Halkın “nabzını” tutma konusunda son derece başarılı sokak röportajları yapan Sokak Kedisi TV’nin ekran yüzü Ebru Uzun Oruç, zamlardan yakınan vatandaşlara soruyor:

-Zamları kim yapıyor?

-Muhalefet!..

Muhalefet partilerinin ortak görüşleriyse “bu iktidar gidici” yönünde…

Sokak Kedisi Ebru Uzun bunu da soruyor:

-Bu iktidar gitmeli mi?

-Hayır, gitmemeli!..

-Neden?

-Tayyip Erdoğan giderse ülke mahvolur!..

***

Yirmi yıldır iktidarda olup da bu “düzeyde” bir seçmen teveccühüne sahip olabilmenin sırrını Timurlenk ile Nasrettin Hoca arasındaki -yaşanmamış- “Fil Hikâyesinde” aramak mümkün olabilir.

Timurlenk Akşehirlilere beslemeleri için bir fil verir. Fil doymak bilmez, Akşehirlilerin iflahı kesilir. Sonunda toplanıp Nasrettin Hoca’ya giderler:

-Hocam bunu ancak sen yapabilirsin diyerek fili iade etmek istediklerini söylerler.

Hoca da doymak bilmez filden şikâyetçi Akşehirlileri toplayarak Timurlenk’in huzuruna çıkar. Hoca arkasına dönerek kitleyi gösterip maruzatını arz etmek üzere bir bakar ki, kimseler yok. Herkes Timurlenk’i görünce kaçıp saklanmıştır. Nasrettin Hoca, Akşehir adına talebini dile getirir:

-Kudretli Sultanım biz senin verdiğin filden çok memnunuz bir fil daha istiyoruz beslemek için!..

Bu hikâyenin “yaşanmış olması dışında” herhangi bir tarihi eksikliği yoktur! Çünkü Nasrettin Hoca’nın 1208 ile 1284 yılları arasında yaşadığı kabul ediliyor. Moğol İmparatoru Timurlenk ise 1336-1405 yıllarında bu dünyadan geçip gittiği biliniyor.

Günümüz dünyasında ise “iştah” konusunda ölçüler de değişmiştir. Dünyanın bütün filleri bir araya gelseler ihaleci müteahhitler kadar hortumlama yapamayacaklarını Timurlenk bile kabul eder!

***

Kamuoyu araştırma şirketlerinin radarları dışında kalan bireylerin “bireysel görüşleri” elbette kendilerini bağlar.

Ancak şunu da kabul etmek gerekir ki; gündem yaratmak konusunda iktidar benzersin bir yeteneğe sahiptir!

Mesela son günlerde en fazla konuşulan meselelerin başında; AKP’nin birinci ve dördüncü başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gece yatmadan önce nasıl bir beslenme rejimi uyguladığını açıklaması geliyor:

-Manda yoğurduna biraz Medine hurması doğrarım, bir tutam kestane balı (çay kaşığı) ve yulaf…

İşte bu kısa beslenme tarifi ülkenin gündemine oturdu. Ne savaş, ne barış, ne açlık, ne yağma, ne istihdam, ne işsizlik, hiçbir şey kalmadı, her türlü sorun bitti-gitti.

Geriye, gündem yaratmada sınır tanımayan bir kabiliyete sahip iktidar ve onun koşulsuz destekçileri kaldı. Tabii bir de tarifi tam olarak algılayamayanların soyutlama yetenekleri vardı:

-Kestaneli manda!