Türkiye’nin kaderinde kötü bir iz bırakan seçimin üzerinden 2 ay geçti. Seçim değerlendirilmesi hala yapılmadı. Yanlışlar görülmedi.

Ümitleri yok edenler sorumluluğu üstlenmedi, kaybettirenler istifa etmedi… Ama son 21 yılın zam kasırgası yurttaşların üzerine tüm gücüyle çöktü…

Halk, geçen yılın temmuz ayından daha yoksul.

Yurttaşların tamamı artık geri dönülmez fakirlik içinde.

Bir küçük azınlık yandaşsa, ülkeyi soymaya devam ediyor, Osmanlı padişahlarında bile olmayan yetkiyi kullanan partili Cumhurbaşkanı her istediğini yapıyor. Önünde tek bir engel yok. Muhalefet adeta onunla işbirliği içinde...

***

Tek umut CHP! O da değişimle uğraşıyor…

Oysa değişim isimle değil, zihniyetle olur.

CHP kendi ilkelerine dönmek zorundadır. Kurumsal kimliğini öne çıkarmalıdır.

Kılıçdaroğlu’nun yapılandırdığı değişim CHP’yi, Atatürk’ün kurduğu parti olmaktan çıkardı, sol ilkelerden uzaklaştırdı, evrensel hak, özgürlük ve dayanışma ideallerini unutturan bir noktaya taşıdı! Liklik ve devrimcilik ilkesi unutuldu. Bu nedenle Türkiye yeniden hilafetle karşı karşıya, çağdaş hukuk devleti olmaktan çıktı ve Arap yarımadasının uzantısı devlet haline dönüştürüldü.

Bu durum CHP’yi sağcılaştırmış, Kürt ve Alevi sorunlarını çözmekten, ülkede barışı istemekten uzaklaştırmıştır.

Çünkü CHP içinde demokrasi, hukuk ve dayanışma yok edilmiştir. Tekrarlıyorum; CHP değişirse Türkiye de değişir…

***

Zihniyet değişimi önce CHP’nin mevcut yönetiminde başlamalı… CHP ne değiştirilmeli ne de yenileştirilmelidir. CHP sol parti olmalıdır!

Sağ partilere benzetilen ve tek adama öykünen, hiyerarşik düzenle yönetilen bir örgüt yapısından vazgeçilmelidir.

Çağdaş, laik ve demokratik bir ülke olabilmek için CHP, gerçek misyonu ve vizyonuna geri dönmelidir. CHP’nin tüzüğü ve programı mevcut partilerin tüzük ve programından çok daha gelişkin ve çağdaştır.

***

Bugüne uygun yapısal değişimler gerçekleştirilmeli, öncelikle “üyeler” ön plana çıkarılmalıdır. Çünkü sol partilerde “söz ve karar hakkı üyededir!”

Aşağıdan yukarıya doğru örgütlenen “sol ve sosyal demokrat” partiler, üyesi, örgütü ve merkez yönetimiyle ilkeleri, projeleri ve çözüm önerileriyle yurttaşın refah, güven ve mutluğu için çalışır.

Sol partiler, emekten yana yani emekçi yurttaştan yanadır.

Sermaye sömürüsüne karşıdır… Bu nedenle CHP’nin en saygın zenginliği üyesi olmalıdır…

***

Siyasi partiler yasasında bir partiye üye olma koşulları bellidir.

CHP bu koşullara ek olarak her üyesinin bir başka “Sivil Toplum Üyesi” olma zorunluluğunu getirmelidir.

Böylece üye CHP’nin ilke ve projelerini, bağlı olduğu STK’ya aktarmanın yanı sıra, STK’nın taleplerini de partiye iletme imkanını bulacaktır.

Üye, 3 aylık raporlarla bağlı olduğu ilçe başkanlığına faaliyetlerini beyan etmelidir.

Kendi beyanıyla faaliyetini aktaran üye, aktif olduğu kadar, görevini yerine getirmenin ve ait olduğu parti için çaba göstermenin hem hazzını yaşayacak hem de ahlaki değerlerinin gelişkinliğini gösterecektir…

Üyenin bilinçlenmesi, ülke ve parti adına hizmet etmesi, sorumluk alması, enerjisini ve partiye olan bağlılığını artıracaktır…

***

Partinin ideolojisine uygun, dünya siyasetinin geldiği noktayı yorumlayan, bilgili ve kararlı üyenin yetiştirilmesi CHP için yaşamsal önem taşır…

“Parti içi eğitim programı yapılmasının” yanı sıra “SHP genel sekreterliğim döneminde Ankara/Hasanoğlan’da aldığım arazide yapılacak “yatılı parti okulu”, “Hasanoğlan Köy Enstitüsü” anıları içinde önemli bir eğitim merkezi haline dönüşebilir…

***

Üye, sadece angarya işler için görevlendirilemez, partinin gerçek sahibidir.

İlkelerinden adaylarına, oluşturulacak genel politikalardan, yurttaşın ve ülkenin sorunlarına varıncaya kadar söz söyleme ve çözüm üretme hakkı, üye ve örgütte olmalıdır.

Parti Meclisi, oluşan siyaseti onaylayan, Genel Başkan da bu politikanın sözcülüğünü yapan bir konumda bulunmalıdır.

***

İktidar olmak için çaba gösteren bilinçli ve özverili parti üyesinin en temel hakkı, CHP’yi temsil edecek tüm adayları belirlemektir.

Yani; ilçe ve il yönetimleri yerel üyelerle, Genel Başkan ise CHP’nin tüm üyeleriyle seçilmelidir. Belediye Başkan adayları, milletvekilleri adayları, belediye ve il genel meclis üyeleri adaylarını, o ilin tüm üyeleriyle belirlenmelidir... Yerelde yaşayanların kendi adaylarını belirlemeleri demokrasinin gereğidir…

***

Her ne kadar tüzükte “adaylar ön seçimle belirlenir” diyorsa da genel merkezler bu hakkı üyeye tanımamaktadır.

Bu durum “Genel Merkez” yönetimini ele geçirenlerce, üyenin hakkını gasp etmekle kalmamakta, üyeye olan güven ve saygıyı da yok saymaktadır.

Dolayısıyla parti “tek adam” yönetimine dönüşmektedir…

***

Üyenin hakkını ve örgütün işleyişini etkin hale getirmek için sol partilerde olan “Güçlü Genel Sekreterlik” düzeni oluşturulmalıdır... Genel Başkan partinin tek hâkimi olmamalı, Genel Sekreterlik ve PM’si denge ve fren görevi yapmalıdır…

***

Kısaca belirttiğim bu yapı SHP tüzüğünde vardı ve uygulandı…

SHP hem solu hem de sol bir partinin Türkiye’de nasıl yapılandırılacağının somut örneğini göstermişti. SHP solun gururu olmuştu.

Böylece 5 yıl içinde hem yerel iktidar hem de genelde iktidar ortağı olundu...

Başarının gelmesi için bu yapının bugün de CHP’de uygulanması şarttır…

***

Tekrarlayalım; “CHP değişirse, Türkiye değişir!’’

Türkiye daha fazla yorulmamalı, 13 yıllık CHP yönetimi ve sağa öykünen anlayışı değiştirilmeli, “yenileşme” adı altında CHP’nin sıradanlaşan, soldan, emekten, halktan, ülke ve dünya gerçeklerinden uzaklaşan gidişatı sonlandırılmalı, sosyal demokrat  ilkeleri doğrultusunda aslına dönmelidir... Yapılacak kurultaya bugünkü yönetimle gidilmemeli, Genel Başkan seçiminin “tüm üyelerle” gerçekleştirileceği bugünden açıklanmalıdır…