Geviş getirir gibi aynı sözleri yinelemekten onlar sıkılmadı ama biz dinlemekten bıktık. Her darbenin ardından postalın peşinden gidip mağdur olmayı başarmak büyük beceri elbet! Dünkü yazımda sordum; “12 Mart’ta kim darağacında can verdi?” diye… 

Bir siyasal yöntem olarak zinde güçlere umut bağlayanlar her dönem olmuştur. Hatta nesnel bakıldığı zaman tamamen haksız bir varsayım olmadığı da söylenebilir. Bizim coğrafyamızda modernleşme hareketi Osmanlı’nın son döneminde orduyla başlamış, bu durum devlet kurmaya dek varınca, askerler memleketin asıl sahiplerinin kendileri olduğuna kanaat getirmişlerdir. Bunu görece olumlu bir durum sayan kimi siyasal kuramcılar bu yolla bir devrim olasılığını hesap etmiş olabilirler. Ya da oldular. Ne çıkar? Nihayetinde tarih olasılıklardan değil, olmuşlar üzerinden tartışılır. 

 

 

BİR DE GERÇEKLER VAR…
Bizim gazetenin yetenekli muhabiri Zeynep Kuray devrimci mücadeleye emek vermiş bir anne-babanın kızı. Annesi Ayşe Emel Mestçi dün aradı beni. Televizyonda 12 Mart’ı tartışırken adını unuttuğumu sanmış ve kızından söz açtığımda kendisini anmayınca “o anne benim” demek için aramış. Adını ve kim olduğunu biliyorum elbet. İzin almadan anmak istemedim adını, devlet memuru olduğu için ihtiyatlı davrandım. Asıl mesele başka…
 

Zeynep daha bir buçuk yaşındayken hapishane soğuğuyla tanışıyor. 12 Mart muhtırası verilmiş, Demirel şapkayı almış, kaçmış. Dört yanda cadı avı var. Komünizmle Mücadele Dernekleri görev başında! Muhafazakar basın hedef göstermekle meşgul. O koşullarda dünyaya geliyor Zeynep. Sevgi Soysal’ın şahane kitabı “Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu”nda anlatılanlardan biri Büşra Ersanlı, diğeri Ayşe Emel Mestçi. Demem o ki devrimcilere her türlü işkence, baskı uygulanıyor. Birlikte yatıyorlar hapiste. 

Yıllar sonra Büşra Ersanlı yine terörist(!) Bu kez hapishane arkadaşı yetişkin Zeynep! Büşra Ersanlı’nın ne tür duygular içinde olduğunu tahmin ediyorum. Bu ülkenin bu kara yazgısındaki rolünü görüp acı bir tebessüm ediyordur muhtemelen. Tüm yaşamını adalet için, özgürlük, eşitlik için vermiş insanların yazgısı bu demek. 

Zeynep hapiste. Babası Sarp Kuray’da ömür boyu mahkumiyet aldığı için bir başka hapiste. Tek kişilik örgüt olarak! Yılların hesabı onun üzerinde görülüyor. Sivas’ta yananlar zaman aşımından dışlarda. Abdi İpekçi’nin katili aramızda. Kemal Türkler cinayeti zaman aşımından tarihin çöplüğünde… Çoğaltabilirim. 

Şimdi 9 Mart tartışmak garip değil mi? Gerçek bir darbe olmuş ve darağacında üç devrimci genç can vermiş. Buna nasıl kulp bulacaksınız peki? Burada fikir kuruluşlarınca açıklanmaya muhtaç bir durum yok işte. Zeynep doğduğu günden beri zulüm görüyor. Devlet hep ensesinde! Ve alacaklı devletten!

Resmi yazıcılara, borazanlara duyurulur!