Geçen hafta feci bir tren kazası yaşadık!.. 9 yurttaşımız adeta katledildi. 92’yi aşkın yaralımız var.

Tıpkı Çorlu kazasında olduğu, hatta 17 yıldır AKP iktidarında meydana gelen 11 ölümlü kazada gördüğümüz gibi, son Ankara faciasında da sorumluluk birkaç kamu görevlisinin üzerine yüklendi; iktidar kendini akladı!..

•••

Ancak bu kez mevcut Ulaştırma Bakanı, ya bilgisizliğinden ya da acemiliğinden kazanın asıl nedenini saklamaya çalışırken “sinyalizasyon hızlı trenlerin olmazsa olmazı değildir” diyerek görülmemiş bir gaf yaptı.

Aslından gaf ötesi, milleti adeta aldatma yolunu seçti…

Cahilce bir cesaretle böyle bir açıklama yapmak bir bakana yakışmadı.

Oysa hızlı trenlerin en önemli ünitesi bilgisayar destekli sinyalizasyon sistemidir!..

Sinyalizasyon; raylar üzerinde en ufak bir engeli algılayan, trenin hızını ayarlayan ve de vazgeçilmezi olan güvenliğini sağlayan unsurdur...

Belki Bakan bilmez, Konya hızlı treni aylarca bu sinyalizasyon yazılımını yapacak firmanın sonuçlarını bekledi ve bir türlü seferlerine başlayamadı...

Bilinmeli ki Bakan’ın açıklaması, AKP iktidarı sırasında meydana gelen tren kazalarında ölen 109 yurttaşımızın kemiklerini sızlatmıştır...

•••

Bilinmeli ki, toplumu kandırma çabaları önümüzdeki günlerde daha da artacak!

Tekrarlamakta yarar var. Artık rejim değişti…

Başkanlık sistemi, devletin yapısını ve siyasi yönetimin yetkisini oldukça hızlı bir şekilde tek ele devrediyor...

24 Haziran seçimden sonra çıkarılan tüm kararnamelerle Meclis’in, dolayısıyla halkın tüm yetkileri demokratik geleneklere aykırı bir biçimde Cumhurbaşkanlığı uktesine alındı...

Evrensel hukuka uymayan ve Anayasa’ya aykırı olan birçok tasarruf çıkarılan kararnamelerde yer alıyor.

Örnek; rektörlük görevine atanan kişinin görev süresinin güvencesi yok.

Diğer bir örnek; “Cumhurbaşkanı tarafından dış ülkelerde veya uluslararası kuruluşlar nezdinde büyükelçi gibi akredite edilmeksizin, özel bir misyonla görevlendirilenlerin büyükelçilik unvanı görevleri müddetince devam eder” hükmü kaldırılarak yerine “Unvan CB tarafından alınmadığı sürece devam eder” hükmü getirilmiştir.

Böylece keyfilik ve partizanlıkla bazı kişiler korunmaya ya da devlet kaynaklarından yararlanmaya devam edecektir. Bu hal liyakatin devlet yönetiminden tamamen silinmesine de neden olacaktır!..

•••

Şimdi de milyonları ilgilendiren hassas bir konuya değinmek isterim!..

Çıkarılan kararnamelerle Cumhurbaşkanı’na; kurul, kurum, kuruluş, ofis ve benzeri yapıların üst kademe yöneticilerine dilediği ücreti verme yanı sıra emekliliğinde ayrıcalıklar sağlama yetkisi de tanınmaktadır!...

Görevleri sona eren veya görevden alınanlara tazminat ödenip ödenmemesi ve tazminat miktarı ile buna ilişkin diğer hususlar Cumhurbaşkanı’nca belirlenecektir…

Yani bu sistemde her türlü ceza ve ödüllendirme “Başkan”ın iradesine bırakılmıştır...

Kısaca, kabul ettirilmeye çalışılan rejim, ülkenin eser mikterde var olan adalet düzenini değiştirmekte,hukuk dışılığı öncelemekte ve de keyfiliğin derecesi inanılmaz boyutlara taşımaktadır.

•••

Hak, özgürlük,eşitlik ve adaleti yok eden, otoriterliği getirecek bu çağdışı rejimini değiştirecek son çıkış yolu 2023 seçimleridir!..

2023 seçimleri Türkiye’nin bekası adına hayati önem taşımaktadır!..

Tekrar demokrasiye dönebilmek için 2019 yerel seçimleri 2023’e gidişin son kapısı olarak görülmelidir!..

Bu kapıdan CHP ve gerçek demokrasiyi isteyen güçler geçerse, 2023’de tekrar özgürlükçü laik parlamenter sisteme dönülebilir!...

Yani; demokrasiye dönüş yolu yerel seçimleri halkın adaylarıyla kazanmaktır!..