Bugün ilk ve tek torunum Arya Sağlar’ın doğum günü. Arya, 2. Yaşını bitiriyor… 

∗∗∗

Yıllar sonra geriye baktığında Arya’nın, “Laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılında ben henüz 3. Yaşıma girmiştim. O zaman Türkiye nispeten çağdaş bir ülkeymiş. Ama 21 yıllık AKP iktidarı, o günkü muhalefetin de katkısıyla Türkiye’yi modern ve gelişen bir ülke olmaktan çıkarmış. Geri ve cahil bir ülke haline getirmiş” diyebileceğini düşünerek, bütün gece uyuyamadım…

Oysa dedesi olarak, sevgiyle büyüyen bir kız çocuğunun “doğum günü” heyecanını, her ne kadar ekonomi çökmüşse de paylaşabilmek için günlerce hazırlık yapmıştım…

∗∗∗

Şayet bu düzen devam ederse, geleceğimizin çok tehlikeli olacağı anlaşılıyor…

Ekonomiye çare olabilecek yeni ve doğru bir yol haritası yok.

Bir yandan AKP’nin oluşturduğu yeni ekonomi ekibi “rasyonel bir yönetim oluşturacağız” diyor, diğer yandan başta saray ve şürekası olmak üzere, devletin kurumlarında alabildiğince yağma düzeni devam ediyor…

Üretim durdu.  Hizmet sektöründen umut bekleniyor.

Oysa en netameli sektör hizmet sektörüdür. Çünkü bu sektör çalışanlarının eğitilmiş, çözüm odaklı ve müşteri memnuniyetini sağlayan sağduyulu olması gerekir…

∗∗∗

Tarım alanları yok edildiği ve üreticiler temel sorunlar altında ezildiği için gıda üretimi durdu… Yurttaşın açlıkla karşı karşıya kaldığı bir dönem yaşanıyor…

Bu durum daha da kötüleşecek çünkü döviz karşılığı 129 ülkeden getirilen 159 temel gıdanın fiyatı, paramızın değerinin sürekli düşmesi nedeniyle arttığından alınamaz hale gelecek!

Nitekim bugün mevsimi olmasına rağmen 40 TL’nin altında sebze ve meyve satılmıyor!

∗∗∗

Yargı, tek adama bağlı…

Eğitim ve öğrenim bilim yerine dine dayandırıldı.

AKP, yandaşlarına şiddet özgürlüğü verdiği için başta, “Doktor ve sağlık personeli, öğretmen, işçi, gazeteci yani düşünen ve sorgulayan insanlar ya dövülüp öldürülüyor ya da iktidarın talimatıyla hapishanelere atılıyor…

Yani yurttaşların can ve mal güvencesi ortadan kalktı…

Devletin tüm kurumları bozuldu. Ahlaki yozlaşma aldı başını gidiyor.

Ortalık çetelerden geçilmiyor. Türkiye, dünya mafyasının özgürce yaşadığı bir ülke haline geldi. Bir ev alıp hem tatil hem de kara paralarını aklıyorlar…

Bugün, tarikat ve cemaatlerin koalisyonunda olan bir parti devleti işgal etti…

∗∗∗

Böyle vahim bir durumla karşı karşıya olan bir ülkede Arya’ların ya da Özgür’lerin geleceği nasıl olacak? Düşünmeden edemiyorum.

Bu duruma gelmemizin nedeni tabii ki siyasiler.

Dünyayı tanımayan, cahil, liyakatsiz, kaliteden yoksun, ilkeleri ve bilinçleri olmayan, basiretsiz, hatta ahlaksız siyasiler olduğu sürece bu çirkin düzen devam eder gider…

∗∗∗

14/28 Mayıs seçimleri bilerek AKP’ye verildi…

Böyle düşünmemin nedeni, emperyalist yandaşların ve merkez muhalefetin, BOP içinde yer aldığı gerçeği…,

Siz, mayıs seçimi sırasında cumhurbaşkanı adayları ve onları destekleyen partilerin LAİK DÜZENE sahip çıkıldığını gördünüz mü?

∗∗∗

Laiklik ilkesine sahip çıkmayanların, Pentegon’un “ılımlı İslam” önerisine bağlı kaldıklarını düşünmemek mümkün değil…

Türkiye’nin bu tehlikeli durumdan kurtulması gerekiyor…

∗∗∗

Demokrasi, hak, hukuk, adalet, özgürlük, dayanışma, basın özgürlüğü, güçlü ekonomi, adil paylaşım, barış gibi kavramların var olmasının tek nedeni,” Laik düzeni kabul etmek ve ondan vazgeçmemektir…”

∗∗∗

Bu bilinçle aydınların oluşturduğu LAİKLİK MECLİSİ toplandı.

Çok önemli bir bildiri sundu.

Bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum…

∗∗∗

 “… Laiklik özgürlüktür.

Sadece din ve devlet işlerinin ayrılmasına indirgenemez, ön veya ardıl eklerle niteliği zayıflatılamaz, içi boşaltılamaz.

Laiklik, emekçilerin dünyayı ve içerisinde yaşadıkları düzeni anlama ve değiştirme iradesidir, yaşamsaldır.

Bu nedenlerle yaşanabilir, eşit ve özgür bir ülkenin inşası için hedefimiz, laikliği kazanmaktır…

Laikliği kazanmak geleceği kazanmak, eşitlikçi bir topluma yürüyüş, özgür bir yaşama atılmış adımdır…”

∗∗∗

Bu bildiri sonrası “aydınların kararlılığını” görmek beni rahatlattı…

Atatürk’ün ilkelerine sahip çıkması gereken birinin, “Laiklik tehlikede değil” diyerek laik düzenin yıkılmasına neden olduğunu bilmeme rağmen, “torunum Arya’nın” bir kız çocuğu olarak, gelecekte de çağdaş ve modern bir ülkede güvenli yaşayabileceğine dair umudum biraz olsun artıyor…”