15 Mayıs’ta yayımlanan hanehalkı işgücü araştırması 2009 Şubat dönemi sonuçları, işsizlik sorununun ne kadar dayanılmaz ...

15 Mayıs’ta yayımlanan hanehalkı işgücü araştırması 2009 Şubat dönemi sonuçları, işsizlik sorununun ne kadar dayanılmaz bir noktaya geldiğini çok açık bir şekilde kanıtlıyor.
İşsizlerin sayısı, geçen yıla göre 1 milyon 125 bin artışla 2 milyon 677 binden 3 milyon 802 bine çıkıyor. Ülke ortalaması olarak işsizlik oranı ise 4,2 puan artarak yüzde 11,9’dan 16,1’e yükseliyor.
Ayrıntılara inildiğinde, tablo daha da kararıyor ve işsizlik sorununun çok daha ağırlaştığı görülüyor. Tarım dışı işsizlik geçen yıla göre 5,6 puan artarak yüzde 19,8 olurken, bu oran kadınlar için yüzde 22,5, genç nüfus için yüzde 28,6’dır. Yani, işsizlik ağırlıklı olarak gençleri ve kadınları vuruyor; gençlerin ve kadınların işgücü piyasasında dışlanma eğilimi devam ediyor.
Özellikle genç işsizliği, çok kritik bir öneme sahiptir. İşsizliğin bu kesimde giderek yaygınlaşması toplumsal yıkım anlamına gelir. Çünkü böyle durumlarda, psikolojik ve sosyal sorunlar depreşir ve toplum hızla bir sosyal patlama noktasına doğru evrilir.
Bir diğer kritik işsizlik türü, yüksek öğretim mezunlarının işsiz kalması durumudur. Şubat sonuçları bu tür bir işsizliğin hiç ihmal edilmemesi gerektiğini gösteriyor. Yüksek öğretim mezunları arasında işsizlik oranı geçen yıla göre 2,2 puan artarak yüzde 9,3’den 11,5’e yükseliyor.
Hemen belirtelim, bunlar resmi rakamlar. Bu köşede sıkça belirttiğimiz gibi gerçek işsizlik rakamları bunun bir hayli üzerinde. “İş bulsam çalışırım” diyenler, mevsimlik istihdam edilenler ve eksik istihdamdakiler eklendiğinde işsizlik ikiye katlanıyor.
Görüldüğü gibi, tablo çok iç karartıcı ve düşündürücü. Ancak hükümetin bu tabloya duyarsız kalması ve ciddi hiçbir tedbir öngörmemesi (Ne AB’ye gönderilen 3. Ulusal Program’da ne de 2008 Yılı Katılım Öncesi Ekonomik Program’da işsizliği azaltıcı herhangi bir tedbire yer veriliyor) de en az ilki kadar düşündürücüdür.
Öte yandan, büyük sermaye çevrelerinin soruna bakışı ise daha da ürkütücüdür. Çünkü bu çevreler, işsizlik sorununu önemser gözükmüyorlar. Bu çevrelerin temsilcisi konumundaki TÜSİAD’ın Nisan 2009 Konjonktür Raporu’nda bırakınız soruna çözüm bulmayı sonunun daha da derinleşmesi gereğine vurgu yapılıyor. Rapor’da, ekonomide toparlanma başlasa bile yeni istihdam talebinin zayıf kalacağı öngörülüyor. Aslında bu bilinmedik şey değil. Büyüme yıllarında bile bu durum çok net bir şekilde görüldü; büyüme istihdam yaratmıyor ve işsizlik belli bir eşik değerin altına çekilemiyor. İstihdam dostu alternatif bir büyüme politikası oluşturulamadığı sürece, bu karartıcı tablonun değişmesi mümkün gözükmüyor. Görünürde ne böyle bir politika var, ne de herhangi bir çaba.
Anlaşılan böyle giderse, işsizlik daha da kötüleşecek ve bugünleri arar bir konuma geleceğiz. Ne yazık ki, istesek de umutlu olamıyoruz.