Kaybetme korkusu böyledir işte…
Başbakan Ahmet Davutoğlu konuştu: “Gezi’de, çevre meselesi gibi başlayan olayı, anarşiye dönüştürdüklerinde çözüm sürecine en büyük darbe vuruldu…”
Velhasıl, Suruç’ta parça parça edilen canlarımızın üstünden atlayıp, bir kan gölüne ‘çevrilen’ ülkede yürünerek Gezi’ye varılmış oldu…
•••
Ne acı; endişe, kin, nefret, düşmanlık sürerken, yarattıkları kaosun da ters tepmeye başladığı anlaşıldı. Şehit yakınları, “Çocuklarınız savaşsın”, “Vatan sağ olmasın”, “Siz, altın yaldızlı saray tabaklarında yemek yerken, bizim eşlerimiz nöbet tutuyordu” diye bağırıyor. İşte bu yüzden kıvırıyorlar!
•••
Farkında mısınız?
Hiç kimse, çıkıp da “milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde…” diye başlayan ‘o sihirli cümleyi’ kurmuyor…
Gerçeğin sert yüzü ele veriyor artık! Suni gerçekler içerisinde, ‘bağzı duyarlı yalanlar’ bile atlanıyor! AKP’liler de anlıyor. Tıpkı her şey HDP’li Selahattin Demirtaş’ın söyledikleri gibi… Yaşananlar bir vatan savunması değil, Saray’ı kurtarma operasyonudur.
•••
Şüphe yok; yaraya benziyor… Haksızlık, hukuksuzluk budur ama…
Zergele’de kan içinde yatanı, bayrağa sarılmış gelen tabutu aynı kefeye koyunca anlaşılır işin boyutu. Ölüm eşit ağırlıktadır. Bakmayın soysuzların, paralı askerlerin yazıp çizdiklerine. Uyandıralım; sokakta, kahvede, metrobüste bu ruh hali hükümdür şimdi. En azından toplumsal hissiyat buraya doğru kaymaktadır…
•••
Bu ‘aveneleriyle birlikte’ Erdoğan’ın son savaşıdır…
Bu kirli savaş, umut düşkünlerinin ve kandırılmaktan usanmayan medya bülbüllerinin, “Gerçek AKP bu değil” ya da “restorasyon zamanı” hezeyanlarının ne denli gerçek dışı olduğunu da bir kez daha kanıtlamıştır.
•••
AKP, 13 yıldır yarattığı zihniyetten, belirlediği sokaktan ve dilden kopuk değildir. Asla olmamıştır, olamayacaktır. Yoz bir kültürün parçası, onun dişlisidir! Temsil ettiğinin bire bir karşılığıdır.
AKP, karısını dövüp dövüp, “gitme” diye yalvaran, sonra da bir daha döven adamdır.
AKP, sonunda kadını öldürüp, kanlı gömleği, elindeki bıçağıyla otogarda yakalanan ve “eniştemgillerin düğününe gidiyordum” diyen kocadır…
•••
Telaş, korku, yılgınlık zamanı değildir…
Amaçları budur…
Yaptıkları; son bir hamleyle ve kanlı gömlek üzerlerindeyken ikna talebidir.
Bağırarak korkutmak, olmazsa son birkaç kez bıçağı savurmak, o da olmazsa kaçmak açık niyetleridir!
•••
Yaptıkları yollar bitmiştir.
Uzun bir serüvendir. Ama o yolların arasından görünen çirkin binalar zamanla yıkılacak, güneş yüzünü gösterecektir.
Bekleyin, umudu göreceksiniz.
AKP bir kez daha yakalandı, şimdi kaçma zamanı değil!