Dünya borsalarında Nvidia çılgınlığı yaşanıyor. Firmanın ürettiği yapay zekâ temelli çiplere rağbet artıyor. Yapay zekânın geliştirilmesiyle ilgili tartışma ve kaygılar var. Bir anlamda insanın varlık nedeni sorgulanıyor.

Nvidia çılgınlığı ve yapay zekâ
Fotoğraf: AA

Geçtiğimiz hafta dünya borsalarında Nvidia çılgınlığı yaşandı. ABD’li çip tasarımcısı bu firmanın öncülüğünde New York’tan Londra’ya, Tokyo’dan İstanbul’a tüm hisse senedi endeksleri yükseldi. Nvidia’nın ürettiği çiplerin üretken yapay zekânın (YZ) temelini oluşturan büyük dil modellerinin eğitilmesi ve işletiminde veri merkezleri tarafından giderek daha yaygın kullanılması satışlarının patlamasını sağladı. Böylelikle cirosu 5 kat artarken, kârları da 12 milyar dolara sıçradı.

Nvidia’nın piyasa değeri bir anda 277 milyar dolar artarken, 2024’teki yükseliş 740 milyar doları buldu. Bu sonuçlarla Nvidia 2 trilyon dolar piyasa değeri eşiğini aştı, Apple ve açık YZ ChatGPT’nin üreticisi Microsoft’un ardından dünyanın en değerli üçüncü firması koltuğuna oturdu. Bir fikir vermesi açısından bu yıl kayda değer bir yükseliş sergileyen Borsa İstanbul’un değeri 12 trilyon lira, 400 milyar dolar civarında geziniyor.

Sonunda Nvidia somut üretim yapan bir firma. Bu özelliğiyle üretici güçlerde bir gelişmeyi temsil ediyor ve teknolojik liderliği sayesinde piyasa değerinin yükselmesi anlaşılabilir. Ancak finansal piyasaların spekülasyona açık yapısı, geçmişte de bazı böyle dramatik yükselişlerin hayal kırıklığı ile sonuçlanması, bu coşkulu Wall Street partisine biraz daha temkinli yaklaşmayı getiriyor.

NVIDIA’NIN YÜKSELİŞİ

İsterseniz önce Nvidia’yı biraz tanıyalım. Şirket faaliyetlerine 1993 yılında video oyunlarında, grafik üretiminde kullanılan çipleri üreterek başlıyor. Uzun süre kişisel bilgisayarlarda video oyunları tutkunu gençlerin aşina olduğu bir marka olarak kalıyor. Zaman içinde grafik üreten birimlerinin benzer çiplere göre hesaplama kapasitesinin yüksekliği ve YZ’ye uygulama potansiyelinin güçlülüğü anlaşılıyor.

2022’de OpenAl, ChatGPT uygulamasını kamuya açık hale getirince; metin, görüntü, video, ses ve kod şeklinde yeni içerik üretme kapasitesi bulunan, büyük dil modelleri diye adlandırılan sistemlere yapılan yatırımlar hızlanıyor. Önde gelen yüksek teknoloji firmaları YZ alanına yoğunlaşınca giderek Nvidia’nın çiplerine rağbet artıyor ve hem satışlarda hem kârlarda patlama yaşanıyor. Firmanın tepe yöneticisi Jensen Huang’ı serveti de bir günde tam 9.6 milyar dolar fırlıyor.

Sonunda YZ’nin mal ve hizmet üretimi yapan firmalar tarafından kullanılması ve bu sayede verimliliklerini artırması beklenir. Henüz bunun somut sonuçları alınmış değil. Böyle büyük beklentilerle YZ’ye yatırım yapıp, hayal kırıklığına uğramak “halüsinasyon” olarak adlandırılıyor.

3 büyük bulut şirketi, Microsoft, Amazon, Google bu alandaki kârı görünce Nvidia’nın müşterisi olmak yerine, rakibi haline gelmeyi planlıyorlar. AMD gibi firmalar da Nvidia ile kıyasıya bir rekabet içindeler. Büyük teknoloji firmaları tamamen Nvidia’ya bağımlı duruma düşmemek için siparişlerin bir kısmını sektörün diğer devleri AMD ve Intel’e kaydırmak eğilimindeler. Ancak ürettiği çiplerin çeşitliliği, kapasitesi ve yazılım olanakları açısından Nvidia’nın üstünlüğünün devam ettiği kabul ediliyor. (Bu bölümde büyük ölçüde Big Read-How the AI boom catapulted Nvidia into tech’s big league-Financial Times 13 Şubat 2024’ten yararlandım.)

YAPAY ZEKÂNIN EKONOMİK POTANSİYELİ

İsterseniz konunun teknik yönlerini bir yana bırakıp, YZ’nin ekonomik potansiyeli üzerinde biraz duralım. Konunun uzmanları Erik Brynjolfsson ve Gabriel Unger’e göre YZ, toplumları ekonomi yanında ulusal güvenlik, politik ve kültür alanında da önemli ölçüde etkileyebilir. Yazarlar üç makro ekonomik alanda, üretkenlik artışı, emek piyasası ve sanayi yoğunlaşması üzerinde duruyorlar. YZ’nin alınacak teknolojik ve politik tutumlara göre olumlu veya olumsuz sonuçlar doğurabileceğinin altını çiziyorlar.

Eğer teknoloji üretkenlik artışında, işçileri ayıklamak için kullanılırsa bu ekonomik performansı yükseltmez, işsizliği sıçratır. Diğer taraftan işçilerin yaptıkları işleri destekleyici bir işlev yüklenirse, onlar da rutin olmayan, yaratıcı ve yenilikçi çabalara yönelirler, bu da üretkenliği artırır, ekonomik büyümeyi yukarı çeker.

Gelir dağılımında, YZ daha derin bir gelir dağılımı adaletsizliğine yol açabilir. Bu kitlesel işsizliğin artması yerine, YZ’nin yüksek veya orta gelirli işleri kapması, insanların kapıcılık, dadılık benzeri düşük ücretli hizmet alanlarına yoğunlaşmalarını getirebilir. Halbuki doğru kullanılırsa, YZ en az deneyimli ve bilgili işgücünün kendi görevlerini daha etkin bir biçimde yerine getirmelerini sağlayabilir, bu kesimlerin ücretlerinin artışını, gelir dağılımının düzelmesini başarabilir.

Sanayi yoğunlaşması konusundaki olumsuz senaryoda da, YZ’den şu ana kadar Alphabet, Microsoft’un yararlandığı gibi dev firmalar yararlanabilir. Kendilerine özel YZ modelleri geliştirebilir, küçük firmalar teknolojinin uzağına düşer. Halbuki olumlu senaryoda açık kaynak YZ modellerinin erişilebilir hale gelmesiyle; kâra yönelik ve kâra yönelik olmayan firmalar, akademisyenler, bireysel yazılımcılar YZ ekosistemine katılabilir. Böylelikle YZ geniş kesimlere, merkezi olmayan yenilikçilik fırsatı yaratır, küçük firmaların boy vermesi olanaklı hale gelir.

Bu konuda politika yapıcılara büyük rol düşmekle birlikte, yerel yönetimler, seçmenler ve sendikaların ağırlığını koyması, somut taleplerini, alternatif önerilerini dile getirmesi de büyük önem taşıyor (The Macroeconomics of Artificial Intelligence, Erik Brynjolfsson ve Gabriel Unger Finance and Development Aralık 2023).

YAPAY ZEKÂNIN RİSK VE POTANSİYELLERİ

Bilindiği gibi, YZ’ye ilişkin daha derin; YZ’nın insanlığın geleceğini tehlikeye atacağına, yapay genel zekânın geliştirilmesinin insanlığı teslim alacağına ilişkin tartışmalar ve kaygılar da var. Bir anlamda insanın varlık nedeni sorgulanıyor. 2023 Ekim ayında YZ’nın önde gelen iki teorisyeni Geoffrey Hindon ve Yoshua Bengio’nun öncülük ettiği, Nobel Ödüllü Psikolog Daniel Kahneman ve ünlü yazar Yuval Noah Hariri gibi isimlerin de imzaladığı, “otonom YZ sistemlerinin geri döndürülemez biçimde insanların kontrol kabiliyetini elinden alacağı yolunda” bir metin yayımlandı.

Solun özelde YZ’nin, genelde teknolojik gelişmenin emek piyasaları üzerine olan etkisine, ücretlere ve işsizliğe yansımalarına odaklandığı, felsefi tartışmalarda yeterince etkin olamadığı üzerine bir görüş var. Sohbet robotlarının insana özgü vicdan, adalet, bilinç gibi kavramları ikame edemeyeceği kaygıları dile getiriliyor. Bu alanlara daha fazla kafa yormak hem insanlığın geleceği üzerinde etkili olmak, sosyalistlerin ideolojik donanımını teknoloji alanına taşımak, hem de genç kuşaklara hitap edebilmek açısından çok önemli görünüyor. Demokratik kontrolün ve kamu mülkiyetinin tüm teknolojiler gibi yapay zekânın da gerçek potansiyelini ortaya çıkarabileceğini temel ilkesini unutmadan…