14/28 Mayıs seçimleri üzerinden 7 ay geçti…

Bu 7 ayda ülke daha da fakirleşti.

İnsanlar, seçim sonrası  huzur ve refah içinde bir yaşam umuduyla beklerken zam faciasıyla karşı karşıya kaldı…

Öyle ki bazı medya kuruluşları günlük zamları duyurmak için özel sayfalar hazırlıyor...

Aslında ekonomiyi allak bulak edenlerden biri ve etkili olanı AKP’nin yandaşlarına kurdurduğu AVM’ler…

Şimdi zam yaptıklarını saklamak için indirim reklamları veriyorlar…

∗∗∗

Temel gıda maddelerindeki artış yüzde ikiyüzlere ulaştı.

Temizlik malzemelerindeki fiyat ayarlamalarını takip etmek mümkün değil.

Bazı iş adamları fiyat ayarlamalarını, kalite ve kantiteyi düşürerek yapıyor. Böylece gizli zamla tüketiciyi aldatıyor…

İktidar da milletin soyulmasını keyifle seyrediyor!

Her gün akaryakıta "fiyat ayarlaması" geliyor. Oysa Brent petrolün varil fiyatı düşüyor…

Yani Devlet en haksız ve acımasız vergiyi KDV ve ÖTV yoluyla alıyor…

Alınan bu vergiler, kiralardan nakliyeye, ekmekten süte varıncaya kadar tüm hayatı daha da pahalılaştırıyor…

İnsanlar eziliyor, yoksul ve aç kalanların sayısı giderek artıyor…

∗∗∗

Bugün, geleceğini düşünemeyen bir ülkede yaşıyoruz.

Ekonomisi çökmüş, tarımı yok olmuş, sosyal yaşantısı bitmiş, adaleti unutmuş bir toplum olarak yaşıyoruz…

∗∗∗

Sade yurttaş, sığınacağı limanı kalmayınca yapılan zamları kanıksıyor.

Örgütlü toplum oluşmayınca siyasetçinin eline bakıyor. 

Ama Meclis işlevsiz.  Devlet ise ilgisiz…

Yurttaş patlamak üzere…

Yerel seçimlerin sonucunu bekliyor…

∗∗∗

CHP’nin yeni yönetimi, bu zor anlarımızda “gelecek hayali” olarak karşımızda duruyor…

Özgür Özel’in ilk çıkışları ve yargı skandalını yönetme becerisi, şimdilik bir umut ışığı olarak kabul görüyor…

Devletin yeniden yapılandırılması, gerçek demokrasinin önünün açılması, barış, dayanışma, hak ve özgürlüklerin hayalden gerçeğe dönüştürülmesinin, adalet dağıtan yargı sayesinde olduğu inancını CHP’nin genç kadrolarının taşıdığını biliyorum.

22 yıllık Cumhuriyetin aldığı yaralarının ancak enerji, bilgi ve deneyimle onarılacağının bilincinde olduklarını görüyorum.

Bu umudun, bir ışık olmaktan çıkıp gerçekleşebilmesi, “CHP’de birden fazla Genel Merkez ve yönetim gücü var” görüntüsünden ivedilikle uzaklaşılmasıyla mümkündür...

Bilinmeli ki “Hiziplerin” varlığı CHP’nin ilkeleri ve yapacağı hizmetlerinin önünde bir duvar oluşturur!

Umut bir toplumun en önemli değeridir.

Yeni yönetim kadroları tarafından bu değerin kıymetinin anlaşıldığını düşünüyorum.

Ve en kısa zamanda gereğini yapacaklarına da inancım sonsuz!

Umarım yanılmam…

∗∗∗

Çünkü Erdoğan’ın yerel seçimler sonrasında tek hedefi, değiştirdiği rejimi kalıcı hale getirmek...

Bu nedenle Anayasa’yı değiştirmek istiyor...

Erdoğan’ın Anayasal egemenliğin olduğu bir devletin varlığını istediğini söylemek zor.  Hedefi, hanedanlık ve halifeliğin kurulması!

Din tacirliğiyle ele geçirdiği ülkeyi, muhafazakâr olmaya zorlayarak  kaynaklarının daha  kolayca soyulmasını sağlamak…

Hoş, bugüne kadar bu soygun ve sömürü düzenine tam olarak toplumsal muhalefetin karşı çıkabildiğini söyleyemeyiz!

Nedeni belli, halkçı bir siyasetin muhalefete önderlik yapmaması, hedefinin  AKP zihniyetini kabullenerek koltuklarını korumak istemesi…

Böyle bir aymazlık nedeniyle emperyalist yandaşlarıyla Türkiye’yi yöneten iktidar, tek başına her istediğini yapabilecek ortama sahip olabiliyor...

∗∗∗

AKP’nin yeni Anayasa’dan muradı, mevcut Anayasa’nın “ilk 4 maddesini değiştirmek!”

İktidar, BOP eş başkanı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nden rövanş almak için yanıp tutuşuyor.

Üstelik, emperyalistlere karşı bağımsızlık savaşı veren ve sömürge ülkelerine örnek olan Cumhuriyet’in laik demokratik yapısı ve sosyal hukuk devleti olma ilkeleri, iktidarın birlikte olduğu güçlerin işine gelmiyor…

Ayrıca, sürekli Anayasa’yı tanımadığını söyleyen birinin yazacağı Anayasa’nın, ülkemizin tam bağımsızlığına güvence olabileceği hiç inandırıcı değil…

∗∗∗

YSK, Yargıtay ve kısmen AYM ile yargı düzenimizi ele geçiren iktidar, önceki CHP yönetiminin aymazlıkla oluşturduğu listelerde yer alan 40 milletvekilinin laikliği yok eden, baskıcı ve şeriat kokan Anayasa’ya “hayır” diyeceğini ummak saflık olur…

İran’da bir gecede oynanan oyunun 22 yıldır ülkemizde gerçekleşmemesinin nedeni, sömürü düzenine karşı savaş verenlerin halk ve akılla koydukları temel ilkelerin sağlamlığıdır…

∗∗∗

Şurası iyi bilinmeli ki dünyada başkanlık sistemiyle yönetilen 46 ülkenin tamamı sonunda, başkanların diktatörlüğüne dönüşmüştür…

O ülkelerde özgürlük, hak ve adalet yoktur, çünkü yasa yoktur!

Toplumsal barış ise hiç yoktur!

Kul ve ümmet toplumu olarak ülkelerin varlıkları sürdürülmekte, insanların can ve malı, diktatörün iki dudağı arasında sıkışmış durumdadır!

Türkiye bu durumu hak etmiyor!

Bu nedenle CHP’nin yeni yönetimine büyük görev düşüyor…