Memleketin bunca sorunu varken ‘kitap fuarından niçin söz ediyorsun?’ diyebilirsiniz.

Memleketin bunca sorunu varken ‘kitap fuarından niçin söz ediyorsun?’ diyebilirsiniz. İstanbul’un simgesi haline gelen ve bir dönemin en önemli entelektüel buluşma, tartışma mekanı olan fuar artık tüm özelliklerini yitirmiş, sıradan bir panayır yerine dönmüş durumda. Bu durumun içinde bulunduğumuz sürecin bir göstergesi olduğunu düşünüyorum. Yitirdiğimiz pek çok değer ve ölçüt gibi, fuar da bekleneni veremez halde!

Özellikle dini yayıncıların esir aldığı fuar, ucuz romanlar, temelsiz araştırma(!)/tartışma(!) kitapları, hamasetle yazılmış dandik şiir(!) kitapları, bir takım ünlülerin yazdığı iddia edilen ve ne dediği belli olmayan başkaları tarafından işgal halinde! Ortalıkta başı boş bir kalabalık dolanıyor. Okur oldukları tartışmalı bu kitle ne kitaplara dokunuyor, ne de herhangi bir düşünsel tartışma ortamı arayışında. Öylece bakıyor.

Kent merkezinden uzak fuar alanına ulaşmak dert! Her sene ‘bir daha gelmem’ diye söyleniyorum. Ama imza, söyleşi olunca mecbur kalıyorum. Tam bir rezalet! Otopark sorun, giriş-çıkış sorun, yemek-içmek sorun… Yazarlar; şöhretliler ve diğerleri diye ikiye ayrılmış. Popülizm almış başını gitmiş.  Sevimsiz bir görüntü!

Eskiden daha sıkışık, itiş-kakış girip, çıktığımız Tepebaşı’nı özler olduk. Sanki orada daha düşünsel bir hava vardı. Edebiyatseverler, kitap dostları gelirdi. Tartışmalar hararetli, keyifli geçerdi. Yeni yayınlar fark edilirdi. Şimdi elimizde kalan sadece kaos! Diyeceğim; kentten uzak, duygudan yoksun, karmaşa içinde savrulan insanların olduğu TÜYAP artık eski anlamını taşımıyor benim için.

Benim gibi Kadıköy yakasında oturanlar için durum daha da vahim! Üç saat git, üç saat dön. Bazen tüm memleket sorunlarının önüne geçiyor işte böyle gözlemler. Kitapseverler için büyük dert aslında… Fuar acayip bir hal almış durumda ve ben anılarımın da çalındığını düşünüyorum…

Melih Cevdet, Aziz Nesin, Salah Birsel, İlhan Selçuk, Rıfat Ilgaz,  Uğur Mumcu’yu ilk kez orada görmüş, dinlemiş ve kitaplarımı imzalatmıştım. O heyecan yok. Belki o tür yazarlar da!