Son günlerde bana en fazla CHP’nin nasıl bir parti olduğu sorusu soruluyor.

CHP’nin tüzük ve programını bilen birisi olarak cevap veriyorum.

“CHP sol bir partidir. Programı emperyalizme karşı olan, insan odaklı sosyal demokrat bir partidir!”

Misyonu ve vizyonu ”laik, demokratik, sosyal, hukuk devletini kurmak ve bilime inanan donanımlı gençler yetiştirmek böylece çağdaş uygarlıkları geçmektir…”

CHP, “Kendisini ifade etmekten korkmayan bir toplum yaratmak adına düşünce ve ifade özgürlüğünü kutsayan, doğuştan elde edilen eşitlik ve özgürlüklerin varlığı için mücadele eden, insan haklarına sahip çıkan, üreten ekonomide adil paylaşımdan yana olan sol bir partidir” diyorum…

∗∗∗

Bu nedenle CHP, “Tek varlığı emeği" olan insanların, bugünü ve geleceğini düşünür, sömürülmelerine ve yalnızlaştırılmalarına karşı çıkar.

Onların işi, aşı ve güvencesidir...

Örgütlü yaşamı önceler, kooperatifleşmenin yaygınlaşması ve sendikaların varlığının etkinleşmesini ister. Böylece demokratik devletin var olmasını sağlar!

Toplumsal hakların, birlikte yaşamanın tutkalı olduğunu bilir.

Dayanışmanın, eşitlik ve özgürlük kadar önemli olduğunu topluma anlatır.

Başta kadınlar ve gençler olmak üzere, ırk, inanç, yaş, cinsiyet, cinsel tercih gibi tüm farklılıkların birlikte barış içinde yaşamasını hedefler…

∗∗∗

Çoğulcu kültür bir zenginliktir.

Bu nedenle kültürel gelişmenin önünü açar. İnsanların yaşam biçimlerini korur, onların örf ve adetlerinin gelecek kuşaklara aktarılması için her türlü koruma ve geliştirici önlemleri alır.

Çevre ve doğanın korunmasını yaşamsal öncelik olarak görür.

Doğal ve kültürel varlıkların gelecek kuşaklara bırakılacak en değerli miras olduğunu bilerek hareket eder.

Bir yandan yenilenebilir enerjinin gereğini yerine getirirken diğer yandan doğanın dengesinin bozulmasına, ekolojik düzenin yıkılmasına neden olan rant projelerinin karşısında durur, diyorum.

∗∗∗

CHP’nin en önemli özelliği, siyasi iktidarlar ve egemen sınıflar tarafından dışlanmış emekçi büyük çoğunluğun partisi olmasıdır.

CHP, ezilenleri, mağdurları, siyasal çoğunluğun tasallutundaki azınlıkları korur.

CHP, eşit yurttaş hakkı verilmeyen, kimlikleri inkâr edilen, sömürülen, köleliğe terk edilen insanların yanındadır.

Kısaca CHP herkesi eşit yurttaş görür. Ayrıca, işçinin, köylünün, esnafın, zanaatkarın, memurun, emeklinin, emekçinin partisi olduğu gibi ötelenen Alevilerin, Kürtlerin, düşünenlerin, devrimcilerin ve sanatçıların da partisi konumundadır, diyerek bildiğim CHP’yi anlatıyorum…

∗∗∗

Tabii bu bilgileri sundukça kimi dikkatle dinliyor, kimisi de gizli bir tebessümle "Bu söylediklerinizin hiçbiri bugünkü CHP’de yok” diyerek, bazı sorular soruyor.

Peki Kürt sorununa nasıl bakıyor? Şimdiki yönetim yok sayıyor.

Hatta Kürt partileriyle el sıkışmaktan bile korkuyor!

Diyorum ki onlara, “CHP, Kürt sorununun çözümünü, Türkiye’nin demokratikleşmesi, hukukun üstünlüğüne inanılması, laikliğin oturması, sosyokültürel gelişmenin sağlanması ve demokratik devletin kurulması için hayati bir önem taşıdığının bilincindedir.

Sağ iktidarların ele geçirdiği devletin inkâr politikasını yıllardır reddeder.

Bu doğrultuda müthiş mücadele etmiş, bedeller ödemiştir.

Böyle bir anlayışta olan CHP’nin, anadilin özgürleştirilmesi, kullanılması, geliştirilmesi, öğretilmesi, eğitimde kullanılmasını istemesi de tabiidir.

Üstelik CHP, çift dilli eğitimin, kararlı, donanımlı, bilgili bir insanın yaratılması için gerekli olduğu gerçeğinin farkındadır, diye de ilave ediyorum…

∗∗∗

Onlara diyorum ki; çoğulcu yerel demokrasi ve katılımcı yerinden yönetim, üniter devlet yapısı için engel değildir aksine demokrasiye güç kazandırır.

O nedenle CHP Avrupa Yerel Özerklik Şartı’na konan rezervlerin kalmasından yana olmalıdır.

İlkeleri belli olan CHP'nin, sol ideolojiden ödün vermeyen, sorunlara ilerici ve devrimci çözüm önerileri getirmeye hazır bir parti olmalıdır…

∗∗∗

Peki, bunlar nasıl olacak diyorlar?

“Bugünkü CHP yönetimi partinin genlerini değiştirdi.

Üye yapılarıyla oynandı. Adeta AKP’nin dümen suyunda yüzüyor.

Halktan uzaklaştı. Sağcı. Ülkücü, FETÖ’cü ve neoliberalleri parti yönetim kademelerine taşıdı.

Örgütler belediyelerinin rantını kullanan başkan ve meclis üyelerinin emrinde.

Ve en önemlisi partinin LAİKLİK ilkesine ihanet edildi…

Laik demokratik düzeni askıya almak, şerri hukukun, dine bağlı eğitimin önünü açmak, hanedanlık ve hilafete tekrar dönmek isteyen AKP’ye adeta yol verildi...

CHP söylediğiniz parti değil artık.” Diyenlere,

“Haklısınız ama CHP gerçek evlatlarıyla buluşunca bu yanlış yapılanma yok edilir…” diye yanıtlıyorum.

∗∗∗

Sol bir parti, üye, örgüt ve ideoloji üstüne oturur…

CHP önce, örgütünün temel direği olan onurlu üyelerine saygı göstermelidir…

Eğitimli üye, söz ve karar sahibi haline getirilmelidir.

Genel Başkan, PM, il ve ilçe başkan ve üyelerini, milletvekili, belediye başkanı, il genel meclisi adaylarını TÜM üyeler seçmelidir.

CHP’de tek adam rejimi uygulanamaz…

∗∗∗

100. yılını kutlayan CHP, “gerçek kimliğine, misyon ve vizyonun dönerse yani korkmadan ve çekinmeden ben, emeğin güvencesi, laik demokratik cumhuriyetin koruyucusu olan sol bir partiyim” diyebilirse, parti de Türkiye de siyasal İslamcıların elinden kurtulur…

∗∗∗

Hayalimdeki CHP’yi Erdal İnönü’nün kadroları olan bizler SHP’de var ettik...

Liyakatli, donanımlı ve solun tarihi birikimini taşıyan kadrolar CHP içinde halen yaşamaktadır.

Yeter ki onları ikna edip partiye katkı sunmalarını sağlayın…

38. Kurultay bir fırsat!