Herkes asgari ücretli mi olacak?
Asgari ücretin diğer ücretlerden daha çok artması daha çok asgari ücretli çalışan anlamına geliyor. Asgari ücrete ve enflasyona sıkıştırılmış bir ücret politikası ile emeğin refah düzeyinin artması mümkün değil.
2022 yılı başında emek gelirlerinde yaşanan artışlar enflasyondaki hızlı yükseliş nedeniyle daha şimdiden eridi. Asgari ücret yüzde 51,5 artışla net 4 bin 253 TL’ye yükselmişti. Ancak bu artış daha şubat ayında eridi. Türk-İş tarafından yapılan hesaplamaya göre Şubat 2022’de dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 4 bin 553TL’ye, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 15 bin 140 TL’ye yükseldi. Asgari ücret hesabında esas alınan bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 5 bin 970 TL’ye yükseldi.
Uzun boylu ve ayrıntılı hesaplamalar yapmadan özetle şunu söylemek mümkün: Ocak 2022 başında asgari ücret, kamu işçisi ücreti, memur maaşları ve emekli aylıklarında (emek gelirlerinde) yaşanan artışlar hızla eriyor. Pahalılık önümüzdeki aylarda emek gelirleri eritmeye devam edecek. Asgari ücret ve emekli aylıkları açlık sınırının altında kalırken, tüm emek gelirleri de yoksulluk sınırından oldukça uzakta.
Emek gelirleri açlık sınırından bile uzak
Ocak 2022’de yapılan -enflasyona karşı çalışanları koruduğu iddia edilen- ücret ve maaş zamlarıyla ortalama memur maaşı 6 bin 623 TL’ye ortalama işçi emekli aylığı 3 bin 262 TL’ye ve ortalama memur emekli aylığı 3 bin 759 TL’ye yükseldi. 2022 yılı başındaki temel emek gelirlerinin düzeyinin insanca yaşamayı sağlamak bir yana açlık sınırından bile uzakta olduğu görülüyor.
Dolayısıyla aradan daha birkaç ay geçmiş olsa da temel emek gelirlerinde hemen şimdi düzeltme (ek zam) yapılması ihtiyacı ortada duruyor. Asgari ücret, memur maaşları ve emekli aylıkları yaşanan pahalık dikkate alınarak vakit geçmeksizin artırılmalıdır. Aksi halde önümüzdeki aylarda alım gücünde daha büyük düşüşler yaşanacaktır.
Öte yandan resmi veriler diğer emek gelirlerinin asgari ücret artışın çok altında kaldığı gösteriyor. 2002-2022 arasındaki 20 yıllık dönemde Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre asgari ücret 23 kat artarken, ortalama memur maaşı 11 kat, ortalama kamu işçisi ücreti 9 kat, ortalama işçi emekli aylığı 12 kat ve ortalama memur emekli aylığı 10 kat arttı.
Emek gelirlerinde bu asimetrik ve dengesiz artış diğer emek gelirlerinin asgari ücrete yaklaşmasına ve asgari ücretle diğer emek gelirleri arasındaki farkın kapanmasına yol açıyor. Diğer emek gelirleri asgari ücret artışından daha az artırılarak ortalama ücret ve maaş düzeyinin asgari ücrete yaklaşması ve bazı durumlarda altına düşmesi söz konusu oldu.
23 kat artmasına rağmen açlık sınırı altında kalan bir asgari ücretle yüz yüzeyiz. Diğer emek gelirlerinin asgari ücrete doğru bastırılması giderek daha çok çalışanın asgari ücrete yakın ücretlerle çalıştırılması anlamına geliyor.
Nitekim diğer emek gelirleriyle asgari ücret ilişkisine bakıldığında çarpıcı sonuçlar ortaya çıkıyor. Ortalama memur maaşı 2002 yılında asgari ücretin yüzde 220 üstünde iken 2022’ye gelindiğinde bu makas kapanmış ve ortalama memur maaşı asgari ücretin yüzde 56 fazlasına gerilemiştir. Asgari ücret ile ortama memur maaşı arasındaki fark hızla kapanmış ve memurlar asgari ücretli hale gelmiştir.
Kamu işçisinin ücreti dört kat geriledi
İşçiler arasında görece yüksek ücrete sahip kamu işçileri ile asgari ücret arasındaki ilişkide de benzer bir eğilim yaşanmıştır. Sendikalı olmalarına rağmen kamu işçilerinin ücret düzeyi asgari ücrete doğru gerilemiştir. 2002’de asgari ücretin 4,5 katı olan ortalama kamu işçisi ücreti 2022’ye gelindiğinde asgari ücretin 1,2 katı düzeyine gerilemiştir. Kamu işçilerinin ücretleri de asgari ücrete doğru gerilemiştir.
Asıl vahim gerileme emekli aylıklarında yaşandı. Emekli aylıkları 2008’de 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile yapılan ve emekliliği zorlaştıran ve emekli aylık ve gelirlerini düşüren değişiklikler sonucunda hızla geriledi ve asgari ücretin altına düştü.
Emeklilerine ezici çoğunluğunu oluşturan işçi emeklilerinin ortalama aylıkları 2002 yılında asgari ücretin yüzde 50 üzerinde idi. 2022 yılında ise asgari ücretin yüzde 23 altına geriledi. İşçi emekli aylıklarının asgari ücrete oranı 2002 düzeyinde kalsa idi ortalama işçi emekli aylığının 2022’de 6 bin 380 TL olması gerekirdi. Memur emekli aylıklarında da benzer bir düşüş yaşandı. 2002’de asgari ücretin yüzde 104 üzerinde olan memur emekli aylıkları 2022’de asgari ücretin yüzde 12 altına geriledi. Ortalama memur emekli aylıklarının 2002 düzeyini koruyabilmesi için bugün 8 bin 676 TL olması gerekirdi.
Görüldüğü gibi asgari ücretle diğer emek gelirleri arasındaki fark kapanıyor. Bunun anlamı Türkiye’nin bir asgari ücretliler toplumu haline gelmesidir. Herkesin asgari ücretli hale gelmesi dispotik bir öngörü değil. Veriler emekçilerin önemli bir bölümünün asgari ücret civarında gelirlerle yaşamaya çalıştığını gösteriyor. Asgari ücret tuzağı giderek büyüyen bir tehlike. Bunun temel sonucu ise emek gelirlerinin toplam gelirden aldığı payın küçülmesi anlamına geliyor.
Bu ücret ve gelir politikası emek ve sermaye arasındaki, zengin ve yoksul arasındaki gelir eşitsizliğine müdahale etmiyor. Tersine buna seyirci kalıyor.
Yapılan emekçilerin bir bölümün gelirlerini aşağıya basarak onları en alttakilere doğru yaklaştırmak. Sınıflar arası gelir dağılımı kötüleşirken sınıf içi gelirleri aşağıya doğru bastırma politikası söz konusu. Bunun sonucunda ortalama emek maliyeti ve ortalama emek gelirleri düşürülüyor. Emekçiler düne göre ve varlıklı sınıflara göre daha zor koşullarda yaşıyor, gelir eşitsizliği artmış oluyor. Enflasyonun bunu daha da derinleştireceğini söylemek kehanet değil. Artan işçi eylemlerinin bu yoksullaşmaya bir tepki olduğu tartışma götürmez bir gerçek.
İronik biçimde asgari ücretin diğer ücretlerden daha çok artması daha çok asgari ücretli çalışan anlamına geliyor. Kırılması gereken ücret çemberi budur. Asgari ücrete ve enflasyona sıkıştırılmış bir ücret politikası ile emeğin refah düzeyinin artması mümkün değil.