Şu işe bakın! Bülent Arınç Beyefendi bir laf etti, ortalık karıştı

Şu işe bakın! Bülent Arınç Beyefendi bir laf etti, ortalık karıştı. Kendi adıma, tehlikeli konular içeren gündemi biraz değiştirmek istedi diye bir kuşkum var ama fikir-zikir meselesini de yabana atmamak gerek. “Kadın da iffetli olacak. Mahrem-namahrem bilecek. Herkesin içinde kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak, iffetini koruyacaksın” diye buyurmuşlar.
O buyuruyor, kadınlar da kızıp köpürüyorlar. Bir zamanlar Başbakan, “kadınla erkeğin eşit olması mümkün mü? “diye buyurduklarında da çok kızılıp köpürülmüştü. Herkes kendine düşeni yapıyor yani! Bana gelince, ne kızmakta ne de söylenmekteyim. Kadınla ilgili meselelerin ne Erdoğan, ne Arınç meselesi olmadığını bilmiyor muyuz? Hangisini saysam? Söylemleri mi sayayım, uygulanan politikaları mı anlatayım?
Söylemlerden başlayayım:
-Batı kadını ezilirken Türk kadınının “evin süsü” olarak gören açıklamalarda bulunulması (Vecdi Gönül).
-Kadın gazetecilere, “bacak aranızı çeker yayınlarım “diye tehdit edilmesi (Zeyid Aslan).
-Antalya Belediyesi’nin kadınlar plajı açmasını “pozitif ayırımcılık” olarak nitelendirilmesi(Gökçen Özdoğan Enç);
-Kendisine bakan kadın milletvekilinden rahatsız olunması (Bülent Arınç).
-Kız-erkek karışık okulların kaldırılmasının istenmesi (Sadık Yakut).
-Metres tutacağına ikinci eş alınmasının tavsiye edilmesi ( Halil Bakırcı).
-“Kızlı erkekli evlerde ne yapıyorlar, belli değil” diye yasakçı zihniyetin ortaya konması (Recep Tayyip Erdoğan);
-“Tecavüze uğrayan doğursun, devlet bakar” diyecek kadar kadın bedeninde hak iddia edilmesi (Recep Akdağ ).
-“Kadın ahlaklı olsun, kürtaj yapmak zorunda kalmasın” diyerek namus bekçiliğine soyulunması (Melih Gökçek).
-Haydi kızlar okula kampanyasına karşı, “kızlar okudukça erkekleri evlendirecek kız bulamamaktan” yakınılması ( Erhan Ekmekçi).
-İş isteyen kadınlara “evdeki işler yetmiyor mu? “diye yanıt verilebilmesi( Veysel Eroğlu).
Tüm bunlar kadın konusunda hangi zihniyetin, nasıl bir yaklaşımın iktidarda olduğunu anlatmıyor mu?
Ya uygulamalar! Örneğin AKP iktidarından bu yana, yani 12 yıldır Türkiye’nin de imzalayıcıları arasında olduğu Kadınlara Karşı Ayırımcılığın Önlenmesi Hakkındaki (CEDAW) Sözleşmesi rafa kalkmadı mı? Önce Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, sonrasında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kadının ekonomik, sosyal, siyasal koşullarının gelişmesi, kadının güçlenmesi için gerçekten bir şeyler yaptığı söylenebilir mi? Yoksa, kadın yerine ailenin güçlendirilmesi gibi bir hedefin peşine mi düştüler? Zaten AKP programı ve seçim bildirgelerinde CEDAW’dan usulen söz edilirken, asıl vurgu aile ve ailenin güçlendirilmesine yapılmakta değil mi?
Bakınız AKP Programı’nda kadın konusu nasıl yer almakta! “Kadınlar sadece toplumumuzun yarısını oluşturdukları için değil, her şeyden önce birey ve sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde birinci derecede etkin oldukları için, yılların ihmali sonucu biriken her türlü sorunlarıyla ilgilenilmesi, partimizin öncelik verdiği bir konudur (s.  88).
Bakanlığın kadınla ilgili olarak en çok ilgilendiği, en çok çaba harcadığı konunun “kadına yönelik şiddetin önlenmesi” olduğunu biliyoruz. Ancak bu konuda bile uygulamada görülen yetersizlikler ve çelişkiler bir yana, iktidar tarafından benimsenen anlayış muhafazakâr değerlerden yana olduğundan, toplumda bu yolda bir değişim bile yaratılmamakta. Aksine, son yıllarda kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin hızla arttığını görmekteyiz. Çünkü her muhafazakâr toplumda toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin bir direnç var; asıl olan da bu direnci yaratan sosyal-kültürel kodları değiştirebilmek. Siyasal iktidarın ise böyle bir niyeti ve politikası yok.
AKP iktidarı bu kodları değiştirmek şöyle dursun, pekiştirmek derdinde. Eğitim sisteminden demokrasi ve yönetim anlayışı ile kadına bakışına kadar birçok alanda, muhafazakâr ve dini yapılara ve değerlere yatırım yaptığını görmemek mümkün değil. Bu açıdan Arınç’ın söylediklerine tepki gösterilecek elbet; ancak kadınlar için esas olanın bu zihniyeti iktidardan uzaklaştırmak olduğunu da unutmamak gerekiyor. Zeynep Oral ne güzel özetlemiş; “Cinayetlere Davetiye” diyor ki, hiç haksız değil.