Çet ailesi avukatının bir kafede gizlice ses kaydı alındı. Belden aşağı yönteme, katil zanlısı avukatları tarafından başvurulması dikkat çekti. Avukatlar, ellerindeki ses kayıtlarıyla dosyanın eski savcısına baskı yaparak şikâyetçi olmasını istediler. Amaç davayı önemli bir yere getiren avukat Umur Yıldırım’ı usulsüz şekilde etkisizleştirmek ve geri çekilmesini sağlamaktı. Yıldırım’a meslektaşlarının kurduğu kumpas ve bu yolla savcıya […]

Çet ailesi avukatının bir kafede gizlice ses kaydı alındı. Belden aşağı yönteme, katil zanlısı avukatları tarafından başvurulması dikkat çekti. Avukatlar, ellerindeki ses kayıtlarıyla dosyanın eski savcısına baskı yaparak şikâyetçi olmasını istediler.

Amaç davayı önemli bir yere getiren avukat Umur Yıldırım’ı usulsüz şekilde etkisizleştirmek ve geri çekilmesini sağlamaktı. Yıldırım’a meslektaşlarının kurduğu kumpas ve bu yolla savcıya baskı “Bunlar nasıl avukat?” sorusunu da gündeme getirdi.

Daha önce de davanın zanlılarından Berk Akand’ın avukatı ülkücü Paşa Büyükkayaer’in, 2016 yılında Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde döner bıçağıyla üniversitelilere saldırdığı ortaya çıkmıştı.

Dosyanın seyri değişmişti

23 yaşındaki üniversiteli Şule Çet, 29 Mayıs 2018’de Ankara’daki bir plazanın 20’nci katından düşerek hayatını kaybetti. İki şüpheli, 2 kez gözaltına alınıp serbest bırakıldı. Delil toplanma aşaması ve Adli Tıp araştırmasında dosyaya özen gösterilmedi.

Hatalar nedeniyle yanlış ilerleyen dosyanın seyri savcının değişimi ile başka bir boyuta ulaştı. Ankara Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Koca’nın hazırladığı iddianamede, Çet’in cinsel saldırıya maruz kaldığı ve plazadan atılarak öldürüldüğü belirtildi.

Bu kapsamda sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand hakkında ‘kasten öldürme’, ‘cinsel saldırı’ ve ‘hürriyetten yoksun bırakma’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 39’ar yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

Ayrıca Çet davasında Adli Tıp, mahkemeye ek bir mütalaa daha sundu. Mütalaada Çet’in intihar etmediğine ilişkin önemli tespitlerle, ‘intihar tablosu yok’ vurgusu yapılırken “Çet’in boynunda kırık var, bu canlıyken saldırıda meydana gelmiş de olabilir” dendi.

Dosyanın ilerlemesinde aile avukatı Umur Yıldırım’ın etkisi büyük oldu. Aksu’nun avukatı Levent Erkmen ile Akand’ın avukatı, Paşa Büyükkayaer ise mesnetsiz intihar vurgusuna yönelik savunmaları ile tepki çekti.

Her iki avukatın, müdafileri hakkında çıkan haberleri internetten sildirme girişimleri de oldu. Ancak dosyanın eski savcısı Alev Ersan Albuz’un şikâyeti avukatlar konusunda başka skandal gelişmelerin yaşandığını da ortaya koydu.

‘Bunlar nasıl avukat’ sosusu?

Eski dosya savcı Albuz suç duyurusunda özetle şu ifadeler yer aldı: “Sonradan bu dosya bir başka savcıya verildi. Makam odamda çalışırken sanıklardan Çağatay Aksu’nun avukatı olarak bilinen Levent Ekmen odama geldi, maktulün avukatı Umur Yıldırım’ın belli kafelerde toplantı yapıp hakkımda asılsız ithamlarda bulunduğunu, ellerinde bir ses kaydı olduğunu ve internete düşüreceğini söyledi.”

İfade şöyle devam etti: “Dosyanın tarafı olmadığımı, ses kaydını duymak istemediğimi eğer internete düşerse yasal yollara başvurabileceğimi söyledim. 13.05.2019 tarihinde ise dava sanıklarından Berk Akand’ın avukatı olduğunu söyleyen Paşa Büyükkayaer odama geldi.”

‘Cezalandırılmalarını istiyorum’

Savcı ifadesini, “Büyükkayaer, bir konuyu konuşmak istediğini söyledi” diyerek sürdürdü: “Bana avukat Umur Yıldırım’a ait olduğunu söylediği ses kaydının akşam internete düşeceğini söyledi. Ona da bu ses kaydını duymak istemediğimi söyledim. 16.05.2019’da, kâtibim ses kaydının internete düştüğünü aktardı. Bu ses kaydını dinledim. Kaydı çeken, yayınlayan ve hakkımda karalayıcı ithamlarda bulunan kişi veya kişilerin bulunup cezalandırılmasını istiyordum.”