Türkiye’nin geleceği 28 Mayıs’ta aydınlanacak… Cumhurbaşkanı seçiminin 2’nci turunda Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi olasılığı gün be gün daha da güçleniyor…

***

Böyle düşünmemizin gerekçeleri çok açık.

Öncelikle 9 milyona yakın seçmen 1’nic turda oy kullanmadı.

Şimdi kullanacaklar.

Yapılan hileleri, çalınan oyları, kurulan tuzakları gördüler.

Sadece Saray şürekası, yandaş ve çeteler için soyulan devlet kaynaklarının aslında çocuklarının geleceğini de yok ettiğinin farkına vardılar…

Hak, hukuk ve adalet diyen, eşitlik ve barış isteyen, yurttaşlarını güvende tutan bir ülke olması için Türkiye’nin başına, insana saygı duyan, söz ve karar hakkının yurttaşlarında olduğuna inanan siyasal bir yönetimin gelmesinin şart olduğunu anladılar!

***

Çünkü;

Bu seçmenlerin büyük çoğunluğu genç…

Özgürlüklerinin ellerinden alındığını ve yaşam biçimlerine müdahale edildiğini düşünen Z kuşağı gençleri…

Bir kısmı defalarca AKP’ye oy verdiği halde hem ekonomik hem sosyolojik hem de siyasal olarak büyük sorunlar yaşayan sade yurttaşlar…

Kimlik siyasetinden bıkan, Recep Tayyip Erdoğan’ın ayrıştıran nefret dilinden mağduriyet yaşayan, AKP’ye uyum sağlamadığı için işinden ekmeğinden olan emekçiler…

Değişim için önceleri oy veren ama süreç içinde kullanıldıklarını düşünen, nasıl doğum yapacaklarından kiminle evleneceklerine varıncaya kadar yaşamlarına karışılan kadınlar…

Daha önce AKP’ye oy veren ama hayat pahalılığı nedeniyle geçinemeyen, yoksulluğunun nedeninin yolsuzluklar olduğunu gören, vicdanı sızlayan insanlar…

Din tacirliği yaparak, AKP’nin kendilerini aldattığını düşünen mütedeyyinler…

Yıllar geçtikçe AKP’li yöneticilerin verdiği sözleri tutmadığını gören, bu konumu sorguladıkları için parti içinde cezalandırılan mağdurlar…

İnançları ve ırkları nedeniyle en yakınlarıyla bile düşmanlaştırılan ve aile bağlarının koparılması için baskı altında tutulan inanmış vatandaşlar…

Haksızlıkları görüp sorgulayanlara şiddet uygulayan AKP’nin, kendilerine de bir gün aynı muameleyi yapacağının farkına varanlar…

Bir kısmı hala çadır ve su bulamadan afet bölgesinde yaşayanlar…

Kısaca;

Millet, işsiz, güvencesiz, aşağılanarak gecekonduda yaşarken ve çocukları açken, “Sarayda manda yoğurdu ve hurmayla beslenenlere mi oy vereceğim?” diyerek oy vermekten vazgeçenler…

Ama takke düştü…

Şimdi, büyük çoğunluğu oy vermeye gelecek...

***

Toplumsal muhalefet, bu insanları sandığa heyecan ve coşkuyla getirecek yeni bir söylem yaratmalı.

Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’dan farklı olduğunu gösterilmeli...

Ülkenin yol ayırımında olduğu açıkça söylenmeli.

Bu seçimin, “Şiddet ya da barış tercihinin yapıldığı” bir seçim olduğu etkin şekilde anlatılmalı…

Özellikle, Cumhuriyet tarihimizin en gerici ve insana şiddet uygulayan bir parti yapısının Meclis’e girdiğini belirterek, özellikle kadın ve çocukların çok büyük tehlikeyle karşı karşıya oldukları, sakin ve düzgün bir şekilde açıklanmalı…

***

İlave olarak; Geçersiz oy kullanan 1 milyon seçmenin “ikili oy pusulasında” bu kez daha kolay oy kullanabileceği biliniyor.

Sadece Kemal Kılıçdaroğlu resminin altına mühür basmanın yeterli olacağı seçmene gösterilmeli… 

Sinan Oğan’a oy verenlerin çok büyük oranda gençler olduğu açık.

Bu gençler, kan ve kafatası milliyetçiliği yapmıyor. Onlar yurtsever gençler.

Kimlik siyasetinden bıkmışlar.

Özgüvenleri var. Bilgili ve bilinçliler.

Çoğunluğu çok iyi eğitim almış.

Sinan Oğan istedi diye “tercihlerini” değiştirmezler...

Önemli özellikleri, yaşam biçimlerine karışılmasına şiddetle karşı çıkmaları.

Aldıkları eğitime, yetkinliklerine ve yeteneklerine uygun adil kazanç bekliyorlar.

İtelenmekten, horlanmaktan ve aşağılanmaktan hoşlanmıyorlar.

Sorgulayan ve hakkını arayan ama fazlasını da istemeyen güçlü karaktere sahipler.

İstikrar istiyorlar.

Gururlular.

Ekonomik çöküntüde çektikleri sıkıntıları yalnız başlarına aşma peşindeler.

Ailelerine yük olmak onları incitiyor.

Sosyal devleti yok eden siyasi anlayışlara olan düşmanlıklarının nedeni, “yaşanılacak bir ülke oluşturmamaları!”

Siyaset yapma biçimini değiştirmeyenlere kızgınlar…

Hayal ettikleri bir yaşamı yaratamadığı için siyasete karşı öfkeliler!

***

“Prekarya” denilen “yeni bir sınıfın temsilcileri” olan bu gençler Kılıçdaroğlu’nun hedefi olmalı...

Ve AKP iktidarının adını bile anmadığı kadınlar, 10 günlük sürecin en önemsenen gücü haline getirilmeli…

Yüksek Seçim Kurulu üzerindeki şaibe devam ediyor. 

Ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanma şansı da bir o kadar artıyor…

Daha fazla çalışmalıyız.

Kemal Kılıçdaroğlu ile Türkiye aydınlık bir ülke olacak!

Emekçileri köleleştiren, sermayeyi yüceleştiren ve yurttaşı aç bırakan düzeni değiştirmek için Cahiliye dönemine dönmeyi isteyen Siyasal İslamcılardan kurtulmalıyız! 

***

Türkiye’yi, Taliban ve Hizbullahçıların cirit attığı, IŞİD katillerinin korku saldığı, SADAT’ın kaos yarattığı, emperyalistler ve yerli işbirlikçilerinin sömürmek için ağzının suyunun aktığı bir ülke olmaktan çıkarmanın tek yolu, Kemal Kılıçdaroğlu’nu işbaşına getirmek. Haydi! Türkiye Kazanıyor!