Diyarbakır, Mardin, Van belediye başkanları idari bir kararla görevden alınıp kayyım atanması konusunda bir şey açık; Majesteleri Öyle Tensip Buyurdu!

Demokrasi, hak, hukuk vs.den söz etmek de totoloji yapmaktan öteye gitmiyor.

Çünkü, demokrasi, hukuk, oyların eşitliği, adalet, devletin saygınlığı, vatandaşın güveni gibi değerlerden söz ediliyorsa belediye başkanlarının başına bunlar gelmez; eğer geliyorsa var saydığımız ilke ve kurumlar aslında yok demektir!

Türkiye’de ise, görünüşe bakılırsa modern toplumlara özgü kavram ve değerlerin hiçbirinden vazgeçilmemiş; anayasadan parlamentoya, erkler ayrılığından bağımız yargıya, seçimlerle sandığın namusuna kadar ne ararsan var!

Gerçekte ise, bu kurum ve değerlerin aslından çok “gölgeleri” hüküm sürmekte ve bizler de tümden yitirmemek adına “gölgelerin” peşlerinden koşmaktayız.

Kısacası, ülke totolojiye mahkûm diyebiliriz!

Totolojiye mahkum; çünkü, bu gölge oyunun vahameti büyük ve bugün olduğu gibi yarınları da ipotek altına almakta. Yılmadan, bıkmadan konuşmak durumundayız.

Kayyım atamalarını ele alalım örneğin... Anayasa ve demokrasi gereği yargı organının kararıyla ve belirli bir süre için görevden alınabilecek belediye başkanları idarenin kararıyla görevden alınıyor; görevden alınan yerine gelecek kişinin belediye meclisince seçilmesi gerekirken idare mülki amir atar gibi kayyım atanabiliyor...

Böyle garip vakalar kayyım atamasından ibaret de değil... Yapılabiliyor, çünkü, erkler ayrılığı yok; parlamento işlevsiz; iktidar için her derdin çaresi kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) bulunmakta... Seçimler istenmeyen sonuçlar verirse diye 2016 yılında kabul edilen bir KHK ile de bu konuda gereken yapılmış!

Ortaya çıkan sonucun, bir yandan demokrasinin, hukukun, sandığın çiğnenmesi, öte yandan HDP’li siyasetçilerin ve HDP’nin siyaset yapmasının engellenmesi yetmezmiş gibi bir de buralardaki halkın oylarının hiçe sayılmasıyla siyasal ve toplumsal faturalara yol açma tehlikesinin olması da durdurmuyor iktidarı...

İktidarda kalmak için her yol mubah.

CHP’ye Çağrı: “Demokrasi
diyorsan Oya sahip çık”

O nedenle, bu üç büyükşehir belediye başkanının görevden alınıp yerlerine kayyım atamasını demokrasi, hukuk, eşitlik, vatandaşlık gibi konularla ilişkilendirmek kaçınılmaz olsa da, yinelenen bu tartışmaların aynı zamanda komik ve hazin olduğunu görmek gerek!

Komik, çünkü söylenmeyen bir şey kalmadı; hazin, çünkü ha bire söylemekle uğraşırken ülke ve toplum için tehlikeler artmakta. Örneğin bu olayda yalnız demokrasi değil, barış da gözden çıkarılmış durumda.

Buna karşı ancak muhalefetin etkili bir siyaset izlemesi ile karşı durmak mümkün. Oysa ana muhalefet partisi, CHP, totolojiye devam ediyor!

Örneğin Kılıçdaroğlu belediye başkanlarının görevden alınması konusunda, “Bu mesele HDP ya da başka bir parti meselesi değil... Bu yapılan millet iradesine saygısızlıktır” diyerek doğru bir saptama yapıyor; ancak devamında, “bu tür olaylar yaşanınca sokağa çıkmak, protesto etmek gibi durumları doğru bulmuyoruz. Biz milletin ferasetine güveniyoruz” diyerek her zamanki gibi topu taca atmakta.

Ne yapacak toplum; bir daha ki seçimi mi bekleyecek yani! Bu mudur muhalefet partisine düşen! Bu mudur büyük şehirleri kazanmasında etken olan CHP’li olmayan vatandaşlara vaadi! Bu mudur, bugün yaşananlara karşı bir alternatif olma iddiasını dile getiren eden partinin söyleyeceği!

Bunca savaşa, şiddete, ölüme karşın bu ülkede Kürtler ve Türkler bir arada yaşamayı başardılar... Yaşanılanlardan öğrendiğimiz de-içlerinde ayrılık taraftarı olanlar olsa da- birlikte yaşamak isteyen Kürtlerin çoğunluk olduğu... Onların siyaset yapması ise, yalnız onları kazanmak değil, bir arada yaşamak ve , demokrasi için, Türkiye için şart!

O nedenle, CHP’nin yaşanan anti-demokratik, hukuk dışı uygulamalara karşı bir görevi, bir iddiası, bir vaadi varsa, bugün “oyuna sahip çık” yürüyüşü veya buna benzer protestolar düzenlemesi beklenir...