İlk “KCK Operasyonu” başladığında, Diyarbakır’da elleri plastik kelepçelerle bağlanıp tek sıra dizilmiş belediye başkanları, meclis üyeleri, parti ilçe başkanları, belde yöneticileri, üyelerinin fotoğrafları demokrasi açısından hazin bir manzara oluşturuyordu.

İnsanın içi sızlıyordu… Dün Halepçe’yi yaşamış Kürtler için bugün kelepçe uygun görülüyordu!

Zaten çok geçmeden bu slogan Diyarbakır, Batman, Şırnak, Siirt, Bitlis, Van, Hakkari caddelerinde büyük ilan panosuna çıktı:

“Dün Halepçe, bugün kelepçe!”

Bir halk bu kadar mı kadersiz olabilir?

Nazım Hikmet 1951 yılında bu kadersizliği “Bir Hazin Hürriyet” şiirinde dile getirmişti:

“….

Bir alet, bir sayı, bir vesile gibi değil, insan gibi yaşamalıyız dersin,

büyük hürriyetinle basarlar kelepçeyi,

yakalanmak hapse girmek hatta asılmak hürriyetinle

hürsün!”

1951’den geldik 2011’e, geçtik oldu 2012!

Yakalıyorlar, kelepçeyi basıyorlar, hapse atıyorlar.

Özgürlük denildiğinde de büyük bir pişkinlikle gülüyorlar:

-Özgürsün ya!

İşte Ragıp Zarakolu… 12 Mart 1971’de içerdeydi. 12 Eylül 1980 geldi, Ragıp yine içerde… 2012’deyiz Ragıp Zarakol’u hapiste!

Ne değişti?

İktidardakiler değişti, uygulamaları ve mağdurları aynı kaldı!

Her sabah ilk haberler “bu gece sabaha karşı” diye başlıyor:

-KCK Operasyonu çerçevesinde… Şu kadar kişi gözaltına alındı!

İzleyiciler gayet iyi biliyorlar:

-Gözaltına alınanların hepsi Kürt!

KCK operasyonları nereye kadar gidecek bilemiyoruz. Ama şimdiden görünen bir gerçek var:

-Bu gidişle memlekette Kürt kalmayacak!

***

Devlet, memuruna suç işletirse

Özgür katiller ülkesi

Milli İstihbarat Teşkilatı MİT Başkanı Hakan Fidan’ın pozisyonu için hazırlanan özel yasa ile Türkiye demokrasisi bir yaşına daha girmiş oldu…

Eskiden, çooook eskiden imparatorluk yıllarında padişahın azından çıkan “kanun” oluyordu, şimdi ise biraz tur attırıldıktan sonra yine aynı yere varıyor:

-En tepedeki ne derse o oluyor!

İki dudak bir demokrasi formülü ile yönetiliyoruz.

Bütün hikaye bildiğimiz “kirli bir yol”un yeniden arşınlanması üzerinde yükseliyor. Bu kirli yolu savunurken Bekir Bozdağ, gayet açık ifade etti:

-Yasa dışı örgütlere sızan MİT elemanları doğal olarak suç işlerler!

Eh Tansu Çiller de farklı değildi:

-Bizim için kurşun atan da kurşun yiyen de birdir!

Böylece “birdirbir” oyununa razı olunmalı diyor AKP’li Bozdağ…

Sorun şu ki:

-Bu yol hiç de yeni değil!

Devlet, memurlarına geçmiş dönemlerde çok fazla suç işletti. O kadar sıradanlaştı ki, devlet memurları devletin istemediği zamanlarda da suç işlemekten geri durmadılar. Alışmışlardı…

Bu alışkanlığı Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş, Başbakan Mesut Yılmaz’ın talimatıyla hazırladığı “Susurluk Raporu”nda bütün çıplaklığıyla ortaya koydu:

-Devletin öldürme yetkisi çok aşağılara kadar inmiştir!

Devlet öldürmesin, hizmet etsin. Çünkü devlet vatandaşını öldürme yetkisini alabildiğine özgür, denetimsiz, canı istediği gibi kullandığında sorunlar yumaklaşıyor. Ortaya çıkan marka da fazla itibarlı olamıyor:

-Özgür katiller ülkesi!

***

Gazeteci Nail Güreli

60 yaşına bastı

Nail Güreli Ağabeyimiz içinde bulunduğumuz haftanın başında (13 Şubat) yeni yaşına ilk adımını attı. O, yüzde 100 gazeteci olduğundan meslek yaşını baz almamız gerekiyor:

-Gazeteci Nail Güreli 60 yaşında!

Nail Ağabey mesleğin her kademesinde görev yaptı. Muhabirlikten yazıişleri müdürlüğüne, köşe yazarlığından yayın yönetmenliğine kadar her görevin hakkını verdi. Ama, arkasından gelenlerin örnek aldığı bir özelliğini hiç terk etmedi:

-Muhabirliği katiyen bırakmadı!

Nail Güreli’nin seri röportajlarında, dizi yazılarında gitmediği memleket köşe kalmamıştır. Nail Ağabeyin temposuna bazen iki fotomuhabiri ancak eşlik edebilirdi. Bir seyahatten gelir, ertesi gün diğeri için hazırlıklara başlardı. Onunla birlikte koşturmak zorunda kalan genç arkadaşlar bir araya gelip yakınırlardı:

-Nail Ağabey hiç oturmaz mı?

Elbette “oturduğu” zamanlar da oldu. Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı olduğu dönemde gazete patronlarıyla karşılıklı olarak:

-Toplu Sözleşme masasına oturmuştur!

Gazetecilerin sosyal haklar bakımından en yükseklerde olduğu dönemin adıdır Nail Güreli’nin sendikacılığı…

Bir de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı dönemi vardır. O zaman da biliniyordu ama aradan bunca yıl geçtikten sonra daha rahat ifade edilebilir:

-TGC’nin gelmiş geçmiş en iyi başkanı!

Hayatı boyunca sadece mesleğini yaptı Nail Ağabeyimiz. 2012 itibarıyla ölçüyü de öyle almamız gerekiyor:

-Gazeteci Güreli 60 yaşında!