Kayıtlı öğrenci sayısı 1 milyon 405 bine ulaşan MESEM’ler ucuz ve çocuk işçiliğinin “yasal” kılıfı haline geldi. Çalıştırılan öğrencilerin ücret ve sigorta primleri kamu kaynaklarından ödeniyor. Hem öğrenci sömürüsü hem kamu kaynaklarının talan edilmesi söz konusu.

‘Mesleki eğitim’ cinayeti!
Fotoğraf: DHA

14 yaşındaki meslek lisesi öğrencisi Arda Tonbul’un feci bir iş cinayeti sonucu yaşamını yitirmesi mesleki eğitim adı altındaki ucuz çocuk işçiliği meselesini bir kez daha gün ışığına çıkardı. İstanbul Büyükçekmece’de staj adı altında çalıştırıldığı Özkanlar Metal adlı fabrikada Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) öğrencisi Arda Tonbul’un kafası 9 Ocak 2024 tarihinde sac büküm makinesine sıkıştı. 16 dakika boyunca kimsenin görmediği Arda, yedi gün sonra hayatı kaybetti.

Arda’nın MESEM kapsamında staj adı altında çalışırken iş cinayetine kurban gitmesi dikkatleri bir kez daha MESEM’lere çekti. MESEM’ler staj adı altında çocuk işçiliğine yasal kılıf sağlarken hem öğrencilerin sömürülmesine hem de kamudan sermayeye kaynak aktarılması anlamına geliyor. MESEM’ler devasa bir ucuz işgücü kaynağına dönüşmüş durumda. Arda, yüzbinlerce MESEM işçisinden biri. İşçi diyorum çünkü bu çocuklara fiilen ucuz işçi olarak çalıştırılıyor. 

Hilal Tok’un Evrensel’deki haberine göre, Arda Tonbul henüz 7 aylık bir bebekken annesini kaybetmişti. İşçi bir ailenin işçi öksüz çocuğuydu Arda Tonbul. Babası yemekhane işçisiydi ancak menüsküs ameliyatı olduğu için işi bırakmak zorunda kalmıştı. Arda Tonbul, Alkop Anadolu Meslek Lisesi’nde okuyordu. Alkop Meslek Lisesi’nde hem MESEM öğrencileri var hem de Anadolu Meslek Lisesi öğrencileri. Alkop Meslek Lisesi, Hadımköy tarafında, Alkop Sanayi Sitesi içinde bir fabrika görünümünde olan bu lise, sitedeki iş yerlerine öğrenci ‘üretiyor’.

AKP İKTİDARINDA ÇOCUK İŞÇİ CİNAYETLERİ

Arda, iş cinayeti sonucu yaşamını yitiren ne ilk ne de son çocuk. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) tarafından SGK ve İSİG verilerinden derlenen bilgilere göre, AKP hükümeti döneminde (2002-2023) en az 931 çocuk iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirdi. Raporda “en az” vurgusu bilhassa yer alıyor. Çünkü bunlar sadece saptanabilen çocuk işçi cinayetleri. İSİG verilerine göre 2022 yılında iş cinayetlerinde 14 yaş ve altı 27 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 37 çocuk işçi olmak üzere 64 çocuk işçi yaşamını yitirirken 2023 yılında 14 yaş ve altı 22 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 32 çocuk işçi olmak üzere 54 çocuk işçi iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirdi.

Arda Tonbul’un ölümü ardından DİSK Birleşik Metal-İş sendikası tarafından yapılan açıklama olayın arka planını ortaya koyuyordu: “Daha 14 yaşında, metal sektöründe, normalde fabrikanın kapısından içeri adım atamayacak bir yaşta, 16 yaş altı çocukların ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılması yasakken staj adı altında denetimsiz, kontrolsüz bir şekilde tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalıştırılması iş cinayetlerine davetiye çıkarıyor. Arda gibi yaklaşık bir buçuk milyon çocuk, devlet eliyle Meslek Eğitim Merkezleri (MESEM) aracılığıyla sermayeye ucuz emek olarak pazarlanıyor. Haftanın bir gününü okulda geçiren çocuklar, diğer günler staj adı altında, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinden yoksun şekilde fabrikalarda çalıştırılıyor.”

MESEM: UCUZ VE ÇOCUK İŞÇİLİĞE YASAL KILIF!

Nedir bu MESEM? Ne menem bir şeydir? “Mesleki eğitim” adı altında öğrencilerin ucuz işçi olarak çalıştırılması 2016 ve 2021 yıllarında yapılan iki yasa değişikliği ile ciddi biçimde arttı. Bu yasal düzenlemelerle meslek lisesi öğrencilerinin fiilen okuldan ayrılarak çocuk işçi olarak çalışmasının önü açılmış ve teşvik edilmiş oldu.

09.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6764 sayılı Kanun ile Millî Eğitim Temel Kanunu ve Mesleki Eğitim Kanunu’nda değişiklik yapılarak çıraklık eğitimi örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınarak Mesleki Eğitim Merkezleri Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlandı. Kanunla ayrıca mesleki ve teknik ortaöğretim sırasında staja tabi tutulan öğrenciler ile mesleki ve teknik ortaöğretim sırasında tamamlayıcı eğitim ya da alan eğitimi gören öğrenciler iş kazası ve meslek hastalığı yönünden sigortalı sayılmaya başlandı. Bu öğrencilerin iş kazası ve meslek hastalığı sigorta primlerinin İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yani kamu kaynaklarından ödenmesi kararlaştırıldı.

25 Aralık 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 7346 Sayılı Kanun ise öğrenci çocuk işçiliğini daha da “cazip” hale getirdi. Kanuna göre MESEM kapsamında staj yapacak 9, 10 ve 11. sınıf öğrencilerine asgari ücretin en az yüzde 30'u, 12. sınıftaki kalfalara asgari ücretin en az yüzde 50'si kadar ödeme yapılması kararlaştırıldı. Böylece MESEM kapsamında bir yandan öğrencilerin iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı sigortalanması ve hem de ücret ödenmesi yasalaştı. Stajyer öğrencilerin sigorta ve ücretleri onları çalıştıran işverenleri tarafından değil İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödeniyor. Böylece işverenler hiçbir maddi külfeti olmadan stajyerleri çalıştırabiliyor.

Mesleki Eğitim Merkezi öğrencileri haftada bir gün okulda teorik eğitim, dört gün ise işletmelerde “pratik” eğitim alıyor. Ancak uygulamada bu “pratik” eğitimin fiilen çalışma olduğu ve okuldaki bir günlük eğitimin dahi yapılmadığı biliniyor. MESEM’lere kayıt için bir yaş sınırı yok. Öğrencilerin okullarındaki kaydı devam ediyor ve kayıtlı oldukları bölümlerden mezun oluyorlar. Böylece hem öğrencilikleri devam ediyor hem de fiilen çalışmış oluyorlar.

Sonuçta yüz binlerce çocuk öğrenci eğitim çağındayken mesleki eğitim adı altında, eğitimden, akranlarından ve arkadaşlarından koparılıp sermayeye ucuz işgücü haline getirildi. Çocukların haftada bir gün okula gelmesi ise büyük ölçüde kağıt üzerinde bir uygulama. Haftanın dört günü çalışan bir çocuğun o yorgunlukla bir gün okula gelmesi ve verimli olması çok mümkün değil. Dahası akranlarıyla uyum sağlaması hiç mümkün değil.

ÇOCUK İŞÇİLİK, ÇIRAK VE STAJYERLİKTE PATLAMA!

Bu iki yasa değişikliğinden sonra sonra stajyer ve kursiyer sayılarında bir patlama yaşandı. Kanuni düzenlemeden sonra hem işveren hem de öğrenciler açısından Mesleki Eğitim Merkezi’ne çok ciddi bir talep geldiğini söyleyen dönemin Mili Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 24 Mayıs 2023’te yaptığı bir açıklamada "Mesleki eğitim merkezlerindeki çırak ve kalfa sayısı 160 bin dolayında iken kanun değişikliğinden sonra [2021] mesleki eğitim merkezi programına kayıtlı öğrenci sayısı yüzde 784'lük artışla 1 milyon 405 bine ulaştı" dedi.  Kanunun yaratmış olduğu 1 milyon 250 bin kişilik artış tablonun vahametini gösteriyor. Ortaokul mezunları da MESEM kapsamında çalışabildikleri için toplam 1 milyon 850 bin meslek lisesi öğrencisinin kaçının MESEM kapsamında çalıştığına ilişkin net veri yok. Ancak özellikle 2021 değişikliği sonrasında bu sayının ciddi biçimde arttığı ve çocukların -yoksulluk nedeniyle ailelerinin de teşvikiyle- okullarını bırakıp MESEM kapsamında çalışmaya başladıkları biliniyor.

Eski Bakan Özer, Mesleki Eğitim Merkezlerine kayıt yaptıran kadın sayısına dikkati çekerek, "Kanuni düzenlemeden önce mesleki eğitim merkezine kayıtlı 27 bin kadın öğrencimiz varken bugün itibarıyla yüzde 1559'luk artışla 449 bini geçti. Aynı süreçte erkek öğrenci sayısı 132 bin civarında iken bugün itibarıyla yüzde 624'lük artışla 955 bini geçti" açıklamasını yaptı.

81 ilde organize sanayi bölgelerinin tamamına mesleki eğitim merkezi açtıklarını belirten Bakan Özer, bu merkezlere kayıtlı öğrencilerin yaş gruplarına ilişkin ise şunları söyledi: "Merkezi eğitim merkezlerine kayıt yaptıran 1 milyon 405 bin 663 öğrencimizin 295 bin 189'u 18 yaş ve altında, 1 milyon 110 bin 474'ü ise 19 yaş ve üstünde yer alıyor." (Ayrıntılar için: https://tinyurl.com/yr6zz2aw ) Böylece Bakan Özer 300 bine yakın çocuk işçinin MESEM adı altında çalıştırıldığını itiraf etmiş oldu. 18 ve altı yaştakiler ILO tarafından çocuk olarak kabul ediliyor.

Öte yandan son yıllarda çırak, stajyer ve kursiyer adı altında istihdam edilenlerin sayısındaki devasa artış ayrıca dikkat çekicidir. SGK verilerine göre 2009’da toplam 380 bin kayıtlı çırak, stajyer ve kursiyer varken bu sayı 2023 yılında 1 milyon 925 bine yükseldi. Çırak, stajyer ve kursiyerlerin toplam işçi sigortalılara oranı aynı dönemde yüzde 4’ten yüzde 10,2’ye yükseldi. Kuşkusuz bu artışla AKP hükümeti tarafından 2016 ve 2021 yıllarında yapılan değişikliklerin payı büyük.

YOKSULLUK VE ÇOCUK İŞÇİLİK

Devasa boyutlara ulaşan MESEM kapsamındaki öğrenci istihdamının nasıl denetlendiği ise meçhul. Bu öğrenciler gerçekten staj mı görüyor yoksa meslek mi öğreniyor yoksa fiilen ucuz işçi olarak mı çalışıyor, belli değil. Uygulamada fiilen işçi olarak çalıştırıldıkları biliniyor. Öte yandan özellikle çocuk yaştaki kişilerin kapılarından bile girmemeleri gereken tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde kontrolsüz bir şekilde çalıştırılması iş cinayetlerine davetiye çıkarıyor. Arda’nın ölümü bu denetimsizliğin sonucudur.

Bakan Özer’e göre mesleki eğitim alanındaki yasa değişiklikleri ile “işveren üzerindeki maddi yük kaldırılarak çok cazip bir mekanizma oluşturuldu." Kuşkusuz bu mekanizma sadece işverenler açısından değil öğrenciler ve aileleri açısından da “cazip”! 2024 itibariyle net asgari ücretin yüzde 30’unun 5 bin 100 TL, yüzde 50’sinin 8 bin 500 TL olduğu düşünülecek olursa mesleki eğitimden ödenen ücretlerin yoksul aileler için oldukça cazip olduğu görülecektir. En düşük emekli aylığının 10 bin TL, dul aylığının 7 bin 500 TL ve yetim aylığının 2 bin 500 TL civarında olduğu bir ülkede MESEM kapsamında yapılan ödemeler işveren, öğrenci ve aileler için elbette “cazip”!

Kuşkusuz bu yaşadığımız tabloda 12 yıllık kesintisiz temel eğitimin 4+4+4 şeklinde bölünmesinin de payı büyüktür. 4+4+4 yoluyla 12 yıllık temel eğitim fiilen yok edildi ve çocuk işçiliğe yasal kılıf sağlanmış oldu. MESEM kapsamındaki artışın fiili okullaşma oranını ciddi biçimde düşürmesi de cabası! Çocuk işçiliği önlemenin yollarından biri 12 yıllık kesintisiz temel eğitimdir.

MESEM yoluyla yoksul ailelerin çocukları eğitimden koparılıp ucuz işgücü haline getirtilmekle kalmıyor daha çocuklar feci iş cinayetlerine kurban gidiyor. Hani diyorlar ya “meslek lisesi memleket meselesi” aslında meslek lisesi “hayat memat” meselesine dönüşmüş durumda. Devlet eğitimini sağlamakla sorumlu olduğu çocukları eğitimden ayırıp çocuk yaşta çalışmaya teşvik ediyor ve dahası çalışırken bu çocukların yaşamını güvence altına alamıyor. Arda’lar çocuk yaşta bu yüzden ölüyor. Ece Ayhan’ın Meçhul Öğrenci Anıtı’ndan dizelerle bitireyim:

“Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında

Bir teneffüs daha yaşasaydı

Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür

Devlet dersinde öldürülmüştür”