Ağustos ayının ortalarında tatildeyken eşim Serap’a Başkent Hastanesi’nden bir telefon geldi.

Rutin sağlık kontrollerinin zamanı geldiği hatırlatıldı ve gerekli işlemlerin yapılması için belirlenmiş günde hastanede olması söylendi.

Bu randevuya yetişmek için Serap ve ben Ankara’ya döndük.

Hemen Serap’ın tetkiklerine başlanıldı…

2 yıldır kalbimle ilgili kontrollerimi yaptırmamıştım.

Bu vesileyle ihmal ettiğim bu kontrolu yaptırmak istedim.

Her zamanki gibi “hiçbir şeyin yok” demelerini beklerken doktorlar,” kalbimdeki 5 damarın da tıkalı olduğu” söylediler…

Tek çözüm vardı, acilen by-pass olmak!

∗∗∗

Benim için tam bir şoktu.

Daha 2 yıl öncesine kadar her şey iyi iken birden, “neredeyse tüm kalp damarlarımın hasta olduğunu” öğrenmek bana büyük acı verdi.

Sanki kafamı hızla yaşamın demir kapısına çarpmış gibiydim…

Büyük bir travmayla karılaşan her hasta gibi bende önce, bu durumu kabul etmemeye yeltendim.

Sonra, babamın da aynı hastalıkları geçirdiğini ve 4 ay önce kardeşim İsmail’i de başta kalp olmak üzere çoklu organ yetmezliğinden kaybettiğimi anımsadım…

Oysa İsmail’in ölümü bana, acı ve zor günler yaşatmıştı…  

Hele hele ülkemizde siyasetin getirdiği genel havada yurttaşların kaderlerine bırakıldığı, sağlıklarının umursanmadığı, yalanlarla idare edildiği, özel sağlık kurumlarıyla kandırıldığı, hatta soyulduğu, bakımsızlığın, açlık ve ilgisizliğin ölümlerine neden olduğunu bilerek hastane imajını kafamdan silmiştim…

∗∗∗

Yine de durumum vahimdi. Ailem, çocuklarım, torunum vardı.

Ülkem ve milyonlarca emekçi için verdiğim mücadeleyi hatırladım.

Doktorlar ne derse tek çözümün o olduğunu düşünerek hızla karar vermeye çalıştım...

Benim için gerçek dost ve dünya çapındaki bilim insanı sevgili Mehmet Haberal’a kendimi teslim ettim…

Haberal “Hallederiz merak etme” dedi ve beni, uzmanlığı kadar bilgeliğine inandığım Prof. Atilla Sezgin’e emanet etti.

∗∗∗

Başarılı bir ameliyat geçirdim. Kalbim yenilendi. Yeni kalp ve eski organlarım…

İlk günlerde içimde müthiş bir kavga yaşadım. Öyle ki uyuyamadım…

Ama her geçen an yeni ve aydınlık bir dünya ile tanıştım.

Düşüncelerim sanki yıkandı, berraklaştı…

Dünden daha iyiyim.

Zaten her geçen gün sonrası, yeni gelen günün bambaşka olacağının duygusunu yaşıyorum…

Yeter ki, Prof. Atilla Sezgin’in söylediği gibi “basit ve dikkatli yaşayabileyim” …

∗∗∗

Bu hastalık bana iki önemli değeri tekrar hatırlattı.

Birincisi aile. Eşiniz, kızınız, oğlunuz, damadınız, torununuz yani tüm sülaleniz size destek oluyorsa hayata bağlanmanız o derece hızlı oluşuyor.…

İkincisi; içinde yaşadığınız toplumla kurduğunuz samimi ilişki.

Arkanızda bıraktığınız, kültürel, sosyal, siyasal ve ekonomik iz…

Bu izler kuvvetliyse toplumsal destek ve sevginiz o kadar güçlü oluyor.

Ben bunları görmenin onurunu yaşıyorum…

∗∗∗

Yeniden doğuşum için o mahir ellere “SONSUZ TEŞEKKÜR ETMEK İSTİYORUM!”  

Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde geçirdiğim başarılı by-pass operasyonumu gerçekleştiren, hızla sağlığıma kavuşabilmem için büyük ihtimam gösteren başta Başkent Üniversitesi kurucusu, dünyaca ünlü bilim insanı, nezaket ve dostluğu ile zor zamanlarımın kolay geçmesini sağlayan sayın,

Prof. Dr. Mehmet Haberal, 

 Kalp Damar Cerrahisi Başkanı   Prof. Dr. Atila Sezgin ve ekibine,

Beni takibe alan Prof. Dr. Cihat Burak Sayın, Başhemşire Hatiçe Akkoç’a ve Başkent Hastanesi’nin tüm personeline ilgilerinden dolayı çok teşekkür ederim.

∗∗∗

Ayrıca bir başka teşekkürüm de Sağlık durumumdan haberdar olan ve geçmiş olsun dileklerini ileten başta;

10. Cumhurbaşkanımız Sn. Ahmet Necdet Sezer’e,

CHP Genel Başkanı Sn. Kemal Kılıçdaroğlu, CHP grupbş.Özgür Özel ile SHP Genel Başkanı Sn. Murat Karayalçın’a,

Birlikte görev yaptığım dönemin Bakanlar Kurulu Üyelerine, eski yeni Milletvekili dostlarıma, Tarsus Belediye Başkanı Haluk Bozdoğan, Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan ve Abdullah Yiğit’e,

40 yıldır birlikte siyaset yaptığımız, yol yürüdüğümüz partili dostlarıma, basın mensuplarına, arkadaşlarıma yakın ilgilerinden dolayı çok teşekkür ediyor, tedavi sürecimin tamamlanması sonrasında yürüyüşümüze devam edeceğimiz umuduyla sevgiler sunuyorum…

∗∗∗

Ülkemiz, yurttaşlarımız ve demokrasi için “Birlikte yol yürümek” şimdi daha da önemsediğim bir hedef…

Hasta yatağımda ülkece mutlu olduğumuz tek duygu “Filenin Sultanlarının Şampiyonluğuydu.”

Yani hiçbir art düşünceye sapmadan “Ortak sevinç ve ortak elemde yurttaşlar buluşulabilirse” birlikteliğin gücü o zaman belli oluyor…

Şimdi tam zamanı, zamlar altında ezilenler, mağrurlara karşı ortak ve güçlü bir duruş sergilerse başarının ilk adımı atılır…

Örgütlü gücün karşısında durmak zordur…

Halifeliği ve de hanedanlığı kurmak isteyenlerin bile bu dirence gücü yetmez…

Sevgili okurlarım, sizlerle buluştuğum için çok mutluyum.

Laik demokratik hukuk devletini korumak birinci görevimiz olmalıdır…

Birlikte mücadeleye devam edeceğiz…