Uyumayı, uyutulmayı çok seviyorum. Bu sabah yine uyumanın keyfini çıkartıp istediğim saate kadar tembellik yapacaktım ki, şöyle bir rüya gördüm. Rüyada bir kürsüde halka konuşuyorum, bir yandan sözlerimi söylerken, bir yandan da parantez içlerini ağzımı açmasam da insanlara karşı söylüyordum. Feci bir kâbustu. Ağzımı kapatıyorum, olmayacak laflar kapalı ağzımdan salona dağılıyor, ağzımı açsam zaten bambaşka bir mantığın içindeyim. Çıldıracak gibi oldum…

Adalet bambaşka bir şeydir. Hukuk ve yasalar başkadır. Eşitlik başkadır. (Şu şu şekil giyinir, bu şu şekil giyinir). Bazıları hukukla yasayı karıştırıyor (Oysa karıştırmaman lazım, Karıştırırsan kafa yapar. Mesela şimdi Rakı içtin, üzerine de şarap ve viskiye abandın, olur mu?). Hukuk başka bir şey yasa başka bir şeydir (Demin de dedim, zaten aynı şey olsalardı isimleri aynı olurdu).

Ben hukuk arıyorum hukuk, yasa benim için önemli değil. hakkımı arıyorum, (Yeni diyeceğim o ki, yasada ne yazarsa yazsın. Bak güzel kardeşim, ben hakkımı almadan şuradan şuraya gitmem) Adil yöneticiler yargıçlar arıyorum (Arıyorum ama bazen benden önce onlar beni buluyor, çok güceniyorum, hepsini güzel bir şekilde paketliyorum.)

Elbette eşitlik olacak, haklar hukukla korunacak. Eğer yasa hukuka uygunsa değerlidir. Eğer yasa hukuka uygun değilse hiçbir değeri yoktur (Yeni 12 yıllık iktidarımız sırasında çıkarttığımız acil kamulaştırmalar falan filan hepsi hukuka insana, adalete, ful uygun). Eşitlik olsa bile yasa eğer hukuka uygun değilse adalet yoksa sorunlar gerçek çözümler üretilemez. Haklar gerçek manada sahiplerine teslim edilemez. (Mesela ben kendimin hak ettiğimin çok daha fazlasını hak ettiğimi düşünüyorum. O yüzden hukuktan hâlâ biraz alacağım var, alacağım da)

Her meseleye, adalet gözlüğüyle bakmak zorundayız. Her meseleyi en başta adalet ve vicdan terazisinde tartmak zorundayız. (Mesela Aksaray… Güzel oldu değil mi? Bence ona da adalet gözüyle bakın. Çok güzel şeyler göreceksiniz. Adalet gözünüzü açmak için biraz eğilmeniz yeterli. Bakınca “İşte benim hakkım bu” diyebiliyorsan, adalet budur. Adalet var çünkü. Hukuka gerek yok, yasaları biz yapıyoruz ama gerekmedikçe de kullanıyoruz. Her şeyi yoluna uydurduk, adaletli bir şekilde tabii)

Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir. (Sonuçta biliyorsunuz evrende her şeyin teorisi olarak bilinen kanun: FITRAT’tır.) Tabiatları bünyeleri fıtratları farklıdır. İş hayatında hamile bir kadını erkekle aynı şartlara tabii tutamazsınız. Çocuğunu emzirmek zorunda olan bir anneyi, bir erkek ile eşit konuma getiremezsiniz. Kadınlara erkeklerin yaptığı her işi yaptıramazsınız, komünist rejimlerde olduğu gibi. (O yüzden diyorum ki kadınları hayvan gibi konumlayalım. Evde oturup bebek üretsinler. Yani dediğim gibi kadının görevi hamile kalmak ve bunu en az üç kere tekrarlamak ve şerefli bir şekilde karbon döngüsünü bitirmektir) Eline ver kazmayı küreği çalışsın, olmaz böyle bir şey. Onun narin yapısına ters düşer. (Bak Galatasaray’da 500 küsur haftadır anneler toplanıyor. Narin yapıları gereği bunu tercih ediyorlar.)

En sonunda yoğun alkış seslerine uyanmışım.