Yalan be abi;
IŞİD militanları yuvalanıyor bahanesiyle, İstanbul; Bayrampaşa, Güngören, Fatih, Esenyurt, Ankara; Hacıbayram, Adıyaman, Antep, Urfa; Akçakale’yi yıktılar mı?
Ee o zaman; PKK var diye Cizre’yi, Sur’u, Silvan’ı yıkmak neden?
• • •
Masal anlatmasınlar... Bu yıkım Kürt fobisinin, Başkanlık telaşıyla vücut bulmuş hali.
• • •
Yaklaşık bir buçuk ay önce; Diyarbakır’da küçük bir ekiple yürüyoruz. Celal Başlangıç, buruk bir gülümsemeyle acayip bir şekilde bam teline basıyor: “bildiğin kuşatma, nereyi alacaklarsa... 1453 İstanbul muhasarasını bile geçti...”
• • •
Sur’un girişinde hayvan ölüleri, cansız kediler, kuşlar...
Gruptan bir arkadaş, insanın içine işleyen, varoluşu bile sorgulatan o cümleyi kuruyor: “Kader işte, seçemiyorsun. Sen git Diyarbakır’da kedi ol. Zor be abi!”
• • •
Sur, aynı Sur.
Bugün top atışlarının 95. günü.
Cizre’deki abluka ise yeni kalkmışken, yıkım tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor. Bodrum’da insan parçaları, sandıklarda kavrulmuş cenazeler, yanık kokusu. Dicle’ye karışan uzuvlar.
• • •
Yıkıntılar arasında bir kedi. Perişan halde, tüyleri toz içinde, yaralı, zayıf. Adı filan yok herhalde.
Sur önünde ‘o arkadaşın’ söylediklerine benzer bir etki. Twitter’da iki cümle, biri yazmış: “Kürt’ün kedisi!”
• • •
Bizim de bir kedimiz var; ellerinizden öper, parmaklarınızdan dişler.
Van’da doğduğuna göre Kürt’tür herhalde. İsmi Misket Wandal! Kimi zaman arkadaşlar; “Naber lan halkların demokratik kedisi” diye severler.
• • •
Cizre’deki o kediyi gördün ya...
Sevmeye utanırsın halkların demokratik kedisini. Tüyleri öyle parlak.
Geç insanı; Misket Wandal bile bilse utanır.
• • •
Yaşar Kemal’in, o büyük ustanın sözleri gibi...
“Dağlar, insanla hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir barıştır.”
İnsanların, dağların, ölümün yorgunluğunu bırak be usta.
Cizre’de bir kedi...
Görsen, kediler bile utanır!


• • •
BirGün’ün Cizre resmi üzerine önceki günkü manşeti...
“21. yüzyılda bir kentimiz”
Yalan be abi;
IŞİD militanları yuvalanıyor bahanesiyle, İstanbul; Bayrampaşa, Güngören, Fatih, Esenyurt, Ankara; Hacıbayram, Adıyaman, Antep, Urfa; Akçakale’yi yıktılar mı?
Yıkmasınlar tabi...
Biz üzüldük be abi, biz çok üzüldük.
‘21. yüzyılda, insan insana, insan hayvana, hayvan hayvana bunu yapmaz’ diye düşündük.
Kediler bile utandı.
Gerisini onlar düşünsünler!


***

Hani futbola siyaset karışmayacaktı?

Futbola siyaset karışmasın diye Passolig’i bile kaldırdılar. Taraftarın “Her yer Taksim her yer Direniş” diye bağırması en büyük korkuları oldu. Tam 34. dakikada Dijitürk ses kısıyordu. Amedspor’a yapmadıklarını bırakmadılar. Ama iş kendilerine gelince... Ankara Katliamı’nda yaşamını yitirenleri ıslıklayan Konyaspor tribünleri, son olarak, Konya’daki kupa maçında Başbakan Davutoğlu’nun portresini açtı, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” tezahüratı yapan Beşiktaş taraftarına “PKK dışarı” diyerek conta yaktı. Şimdi... ‘Türkiye Futbol Federasyonu acaba Konyaspor’a bir ceza verir mi?’ diye boş yere bekliyoruz. Hani futbola siyaset karışmayacaktı? Çok affedersiniz ama... Sizin esas sıkıntınız ikiyüzlülüktü değil mi?

***

Şimdi Gana’da huzur arama

Artık herkes evine dönmeli. Çünkü Gana’nın da tadı kaçmaya başladı. Bir Cumhurbaşka’nından çok, iş almaya giden müteahhit gibi konuştu. Altyapı sorunlarından, yeni binalardan söz etti. “Bunları yıkıp yenilerini yapalım” diye buyurdu. “Bu saray yakışmıyor, Gana’ya külliye şart” dedi. Esas bomba ise kendisinin ziyareti sırasında İBB tarafından Gana’ya 30 otobüs hediye edildiğinin açıklanmasıydı. Bunların, İETT’nin 62 milyon Avro ödeyerek Hollanda’dan aldığı yokuş çıkamayan, İstanbul’la uyum gösteremeyen Phileas’lar olduğu iddia edildi.
Velakin, 238.533 km2’ye yayılan Gana da düzayak değil. Ülkede birbiriyle kesişen iki plato bulunuyor. Togo-Akwapim tepeleri, kuzeydoğu-güneybatı, Ashanti-Kwahu yükseltileri ise kuzeybatı-güneydoğu istikametinde uzanıyor. Yani; otobüslerin kakalandığı anlaşılıyor. Kim bilir hangi amaçla?

Kısmetse İngiltere’ye
Metrobüs trafiği neden ters akıyor diye hiç düşündünüz mü? Hah işte bunların da sebebi bu Phileas’lar. Hollanda’dan alınan otobüsler, performans olarak yetersiz kalınca, yerine Mercedes’ler alındı. Ancak onların da sol tarafta kapıları yoktu. Mevzuu sonradan anlaşıldı. İş işten geçti. Araçların durağa yanaşamaması üzerine metrobüs trafiği soldan işlemeye başladı. Bir nevi elbiseye göre kravat almak yerine, kravata göre elbise diktirmek gibi. İnşallah ilk İngiltere seyahatinde, Mercedesler de biraz eskirse... İhale karşılığında!

***

İstikrarda geçen hafta

>> Türkiye’deki güven ve huzur ortamı İsveç’te yok!!! Zaten bizim bütün hikâyemiz adrenalin bağımlılığı. ‘Acaba hangi metrobüs hattında patlayacağız’ diye aramızda Toto yapıyoruz. Kahvehane saldırıları bitiyor, karakol saldırıları başlıyor. Ülkede sükûnet tam gaz sürüyor.
>> İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Maclisi (ISİG) raporu, sadece Şubat ayında 140 işçinin yaşamını yitirdiğini gösteriyor. OCAK-ŞUBAT rakamı: 255. Ortalamaya göre günde 4 işçi ölüyor.
>> 2016 itibariyle öldürülen kadın sayısı ise 51. Kadın cinayetleri hız kesmiyor.
>> Antik kent ne ola ki? Tarihi, doğayı boşver; önemli olan kâğıdın yeşili! Aydın’da jeotermal santrallar yükselmeye devam ediyor. Sit alanı olması nedeniyle köylülerin ağaç dikemediği, tarım yapamadığı Magnesia Antik Kenti’nin dibine jeotermal sondajı yapıldığı anlaşıldı.