Yıllar önce Avrupa Konseyinden Türkiye’ye bir delegasyon gelmişti. 2015’in ikinci yarısıydı. Çeşitli kesimlerin temsilcileriyle görüşmeler yapıyorlardı. Benim de içlerinde bulunduğum gazetecilerle yaptıkları toplantıda Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, insan hakları vb. gibi konular üzerine görüşlerimizi alıyorlardı.

Ülke adına -doğal olarak- iyi şeyler anlatılamıyordu. Herkes konuşmuş ben en sona kalmıştım. Söze başlarken “ben şimdi” dedim:

-Biraz içinizi karartacağım!

Dinlediklerinden zaten içleri şişmiş olan misafirler, arkalarına yaslanarak sordular:

-Daha ne olabilir ki?

Burası kapıları yavaş yavaş kapanan büyük bir hapishane gibi… Fazla uzak olmayan bir gelecekte sizin gibi delegasyonlar buraya giremeyebilir! Bu bir görüş tabii…

Yabancılardan önce bizim meslektaşlarımız sözümü kestiler:

-Yok artık o kadarını da yapamazlar!..

Ben aynı yerden devam ettim:

-Şimdiye dek o kadar çok ‘Yok artık o kadarını da yapamazlar’ dediğimiz şeyi yaptılar ki, bu olasılığı da bir kenara not edin.

Nitekim oldu, 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu öncesinde Avrupa Güvenliği ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) hazırladığı rapora karşı AKP’li Cumhurbaşkanı son derece diplomatik biçimde şöyle dedi:

-Sen kimsin yaaa?! Önce haddini bil!

AGİT’in raporu anayasa referandumunda evet çıkması durumunda demokrasi açısından sıkıntılı bir döneme girilebileceği öngörülüyordu.

AGİT’in raporunu doğrulamak için iktidar hiçbir gayretten kaçınmadı.  Elinden geleni ardına koymadı.

Kamu adına hiçbir denetleme mekanizmasının kalmadığı “Tek Adam Rejimi” insan haklarının ve ifade özgülüğünün üzerinden silindir gibi geçti.

İşlenmemiş suçlar için ağır hapis cezaları yağmur gibi yağdı. Sandıkta bükemediği bileği, ters kelepçeyle etkisiz hale getirdi.

Ne yasa ne de anayasa kaldı.

Zaten daha ilk döneminde “ben bu Anayasaya uymam” demişti. Ona göre anayasa değişikliği yapıldı. Ama ona da uymuyor!

Eski dönemlerinde “Seçilmişler” diyorlardı da başka bir şey demiyorlardı. Şimdi her yere atama yapmaktan başlarını kaldıramıyorlar.

TİP Hatay Milletvekili Can Atalay için (30 Ocak 2024) TBMM’de okunan Yargıtay kararı demokrasinin ipinin çekildiği an olarak tarihe geçti!

Yok artık o kadarını da yapamazlar! kategorisi içinde bunu da yaptılar!

Hatırlarsınız demokrasi vaatleriyle bütün ülkeyi donattıkları bir sloganları vardı:

“Onlar konuşur, AK Parti yapar!”

Slogan tersine dönerek hayata geçiriliyor: AKP yapıyor, muarız kalanlar da konuşuyor:

-Hiç sıkılmıyor musunuz?