iki göstergeye ilişkin üç veri seti bulunuyor. Bunlar sırasıyla bir önceki OVP’nin (2018-2020 dönemini kapsayan) öngörüsü, YEP’in gerçekleşme tahmini ve gerçekleşme rakamı. Şimdi geliniz, her iki göstergeye […]

YEP’in (2019-2021 dönemini kapsayan OVP) 2018 yılına ilişkin makroekonomik göstergelerinden ikisinin gerçekleşme rakamları geçtiğimiz günlerde açıklandı. Önce yılsonu TÜFE enflasyonu, ardından bütçe büyüklükleri belli oldu. Şimdi ortada bu iki göstergeye ilişkin üç veri seti bulunuyor. Bunlar sırasıyla bir önceki OVP’nin (2018-2020 dönemini kapsayan) öngörüsü, YEP’in gerçekleşme tahmini ve gerçekleşme rakamı.

Şimdi geliniz, her iki göstergeye ait bu üç veri seti ne düzeydeymiş, bir görelim. Önce ilk göstergeye bakalım. Yılsonu TÜFE enflasyonu yüzde 7 (önceki OVP, sayfa 62, Ek Tablo 1) olarak öngörülürken gerçekleşme tahmini 20,8’e yükseltilmiş (YEP, sayfa 29, Ek Tablo 1), gerçekleşme ise yüzde 20,3 olmuş(3 Ocak 2019 tarihli TÜİK haber bülteni).

İkincisi için birden fazla gösterge var. Ancak kendimizi temel bütçe kalemleriyle sınırlandıracağız. Bunlar sırasıyla bütçe giderleri, bütçe gelirleri, bütçe dengesi ve faiz dışı denge. Bu kalemler için öngörülen tutarlar önceki OVP’nin 66’ıncı sayfasında yer alan Ek Tablo 6’da, gerçekleşme tahminleri YEP’in 30’ıncı sayfasında yer alan Ek Tablo 2’de,gerçekleşmeler ise Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 2018 Aralık Bütçe Gerçekleşmeleri Raporu’nun 5’inci sayfasında veriliyor.

Önce bu dört göstergenin ilkine bakalım. Bütçe giderleri tutarı 762,8 milyar TL olarak öngörülürken gerçekleşme tahmini 821,8’e yükseltilmiş, gerçekleşme ise 830,5 milyar TL olmuş. İkinci gösterge olan bütçe gelirleri tutarı 696,8 milyar TL olarak öngörülürken gerçekleşme tahmini 749,6’e yükseltilmiş, gerçekleşme ise 830,5 milyar TL olmuş. Üçüncü gösterge olan

Bütçe dengesi eksi 65,9 milyar TL olarak öngörülürken ( bütçe dengesinin eksi olması bütçe açığı olduğunu gösteriyor. Yani bu tutar kadar bir bütçe açığı söz konusu) gerçekleşme tahmini 72,1’ e yükseltilmiş, gerçekleşme ise 72,6 milyar TL olmuş. Sonuncu gösterge faiz dışı dengede ise şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: Öngörülen tutar 5,8 milyar TL (faiz dışı dengenin pozitif olması faiz dışı fazla olduğunu gösteriyor) iken gerçekleşme tahmini 4,3’e düşürülmüş, gerçekleşme ise 1,3 milyar TL olmuş.

Enflasyon ve dört adet bütçe büyüklüğünden oluşan bu göstergelere ait bu üç veri setinin nasıl okunması gerekiyor? Ne olduğunda ‘’başarı vardır ya da yoktur’’ diye değerlendirebiliriz? Sorunun yanıtı büyük ölçüde başarı ölçütünün ne olduğuna bağlı. Burada öngörülen değerlerin veya gerçekleşme tahminlerinin tutturulması bir ölçüt olabilir. Ama gerçeği yansıtan esas ölçüt, birincisidir. Çünkü aslolan öngörülen hedeflere ulaşılmasıdır. İkincisi ise hedef değil, gerçekleşmeye yönelik bir hesaplamadır ve manipülasyonlara açık olması nedeniyle öznel bir ölçüttür. Gerçekleşme tahminlerinde çıta ne kadar yükseltilirse, başarı katsayısı da o kadar artmış olur. Bu, başarı ölçütünün sizin elinizde olduğu anlamına gelir. Dolayısıyla bu yönüyle ölçüt, ilki gibi nesnel değil özneldir. Öngörülen hedefin tutturulmadığı bir ortamda, bu katsayının artmış olması veya gerçekleşme tahmininin gerçekleşme değerine yakın çıkmış olması tam tersine bir başarısızlık durumudur. Bu başarısızlığı görmezden gelerek, gerçekleşme tahmininin tutturulmasını ‘’başarıymış’’ gibi göstermek gerçeği perdeleyen bir algı yönetimidir. Öngörülen gerçekleşmiyorsa, sizin gerçekleşme tahmininizin gerçekleşip gerçekleşmediğinin bir önemi kalmıyor.

Geliniz, bu başarı ölçütlerini dikkate alarak, enflasyon ve dört adet bütçe büyüklüğünden oluşan bu göstergelere ait bu üç veri setinden hareketle, sorduğumuz soruya yanıt bulmaya çalışalım. Önce ilk gösterge olan enflasyon oranını ele alalım. İlgili üç veri setinden görülüyor ki, gerçekleşme tahmini tutturulurken (gerçekleşme tahmini gerçekleşmenin çok az 0,5 puanlık bir farkla üzerinde kalıyor) öngörüde gerçekleşmenin öngörü düzeyini yaklaşık olarak üçe katlaması nedeniyle yukarıya doğru 13,3 puanlık bir sapma ortaya çıkıyor. Yani enflasyon öngörüsü yerle bir olmuş durumda. Bu gerçeklik yok sayılarak ‘’gerçekleşme tahminini tutturduk’’ diye övünülüyorsa, biliniz ki bir algı yönetimi söz konusu. Hazine ve Maliye Bakanı, damat Albayrak’ın yaptığı da tam böyle bir şey. Hatırlanacaktır, gazeteler yüzde 20,3’lük enflasyon gerçekleşmesini ‘’Bakan Albayrak açıkladı: Hedefi tutturduk’’ başlığıyla verdiler. Oysa tutturulan öngörülen hedef değil, gerçekleşme tahmini. Dolayısıyla bir başarı kazanılması söz konusu değil.

Dört adet bütçe büyüklüğüne gelince, sadece bütçe dengesi (tutarlar eksi olduğu için bütçe açığı kastediliyor) göstergesinde enflasyondakine benzer bir durum ortaya çıkıyor. Bütçe açığı göstergesinde gerçekleşme tahmini tutturulurken (gerçekleşme tahmini gerçekleşmenin çok az 0,5 milyar, yani 500 milyon TL’lik bir farkla gerisinde kalıyor) öngörüde yukarıya doğru yüzde 10,1’lik bir sapma kaydediliyor. Bu sapma göz ardı edilerek, yine ’’gerçekleşme tahminini tutturduk’’ diye övünülerek, bir kez daha algı yönetimine başvuruluyor. Gazeteler enflasyonda olduğu gibi yine aynı başlığı atıyor.

Diğer göstergelerde ise durum biraz farklı. Ne öngörülen hedefler ne de gerçekleşme tahminleri tutturulabilmiş değil. İlk sonuç sürpriz değil ancak ikincisi bir hayli şaşırtıcı. Çünkü bütçe giderleri, bütçe gelirleri ve faiz dışı fazla göstergelerine ait gerçekleşme tahminlerinde ciddi bir sapma kaydedilmiş. İlk ikisinde bu sapma yukarıya doğru iken, sonuncusunda aşağıya doğru. Gerçekleşme tahminleri tutturulamayınca, algı yönetimine de ihtiyaç duyulmamış. Nitekim bütçe gerçekleşmesine ilişkin basın açıklamasında bu durumdan hiç söz edilmemiş. AKP iktidar programlarının çıpası konumundaki faiz dışı fazlaya ait öngörülen hedef ve gerçekleşme tahminlerinin tutturulamamış olması AKP açısından manidar bir durumdur. Bunun dışında iki manidar durum daha söz konusu. İlki, bütçe açığının milli gelire oranına ilişkin gerçekleşme tahmininin tutturulduğu iddiasının yapılabilmiş olmasıdır. Bu tür bir iddianın geçerli olabilmesi için, milli gelirin gerçekleşme değerinin bilinmesi gerekiyor. Oysa bunu şimdiden bilebilmek mümkün değil, çünkü milli gelirin son çeyrek verisi henüz açıklanmış değil. İkincisi, bütçe gelirlerine ait öngörülen tutar vergi afları ile bedelli askerlikten gelen bir defalık gelirlerin etkisiyle yüzde 8,8 oranında aşılırken (tutar olarak 61 miyar TL düzeyinde) öngörülen bütçe açığında bir düşüş gerçekleştirilememiş olmasıdır. Bu düşüş 61 miyar TL’lik bir düzeyde olmayabilirdi. Çünkü yılın ikinci yarısında bütçe giderlerinde kur ve faiz artışlarının tetiklediği artışlar söz konusuydu. Ne yazık ki, bu olanak siyasi bir tercihle yılın ilk yarısında seçim ekonomisine gidilerek heba edilmiştir. Bu şekilde bütçe giderlerine yüklenilmesiyle öngörülen bütçe gideri yüzde 8,9 oranında aşılmış (tutar olarak 67,7 miyar TL düzeyinde) ve böylece öngörülen bütçe açığında yukarıya doğru yüzde 10,1’lik bir sapmaya (tutar olarak 6,7 miyar TL düzeyinde) neden olunmuştur. Görülüyor ki, bu tabloda olumlu gibi gözüken tek şey, enflasyon ve bütçe açığı göstergelerine ait gerçekleşme tahminlerinin tutturulabilmiş olmasıdır. Damat bu sonuçları YEP ile uyumlu performanslar olarak değerlendiriyor. Oysa bu sonuçlar damadın iddia ettiği gibi, YEP’in bir performansı değil. YEP’in performansı önümüzdeki 2019-2021 döneminde belli olacak. Performansı öngördüğü hedefleri tutturup tutturamadığına bakılarak değerlendirilecek. Ayrıca yazı boyunca gösterdiğimiz gibi başarılı sayılacak bir sonuç da elde edilebilmiş değil ki, başarı YEP’e mal edilebilsin. Yapılan algı yönetiminden öteye geçmiyor.

Ancak bilinmelidir ki, başarılı bir algı yönetiminin olmazsa olmaz koşulu, algıyla gerçeklik arasındaki mesafeyi mümkün olduğunca kısa tutmaktır. Çünkü gerçeklikten uzak algılar ile nesnel değerlendirme yapılamaz, sorunlar çözülemez, plan ve program belirlenemez, gelecek doğru bir şekilde oluşturulamaz. Burada algının gerçeklikle bağı tümden koparılmıştır. Damadın yaptığı gibi, algı yönetimi ile büyük başarı öyküleri oluşturulabilir, ancak bu kısa süreli olacaktır ve sorunlar çok daha büyük bir şekilde gündeme gelecektir. Yanılmayı içtenlikle umarız. Bekleyip, göreceğiz…