Bir insan düşünün, yıllarca devletin sert ve baskıcı uygulamaları altında yaşayan bir bölgenin ferdi...

Bir insan düşünün, yıllarca devletin sert ve baskıcı uygulamaları altında yaşayan bir bölgenin ferdi. Tarihten bu yana yok/hiç sayılmış, mimlenmiş, hakkında akla gelmeyen söylentiler uydurulmuş bir kitlenin içinden çıkmış. Çoğu zaman nüfus kağıdı doğum hanesinde yazan yer başına bela olmuş. İçinden geldiği inanç, öğreti suçlu sayılmış. Her türlü iftiraya uğramış, aşağılanmış ve asla üst düzey bir toplumsal göreve getirilmemiş bir bölgenin insanı.

Okumuş, çalışmış, kaderin ona biçtiği role boyun eğmemiş. Katledilen ailesinin acısını yüreğine gömmüş… atalarının dili yasak edilmiş, ibadethanesi reddedilmiş ama direnmiş. Aydınlığa, bilime inanmış. Kin tutmamış, nefret büyütmemiş, adalete, doğruya, dürüstlüğe inanmış. Bu toprağın eşit yurttaşı olma kavgasına girmiş. Nihayetinde biraz da garip bir olaylar zinciri sonucu cumhuriyeti kuran partinin genel başkanı olmuş.

KOLAY MI?

O parti ki, her girişilen tartışmada tarihiyle yargılanmak üzere masaya yatırılmış. Kurucusuna söz de sahip çıkılarak darbeler yapılmış. Irkçılığa varan bir dil geliştirilmiş. Liderleri hapislerde yatmış. Liderleri DGM’lerde yargılanmış. Bir sürü doğru yapmış, bir dolu eksik ve yanlış!

O partide Mustafa Kemal’de var, İnönü’de, Celal Bayar’da, Menderes’te, Fevzi Çakmak’ta, Bülent Ecevit’te, oğul İnönü’de, İsmail Cem’de, Altan Öymen’de, Aydın Güven Gürkan’da, Şükrü Saraçoğlu’da, Karayalçın’da, Baykal’da, Sav’da! Tarih içinde dönüşmüş, değişmiş gelişmiş. Sosyalistlerin yarattığı ortamda öz eleştiri yapmış, demokratlaşmış, solculaşmış… Sonra yeniden milliyetçilik bataklığına saplanmış. Kürt sorununda en ileri adımı o atmış, Alevi haklarını savunmuş, programına koymuş. Ama korkular, kaygılar geri adım attırmış, yeniden tutuculaştırmış. Nihayetinde 90 yıla varan bir tarih. Ömrünüz uzun olursa, yanlışınız da bol olur.
 
Ama bu partide, bu cadı kazanında lider olmak kolay değildir elbet!
 
ŞİMDİ CHP’YE SALDIRMAK

CHP eleştirilmelidir. Ondan beklentisi olan kitleler adına. Ama unutmayalım ki, CHP’ye saldırmak kolay, iktidarı eleştirmek hafif(!) yürek istediği için ‘vurun abalıya’ demek, ‘altta kalanın canı çıksın’ muamelesi yapmak ayıptır. Karşınızda eli, kolu bağlı bir boksör var. Neden?

Hakimler değişiyor, yargılamalar öyle yapılıyor. Bakınız Deniz Feneri ve İzmir Belediyesi davası. Ses çıkıyor mu kimseden? CHP haykırıyor, çıt yok.

MeclisTV sansür altında, tüm kanallar iktidar yanlısı hale gelmiş, gazeteler AKP halkla ilişkiler bürosu gibi. Muhalefet bağırıyor, yazan yok.

Ülke savaşın eşiğine gelmiş, her gün toplu tutuklamalar, öğretmenler çaresiz, hekimler sokakta, işsizlik almış yürümüş, emekliye on kuruş zam verilmiş, çıt yok! Muhalefet haykırıyor, duyan yok!
 
Gazeteciler tutuklanmış, tutukluluk cezaya dönmüş, cezaevlerinde suçlular esir muamelesi görmekte, tecritler bir yanda, içişleri bakanı eski kafa komünist avında… CHP söylüyor, duyan, yazan, ses veren yok!
 
Düşeni değil, sıkıysa zalimi eleştirin.

BİR DERSİMLİ, ALEVİ BAŞBAKAN OLUR MU?

Başbakan’la CHP içi muhalefetin ortak bir yanı var. İkisi de milliyetçi savrulma altında bu günlerde. İkisi de militarist yöntemlerle sorunları çözme noktasında, ikisi de bir Alevi’nin, Dersim’linin ülkeyi/partiyi yönetmesini içine sindiremiyor. Aralarında esrarengiz bir ortaklık var. Dillerinin altında olan bu. Bir türlü dile gelmeyen bu.

Kılıçdaroğlu bu milliyetçi, etnik ayrımcı ortamdan artık sola dayanarak çıkmalı. Sağdan çözüm aradı, olmadı. Demirel’le işbirliği yaptı, olmadı. Parti içi dengeler dedi, sırtından bıçaklandı, bıçaklanmaya devam edecek… Ben de hep eleştirdim amaaaa…
 
Bugün eleştirilmek için doğru kişi Kılıçdaroğlu değil.
 
Egemenler bugün Alevilerden, Kürtlerden, Ermenilerden, Hıristiyanlardan, kadınlardan ve tüm mazlumlardan özür dilemelidir.

Kemal bey artık özgürlüğün, eşitliğin, adaletin manifestosu için cesur olmalı!