“Asgari ücret” belirlendi. 11 402 TL.

Önceki rakama bakılırsa artırım yüzde 34 oldu.

Ancak, haziran ayı yıllık bazda tüketici Enflasyonu yüzde 78,62 olduğuna göre, emekçiler yine aldatıldı…

“Bugüne kadar dolara bağlı olarak en yüksek rakam verildi.” Diyen Türk iş Başkanı Atalay dışında bu karar, çalışanları yeniden hayal kırıklığına uğrattı...

Bu rakamın, bugüne kadar verilen en yüksek para mı değil mi? yorumu, ”Merkez Bankası Para Politikası Kurulunun” belirleyeceği faiz oranına bağlıdır.

Nitekim bu günlerde kurul yeni kararını açıklayacak.

Maliye Bakanının “ekonomide rasyonel adımlar” atacağız sözünün geçerliliğini de böylece anlayacağız.

Aslına bakılırsa iyi niyeti olmayan iktidar, soygun düzenini devam ettirmek için bilinçli olarak Halkımızı kalıcı yoksulluğa terk ediyor…

***

Bu arada, günlerdir sosyal medyada dolaşan bir bilgiyi de paylaşmak isterim.

Yeni atanan Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın “Turgut Özal ailesinin” çok yakını olduğunu öğrendim.

Hafize, Turgut Özal’ın annesinin adıymış…

Çok iyi eğitim almış ve ABD’de önemli yerlerde çalışan Erkan’ın,” aynı zamanda Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad es- Sani’nin annesi Şeyha Moza bint Nasır’ın para ve fonlarını yöneten kişi olduğu da söylendi.

Ve iddia o ki; “Merkez Bankası başkanı yapılmasını Katar Şeyhi istemiş” …

***

Şayet bu bilgi bir iddia değilse, maalesef “duyunu umumiye ’ye” yeniden döndüğümüz gerçeğini yaşıyoruz demektir...

Bu durum gösteriyor ki, koltuğunu korumak için MB’ına alınan borç ve Swapların kontrolü AKP’ye değil, güvenilir birine teslim edilmiş…

Anlaşılan, usulsüz yollarla kazanılan 14/28 Mayıs seçimleri sonrası, ülkemizi bilgimiz dışında başkaları da(!) yönetecek…

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in atamaya rıza göstermemesinin nedeni de bu kuşku olsa gerek!

***

Yönetenler, kendilerini Ülkelerine, toplumlarına ya da partilerine ait hissetmezlerse, bu değerlerin bozulmasına, soyulmasına ve de yok olmasına aldırış dahi etmezler!

Bu anlayışta olanlar Yönetimlerini;” toplumun, partinin ya da ülkenin yetiştirdiği kişilerden değil, yurtseverlik duygusu gelişmemiş, dışarıda kalmayı yeğlemiş ya da farklı bir kültüre bağlı kişilerden oluştururlar… 

Tarihte bu durumu gösteren çok örnek var…

***

Kendi kültürümüzle yetişenlerin yurtseverliği ve memlekete yapacağı hizmet kalitesi, dışarıdan gelenlerin hizmet anlayışından çok daha samimidir. 

Ayrıca dışarıdan gelenlerin nihai hedefi, zaaflarını akıllarının önünde tutmasına neden olacaktır. Yani para ve çıkar, gereklilik ve özverinin önüne geçecektir…

***

Son seçim sonrası Türkiye, 100 yıllık geçmişinde rastlanmayan en gerici parlamentoya sahip oldu…

Bu parlamento da olan HÜDAPAR’ın ve YRP’sinin hedefleri, sadece bizleri değil, gerçek dost olan ülkeleri de tedirgin ediyor.

HÜDAPAR’ın “kadınları sahiplendirme”, YRP’nin “İstanbul Sözleşmesinin kaldırılması ve ”Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin önlenmesi” yasasını da kaldırmak istemesi, ülkemiz nüfusunun yarısını oluşturan KADINLARIN ne denli tehlikede olduğunun net göstergesi…

***

Aslında sadece kadınlar değil, ülkemizde çocuklarda tehlike altında.

Çocuklara cinsel saldırı çoğaldı, adeta olağan hale geldi.

AKP’nin koruduğu cemaat, tarikat ve derneklerde oluşan çocuk tacizi suçluları göz ardı edildi…

Diyanet kaynaklı fetvalarda; “6 yaşındaki kız çocuklarla evlenilebilir, Babalar kız çocuklarına şehvetle yaklaşabilir, baldızlar helaldir “gibi yapılan sapıkça açıklamalar, özellikle cahil ve çıkarcı cemaatlerde sapkınlık eğilimini çoğalttı.

***

Sosyopsikolojik açıdan bu durumdan bir an önce çıkılmazsa ve Türkiye’nin terbiye, ahlak ve etik kodlarına saldırı durdurulmazsa ülkenin çöküşü, daha da hızlanacaktır…

***

Bu nedenle özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan CHP’nin Değişimi şarttır.

22 yıla sıkışmış, ahlaksızca devam ettirilen bu düzene karşı değişen, kendi temel ilkelerine dönen ve yozlaşmayı durdurabilecek tek gücün CHP olduğu bilinmelidir...

Çünkü Siyasal İslamcıların hırsızlık ve ahlaksızlıkla yürüttüğü bu kara dönemden ancak LAİK DÜZENİ SAVUNAN CHP ile KURTULUNUR!