2014’ün ilk 9 ayında sadece 207 kadın öldürüldü. Bu sayıyı artırmalıyız

>>2014’ün ilk 9 ayında sadece 207 kadın öldürüldü. Bu sayıyı artırmalıyız. Gerekirse ‘afedersiniz’ kadınların eşlerine yasal bir düzenleme getirip, cinayeti de meşrulaştırmalıyız. Hatta hayatını kaybeden kadınları da düşündük, onlar için de Diyanet’ten ‘Ev işi yaparken ya da eşleriyle konuşurken şehit olabilmek’le ilgili kampanyalar talep edeceğiz. Kanun hükmünde yasa tasarısı eskizi sayesinde evinin içinde ölen kadın vatandaşlarımız da artık şehit sayılabilecek. Diyanet biliyorsunuz ölümden sonrasına da hizmet edebilsin ve ölüm sonrası hayatı da görebilsin diye deli gibi bütçe akıttığımız bir kurum. Bütçesi eğitim, savunma, sağlık ve bilumum bakanlıkların bütçelerinden de fazla, hoş bütçenin yüzde 80’i neredeyse personel masraflarına gitse de önemli bir kurum, sonuçta hayatını kaybeden bu kadar vatandaşımız varken kendisine çok daha büyük görevler düşüyor haliyle. Vatandaşa yapılan son görev olmasa, aradaki görevlerin ne anlamı kalır değil mi?

>>Gösteri, toplantılar ve yürüyüşler ve bilmem daha neler nelerle devleti yıpratmak, kondisyonunu azaltmak, nefesini kesmek, tıksırtmak, bölmek, karekökünü almak ve türevini sorgulamak isteyen kalleş vatandaşlarımızı da düşündük. Bunlar için yeni kanunlar çıkartıyoruz. Sonuçta burası bir hukuk ülkesi. Hukuk ne derse o olur. Bizim ebedi istirahatimize kadar tepemizde sürekli çalan hukuklu saatin guguğunu modifiye ediyoruz. Bu modifiye sayesinde gösteri ve yürüyüşlere karşı ve tabii ki onların vatandaşlarda oluşturacağı olumsuz psikolojik tahribat ve karakter bölünmelerini engellemek için yeni kanunda bizzat herhangi bi şekilde toplanmayı yasaklayacağız. Kanunu ev hanımlarının altın günlerinde test ettik, hanımlar ve kadınlar rahatsız, demek ki doğru yoldayız. Artık sokakta 5 kişi yan yana gelirse, sonra kimse “Ay bana neden gaz attılar, bacama bacaaama copla vurdular, üzerime zırhlı araç sürdüler” demesin. Kimse kusura bakmasın ülkesinde kimse kusura bakmasın ama bazı şeyler de vatandaşı değil devletleri korumalıdır. Yoksa ne olur biliyor musunuz, bu ülke ortasından Oltu taşından yapılmış gibi görünen sahte pipo gibi ‘çotarrrk’ demek suretiyle kırılır, ülke kırılır, vatandaş içinde kalır. Sonuçta ülkelerin harcı -biliyorsunuz değil mi?- vatandaşıdır, e bizde de 70 milyonun üzerinde etli sütlü vatandaş var, e bir kısmı da artık bu iradeye karşı gelmesin ama... Yani bazı iradelere karşı gelinmez biliyorsunuz, ne kadar iradeli olsanız da mesela erkek vatandaşlarımızın vücutları sabahları erken saatlerde bir irade sahibi olarak uyanabiliyor. İşte her iradeden üstün bir biyolojik irade tespit ettik, gereken kanunları şrrrak diye çıkartıp sabah iradesini de engelleyeceğiz. Sonuçta insan doğası da normal doğa gibi içine beton dökülebilir bir ortam. Ruhlarınızın içine beton döküp kalıplarını alacağız, her şey sizin ruhunuzun korunması için, biliyorsunuz. İçine beton dökülmüş bir ruhla, huzur içinde en yakın iş ya da trafik kazasına kadar yaşayabilirsiniz. Yeri gelmişken bir kez daha hatırlatalım. Afedersiniz işçi kardeşlerimiz iş kazasında bok yoluna gittikleri zaman biliyorsunuz çok büyük avantajlara sahip olabiliyorlar. Mesela nüfus kağıtlarının ‘ölüm biçimi’ kısmına ‘Denetimi yapılmamış yapıda kaza sonucu şehit oldu’ yazabiliyorsunuz. 

>>Biliyorsunuz yabancı dil her kolda bir altın bilezik değerinde sevgili kölelerimiz, o yüzden eğitime çok aşırı önem veriyoruz. Ülkece yaptığımız bin bir eğitim sistemi değişikliğiyle ülkemizi dünyada en iyi eğitim veren 91. ülke haline getirdik. Biraz daha şöyle 100’lere filan gelirsek, hepinizin bilezikleri bize kalacak. Biz de onları eritip bakanlara vekillere birbirlerine kavgalarında atmak için kullanacakları altın Ayped’ler ve devasa kol saatleri olarak hediye edeceğiz. Sonuçta bir bakan kolay yetişmiyor. Bunun hediyesi var, görüşme parası var, çikolatası var, tabağı var, Google araması var, bakan olana kadar yapılan ekstra harcamaları var, hatta bakan olduktan sonra bile kanunlar yüzünden mağdur olan bakanlarımız var. -Olmaz! Yeni ülkemizde yeni kanunlarımız sayesinde her hukuk devletinde olduğu gibi en büyük en kutsal gerçeklik ve yaşama sebebiniz olan devlet iradesini korumak açısından bakanlarımız ve vekillerimiz için de güzel bir güzellik düşündük. Kısmetse İstanbul’un TOKİ tarafından fethinin 10. yılında çıkartacağımız yüksek hızlı kanunla tüm bu değerli dostlarınızın haklarını güvence altına alacağız.

>>Yine yaşadınız anlayacağınız ama çok uzun sürmez üzülmeyin, nasıl olsa sonu cennette bitiyor bu güzel hikâyenin. O yüzden ölün ama belli etmeyin, dayak yiyin, sesinizi çıkartmayın. Sizi dövüyorsak bir sebebi var ama değil mi? Gençlikte zevk işte böyle alınır. Bir de bize özgürlükleri kısıtlayıcı diyorsunuz. Yeni çıkarttığımız kanunla zaten resmi olarak hiçbir özgürlüğü kısıtlamadığımızı da kanıtlayacağız. Burdan sonra biz değil belgeler konuşacak.

>>Bizi tercih ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Sizleri kulaklarınızdan havaya kaldırıp sallayarak selamlıyoruz. -Aaa bunun da boynu kıtladı!