‘Neredesin Tayyip?’
Dersim’de çıkan çatışmada yaşamını yitiren Binbaşı Yavuz Sonat Güzel’in annesi Emine Güzel, “Oğlum ben artık yaşayamam” diye feryat etti. Acı, öfke, nefret birbirine karıştı. Ardından da sordu: “Haber verin! Neredesin Tayyip?”
• • •
Zaman önemli…
Son üç aydır aynı çığlıkları duyup, aynı ‘kumpas’ içinde bunalıyorken, ‘o soru’ daha anlamlı hale geliyor. Ne var ki öyle kolay yoldan cevaplanacak gibi değil!
“Neredesin Tayyip?”
• • •
Cevabı… Bir sonuç gibi duruyor. 1950’den beri artarak, kötülük, düzeysizlik, yoksulluk ve karanlık yaratan, yalan makinesi gibi çalışan, hırsız, katil sağ iktidarların ulaştığı en son yerde. Nedende değil, varış noktasında!
• • •
“Neredesin Tayyip?”
Sorunun sırrı…
‘Yersen’ kavlinden seçimi, sandığı kutsayıp, “İşimize gelmediğinde demokrasi treninden ineriz…”, “Kanlı mı olur kansız mı bilemeyiz” sözlerinde!
• • •
O sorunun cevabı; Cizre’de polisin tuzakladığı bomba patladıktan sonra, bir bacağını ve sağ elini kaybeden Yusuf’un iki dudağı arasında:
“Ben nasıl kalem tutacağım şimdi, paramız da yok bacağıma protez de yaptıramayız…”
O gerçek, ‘o surat’; Cizre’deki küçük bakkaliyelerden birine asılı duran plastik topların anlamsızlığında!
• • •
Net yanıt…
PKK’yi hiç ağzına almadığı halde, yasal bir partiye ‘baraj altından’ vurmaya çalışan, her seferinde daha da antipatikleşip, kör gözün parmağına gülünç hale düşen danışmanın ifadelerinde: “Nasıl Kandil bombardımanlarla örgütün başına yıkılıyorsa içerideki Kandilcikler de tamamen temizlenecek, bu eylemlerin hesabı sorulacak!”
• • •
Açık ifadesi…
Evini, parasını, eşini yitiren sığınmacının ölümle kalım arasındaki umudunda! Kanıksanan son dakika haberlerinde: “Bodrum’da yeni bir göçmen faciası, 17 kişi hayatını kaybetti.”
Cevap; bildiğini söylemekten çekinmeyen, Suriyeli mültecinin tokadında: “Neden bu haldeyiz anlıyoruz, ülkemizi karıştıranları tanıyoruz!”
• • •
“Tayyip nerede?”
Elbette, Suudi çakalın zihninde dolananlarla aynı yerde!
TÜİK verilerine göre 42 milyon kişi açlık sınırındayken, hiç durmadan TOMA ihalesi veren devlet zihniyetinde. Cevap, dinle kandırıp oy sağmak, yoksullaştırırken servetten kule yapmakta. Arabaların arkasındaki “Huzur İslam’da” çıkartmalarının gemicik sayısıyla doğru orantılı bir biçimde artmasında!
• • •
Yanıt; yaklaşık yarım asır önce yaratılmaya başlanan, son 13 yılda iyice aleni hale gelen, her kesimi içine alan, ruhlarda çukur açan, bulaşan, yayılan zihniyette. Din istismarının geldiği son noktada! ‘Kitaptan’ PR çıkarıp “Haydi Bismillah”la başlayan seçim şarkısı yapmakta. MİT eliyle yaratılan gazetelerin karanlık başlığının altında görünen fotoğrafta!
Aklı başında her kesimden vatandaşın “Euzubillahimineşşeytanirrâcim” çektiği sıfatta!
• • •
Nerede olduğu, nerede durduğu belli!
Esas mesele, ‘ne zaman’ ve ‘ondan sonrası’…
“Tayyip ne zaman gidecek?”
Partinin yaptırdığı anketler bile, AKP açısından iç açıcı görünmüyor. Yerli, milli vekil sayısı tutmuyor! En iyisinde bile HDP yüzde 12’nin altında görünmüyor. ‘Ne zaman sorusu’ bu minvalde anlam kazanırken, bir başka soru daha zihinlerde dolanıyor…
Ülke, geride TOKİ tarafından dere yatağına kurulup çöken bir enkaz gibi duruyor. 13 yılın özeti, sular çekilince ortaya çıkacak moloz yığını gibi kalacak.
Ondan sonrası ne olacak?
• • •
Vakit alacak… Umudu canlı tutarak, enseyi karartmadan yeni bir ülke kurulacak!
Gezi’den Rojova’ya direnişi sevmiş, Validebağ’dan Diyarbakır’daki Hevsel Bahçeleri’ne doğa talanına set olmuş, Berkin’e ve Nihat Kazanhan’a aynı anda yanmış büyük bir halk kitlesi var.
Sırası gelince…
Güneşin doğduğu yer burası… Başakların yüzünü güneşe döndüğü verimli ve sıcak bir coğrafya! Batı o yüzden ‘Anatolia’ diyor. ‘Işığın yükseldiği yer’ yani!
Burası, her seferinde küllerinden doğan toprak!
Yavaş yavaş olacak ama moloz yığınlarının arasından yine aydınlık görünecek!
• • •
Zaman önemli… 2 Kasım milat gibi!
Euzubillahimineşşeytanirrâcim…
‘O gün’, her şey yine aynı soruyla başlayacak:
“Neredesin Tayyip?”