Kim bu abiler?-1 | Kayıp silahlardan Narko-Tefe imparatorluğuna bir Ankara hikayesi
Sedat Peker, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, 15 Temmuz Darbesi ardından devlet envanterinde kaydı olmayan bir kasa silahı, AKP Gençlik Kolları’na ait bir araçla sivillere dağıttığını iddia etmişti. Olay kapsamında, darbe gazisi Ahmet Onay’ı da tanık gösterdi.
Kalaşnikof marka silahların taşınması ile ilgili yükleme noktası, varış noktası, taşındığı araçla ilgili detayları anlattı. Peker, silahların taşındığı araçta dönemin Esenyurt AKP Gençlik Kolları Başkanı Abdülsebur Soğanlı ile İçişleri Bakanlığı personeli Ahmet Onay’ın da bulunduğunu söyledi.
Ayrıca teslimatta dönemin AKP İstanbul Gençlik Kolları Başkanı Taha Ayhan ile, -Şu anda İslam İşbirliği Teşkilatları Gençlik Kolları Başkanı- o dönem Ayhan’ın yardımcılığını yapan ve şimdi AKP İstanbul Gençlik Kolları Başkanı olan Osman Tomakin’in de yer aldığını öne sürdü.
Meğer kan tutmuş!
Olaydaki kritik noktalardan biri Gazi Ahmet Onay’ın bir anda ulaştığı zenginlikti. Gaziliğinin ise, bir kez daha gündem olan videosu nedeni ile sadece ‘kan tutmasından ileri geldiği’ kamuoyunda tartışıldı.
Kayıtsız silahlar ve rant
Kayıtsız silahlar, paramiliter faaliyetler ve bu şekilde rejim dizayn etme ya da sağlamlaştırma düşüncesini ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra rant da var. Onlardan kimlerin rant sağladığı önemli! Bu silahlar, başta Sırbistan ve Ukrayna başta olmak üzere, eski Yugoslavya ve Doğu bloku ülkelerinden temin edildi.
Ankara’daki silahlar ise kayıtlı!
İstanbul’da kayıtsız olduğu gibi, Ankara’da darbe gecesi, Emniyete kayıtlı silahların halka dağıtıldığını Valilik doğrulamıştı. ‘Bu silahlar nerede ve hangi saikler ile kullanılmaları düşünülüyor?’ soruları gündemdeki yerini koruyor. Silahların dağıtımı konusunda Valilik açıklaması dışında Savcılık dosyalarına yansıyan ispatlar var. Münferit bir hadise!
O silahlardan biri ile cinayet işlendi!
30 Temmuz 2016’da Ankara’da bir cinayet işlendi. Çubuk’taki cinayet dosyasında yer alan zanlı Mustafa Maraş’ın iddianameye yansıyan ifadeleri şunlardı: “Tabancayı 15 Temmuz darbe gecesi, Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde dağıtmışlardı. Oradan almıştım, cinayeti bu şekilde işledim.”
Silahlar kimin elinde?
Silahlar, darbe gecesinde çıkan fotoğraflarda da tespit edildi. Bu fotoğraflardan birkaçı önemli. TRT binasındaki baskını İçişleri Bakanının yakın akrabası Sadık Soylu’nun organize ettiği ve orada ön saflarda olan kişilere yakınlığı ileri sürülenler arasında. Peki ön saflarda bulunan ve yan yana duran o kişiler kim?
Bu işler suç değil mi?
İçlerinden biri İsmail Altınok’tu. Önceki seçimlerde, Ankara 1. Bölge’den AKP aday adayıydı. 2018’de Organize Suçların da yönlendirdiği operasyon ile gözaltına alındı. Serbest kaldı! Dosyada uyuşturucu suçlamaları da vardı. Eski futbolcu Tanju Çolak’ın ismi de dosyada yer aldı. Altınok, darbe gecesi TRT önünde silahlarla poz vermişti, polislerle nöbet tuttuklarını aktarmıştı.
Yine önemli bir fotoğraf arşivi!
Diğer isim Levent Çiçek’ti. İçişleri Bakanı Soylu’dan son Başbakan Binali Yıldırım’a geniş bir fotoğraf arşivi vardı. Sadık Soylu, babasının vefatını twitter üzerinden bildirince, Levent Çiçek bu bilgiyi hemen retweet etmişti.
En kritik isim
Bu isimlerden en önemlisi ise Ayhan Bora Kaplan’dı. Genç olmasına rağmen şatafatlı bir yaşamın içinde. Pahalı arabaları seviyor. Oğluna, ünlü sanatçıların katıldığı lüks mekanlarda kaftanlı sünnet düğünü yapabiliyor. Kimi iddialara göre ilişkileri Ankara eski Belediye Başkanı Melih Gökçek’i de içine alıyor. Ölçüsüz para harcıyor ve diğer 2 isimle yan yana. Çevresinde çok dindar biri olarak biliniyor. Peki gerçekte öyle mi?
Hayat hikayesi Dramatik. Erzurum Karayazı’dan Ankara’ya… Babası kız kardeşini öldürdü. Yükselişi son yıllara dayanıyor. Ankara’da, Haymanalıların elinde bulunan gece hayatı, onun ve ekibinin eline geçti. İddialara göre bu büyümenin ardında Soylu ailesinin payı büyük. Ankara’da bir Narko-Tefe imparatorluğu kuruldu.
Neden gözaltına alınmadı?
Uyuşturucu işi baştaydı. Buradan kazanılan para ile Ankara’da iflas etmiş büyük iş sahipleri ve holdinglere yüksek faizlerle borç verildi. Paralar ödenemeyince, holdinglere çöküldü. Başkent’teki büyük gece kulüpleri de birer birer ele geçirildi. Emniyet Organize Şube Daire Başkanı, hem ekibine hem de ona 2 kez gözaltı kararı çıkarmıştı. Kabul edilmedi.
Bu karar için yazı yazdığı isim eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’dı. İlginç değil mi? Kocaman, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından Yargıtay’a üye olarak seçildi. Hemen sonrasında nikahından önce, Saray’a çıktı ve helikopter ile balayına gitti. Düğününü ise Sheraton Hotel’de yaptı.
Soralım; bir kamu memuru Sheraton’da düğün yapabilecek parayı kazanabilir mi?
Finansörleri, darbe girişiminden sonra daha da hızlı yükselen ve Ankara Abileri diye anılan kişiler olabillir mi?
Sonraki yazı: Kapatılan dosyalar araya giren kişiler, mekanlar