Yeni Türkiye denklemi kurulurken, ağızbirliğiyle saldırılan bir kitle vardı: “Laikçi Teyzeler” Tüm yakın tarihimizin karanlığı sırtlarına yüklenmiş, sanki darbeleri, türlü kötülüğü onlar yapmış gibi muamele görmekteydiler. Suçları, “Türkiye laiktir laik kalacak” demekti önce. Aradan yıllar geçti, hep birlikte bu kaygıyı duyanlar olarak “Laik ve Bilimsel Eğitim İçin Boykot” yaptık. Haklı çıktı bizim teyzeler. Laiklik olmadan cumhuriyet olmuyordu.

“Laikçi Teyzeler” çağın davası denilen ve düzenin bağırsaklarını temizlediği öne sürülen “Ergenekon” için net ve kararlı tepki verdiler. Bu davaların laik düzeni yıkmak için kurgulandığını söylediler. O süreçte “Cumhuriyet Mitingleri” yapıldı. Herkes ve elbette “Laikçi Teyzeler” darbeci ilan edildiler. Oysa toplanma, itiraz etme, ifade özgürlüğü kapsamındaydı bu eylem. Üstelik Türkan Saylan “Ne şeriat ne darbe” demişti, kimse duymadı, ama bizim teyzeler arkasındaydı. İnsanlar evlerinden toplanırken “Laikçi Teyzeler” kapılarda isyan ettiler, eylem yaptılar. Bizim gazeteci, akademisyen tayfası küçümsedi onları. Gün geldi, bütün bu işlerin kumpas olduğu anlaşıldı. “Laikçi Teyzeler” yine haklıydı.

Sorgusuz sualsiz, korkarak ve mesleğine ihanet etme pahasına koca ordunun anahtarları teslim edildi adına “paralel” denen, bana kalırsa iktidar/Cemaat ortaklığı olan çevreye. “Laikçi Teyzeler” yine görev başındaydı. Askerler tutuklanırken, onurları ezilip, intihar ederken yine eylemdeydiler. Herkes vebalı görmüş gibi kaçarken subaylardan, onlar yanlarında durup, bu olanın yanlışlığını gösterdiler. Zaman geçti. Şimdi subaylar aklandı. “Laikçi Teyzeler” yine haklı çıktı. Ordu hakkını savunamadı ama onlar savundu işte.

Hukuk siyasallaşıp, elden giderken “Laikçi Teyzeler” yine sokaktaydı. Referanduma gidilen süreçte, avazı çıktığınca bağıran ve “12 Eylül’ü yargılıyoruz!” diye tüm memleketi kandıranlara inat “Laikçi Teyzeler” susmadı ve “Hayır” oyu verdiler. Gazeteciler kalemlerini kırıp, uslu uslu kenarda beklerken kapı kapı dolaşıp, gerçeği anlattılar. Dahası onca hakarete, hedef tahtasına oturmalarına karşılık pes etmediler. Geldiğimiz noktada tüm liberaller pişman, “Kandırıldık” demek yarışında. “Laikçi Teyzeler” haklı çıktı. Hukuk oldu guguk…

“Gezi Dirilişi” sırasında çocukların arkasında durdu “Laikçi Teyzeler”. Yemek yaptılar onlara, götürdüler. Tencere tava çaldılar. Köprüyü yürüyerek geçtiler. Neredeyse tüm eylemlerde önde saf tuttular, göğüslerini siper ettiler. Üstelik o süreçte en önemli dersleri “Laikçi Teyzeler” aldı, yıllarca ezilen Kürtlerin neler yaşadıklarını sordular, sorguladılar ve sahiden kendilerini yenilediler. Yeni bir dil kurdu “Laikçi Teyzeler”. Öldürülen her gencin ardından içleri yandı “Laikçi Teyzeler”in… Ne Ali İsmail demekten korktular, ne Berkin Elvan, ne Ethem Sarısülük, ne Abdocan, ne Hasan Ferit, ne Medeni Yıldırım, ne Ahmet Atakan, ne de Mehmet Ayvalıtaş… Kalem fırıldakları, ekran oynakları korkarken, başını kuma gömerken oradaydı “Laikçi Teyzeler”…

Erdoğan değişti safsatasına kanmadı “Laikçi Teyzeler”; ne çıkarılan “Milli Görüş Gömleğine” itibar ettiler ne “Yeni Türkiye”ye… AB kapısına dayandığımıza, demokratikleştiğimiz abukluğuna hiç itibar etmedi “Laikçi Teyzeler”. Din tacirliğine boyun eğmediler, ‘4+4+4’ diye dayatılan eğitim reformu zırvasına karşı dimdik durdu “Laikçi Teyzeler”. Arınç’a suikast hikâyesine gülüp geçtiler… Sabah uçağa binerken söylediğini, indiğinde değiştiren olmadı “Laikçi Teyzeler”!

“Laikçi Teyzeler”in bir sevdası vardı hep, ona minnet duydular dün de, bugün de! Mustafa Kemal Atatürk’ü önder saydılar, izinden yürüdüler ve bundan dolayı olmadık hakarete uğradılar. Oysa bakın herkesin kutsalı var, önderi var. Kiminin ruhani, kiminin siyasi, kiminin ticari, kiminin dini… İş döndü dolaştı “Laikçi Teyzeler”in Atatürk’üne geldi. Şimdi “Yeni Türkiye”ciler Mustafa Kemal’i sponsor yapıp, başkanlık ilan etmeye çalışıyor… “İsmet İnönü zehirledi Atatürk’ü” diye çarşaf çarşaf yayın yapıyorlar. Ata ayakta kalsa, çoktan ‘Başkanlık’ ilan edecekmiş. Yemedi bu numaraları, yemiyor ”Laikçi Teyzeler”!

Hırsızı, arsızı önden bildi “Laikçi Teyzeler”. “Ekonomi Tıkırında” dedi fırıldak kalemler, ekran ve iktidar obezi kanaat önderleri, yutmadı “Laikçi Teyzeler”! Çağlayan’ın basılıp, savcının öldürülmesine; intihar saldırılarına; Zülfikarlı bayrakla cami basmaya, Fenerbahçe otobüsünün kurşunlanmasına, olan biten tüm tuhaflıklara karşı yine uyarıyor “Laikçi Teyzeler”…

Sicillerinde ne “Kabataş Yalanı” var, ne ayakkabı kutuları…

Vicdanlarını dinliyor, emekli maaşlarıyla idare ediyor “Laikçi Teyzeler”…

(Sakın bana kimse 28 Şubat masalını anlatmaya koyulmasın. İslamcılarla/Asker ortaklığıydı. Yeni Türkiye kurmak için kol kola gönüllü oldukları çoktan açığa çıktı. Hoş “Laikçi Teyzeler” Çevik Bir’den kurtarıcı çıkarmaya çalıştılar ama o kadar kusur kadı kızında bile olur!)