Başlığımıza taşınan yöntemler, görüşülmesi gelecek Salı’ya bırakılan Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesine karşılık....

Başlığımıza taşınan yöntemler, görüşülmesi gelecek Salı’ya bırakılan Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesine karşılık temizlenen toprakların 44 yıllığına yabancılara verilmesinin yolunu açan yasa tasarısı tartışmalarda gündeme geldi.
Tasarı'yı Meclis’e getiren hükümet bir tür savunma hizmeti olan mayınların temizlenmesine ilişkin kamu hizmetini ilgili kuruluşlar olan Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’nın yerine getiremeyeceği kuşkusundan olsa gerek bu işi bir tür özelleştirme yöntemiyle yabancılara yaptırmayı tasarlıyor.
Mayın temizleme karşılığında temizlenen toprakların organik tarım yapmak üzere 44 yıllığına yabancılara verilmek istenmesi hukuki sonuçları açısından bir tür özelleştirmedir. Dolayısıyla, Tasarı’yla getirilen düzenleme özelleştirme faaliyetini içeren bir düzenleme niteliğindedir.
Ancak hemen belirtelim, Tasarı bu haliyle Anayasa’ya aykırılık teşkil ediyor. Çünkü, Tasarı metninde yapılacak bu özelleştirmeye ilişkin usul ve esaslar yer almıyor.
Tasarı’ya karşı çıkan muhalefet ise, Hükümetin taşıdığı kuşkuyu paylaşıyor olsa gerek işin üçüncü kişilerden hizmet alımı yapılmasıyla karşılanmasını istiyor.
Doğal olarak, talep bu yönde olunca, mayınların temizlenmesi işi ile temizlenen arazilerin kullanım işi arasındaki zorunlu bağlantı da koparılmış oluyor. Bu açıdan bakıldığında, muhalefetin önerdiği seçenek Hükümetin önerisine göre daha kabul edilebilir bulunuyor. Yani, muhalefetin önerisi ehven-i şer bir öneri niteliğinde.  
Oysa, doğru yaklaşım, her iki önerinin de ortak noktası olan kuşkunun giderilerek bu hizmetin ilgili kamu kuruluşları tarafından doğrudan üretilmesini talep etmek olmalıdır. Temizlenen arazilerin nasıl kullanılacağı konusu ise ayrı bir toplumsal proje olarak konunun muhatabı olan yöre halkı ve onların temsilcileriyle ilgili demokratik kitle ve meslek örgütlerinin katkılarıyla tasarlanmalı ve uygulamaya konmalıdır.        
Kamu hizmetlerinde özelleştirme ve hizmet alım yöntemlerinin yolu açıldığında (bilindiği üzere özellikle hizmet alım yöntemleri tali olan ve ilgili kuruluşun üstesinden gelemeyeceği türdeki kamu hizmetlerinde söz konusu olmakta. Oysa mayın temizleme hizmeti ilgili kuruluşların asli hizmetleri kapsamındadır) ve zaman içerisinde giderek yaygınlaştığında, bir bakmışınız ortada ne üretebilecek asli kamu hizmetleri kalmış (nitekim sağlık ve eğitim hizmetlerinde bu yönde bir hayli mesafe alınmıştır) ne de bu tür hizmetleri üretebilecek bir kamu kuruluşu.
Sürecin bu noktaya gelmesi istenmiyorsa, başta demokratik kitle ve meslek örgütleri ile sendikalar olmak üzere emekten yana siyasi partiler direnç göstermeli ve bu gidişata bir dur demelidir.