38. Kurultay sonrası CHP üyelerinin verdiği kararı tartışan bazı “aklı evveller” çıktı. Bunlar, mevcut iktidar yanlısı olanlar ve doğrudan Tayyipçi olarak yükünü tutanlar. İpe sapa gelmez yorumlar yaptıktan sonra; “Ama CHP’nin iktidar olma iddiası yok” diyerek de lafı bitirmiyorlar mı? Onlara gerçekten pes demek gerekiyor. Ancak, yüzlerindeki ifadeye dikkatle baktığınızda bu hamasetin kalpleri çarparak korkuyla edilmiş sözler olduğunu anlıyorsunuz…

Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu döneminin kapandığı ve CHP’nin gerçek misyonu ve vizyonuna döneceği kararlılığının kabul edilmesi, AKP’lileri ve siyasal İslamcıları korkutuyor. 13 yıldır her istediklerini pervasızca yapma döneminin kapadığının farkındalar…

∗∗∗

Aslında bu kişileri adam yerine koymamak lazım ama her düşünceye saygı duyulması gerektiğini bilerek, anlayacakları şekilde basitçe cevap vermek isterim. 38. Kurultay delegeleri 13 yıllık Kemal Kılıçdaroğlu yönetimini değiştirdi. Genç, heyecanlı ve kararlı bir kişiyi Genel Başkan yaptı. Yeni Başkan Özgür Özel, “CHP’nin sol bir parti olduğunu, üyelerin kararlara katılacağını, adayları ön seçimle belirleyeceğini ve demokrasinin gereği CHP’nin, emek ağırlıklı, kitle örgütleri, hak ve özgürlüklerine sahip çıkan, iktidarı sorgulayan ve yaşam biçimine müdahale edilmesine karşı duran, anayasal egemenliğe saygılı bir ülkede yaşamak isteyen herkesle meydanlara çıkacağını açıklayan” bir siyaseti sürdüreceğini söylüyor. Laik demokratik sosyal hukuk, devletini yeniden onaracağını açıklıyor. AKP ve Erdoğan’a destek veren politikaları reddedeceği peşinen ilan ediyor. Bu bile CHP’nin iktidar olma kararlılığını açıkça gösteriyor. Bu vaatlerine inanan ve onun kişiliğine güvenen 38. Kurultay, Genel Başkan seçiminin 2. tur oylamasında Özgür Özel’i büyük bir oyla seçti. İktidar yolunu açmak için yönetimsel ciddi bir değişlik yaptı. Kemal Kılıçdaroğlu döneminde CHP, garip bir çekingenlik içindeydi. Oysa CHP, sadece demokrasinin gereklerinin yerine getirilmesinde değil, ekonomin geliştirilmesinde çok iddialı bir parti olmalıydı. Güçlü ekonomi, doğru planlama, emeğin korunması, çağın gereklerine uyulması ve altyapının güçlendirilmesi ile oluşacağını bilmeliydi. Ekonomik denge, borç ve ranta dayalı, değerlerin satılması, kaynakların verimsizce harcanmasıyla değil, daha fazla üreterek, üreteni tüketenden ayırarak oluşacağının farkında olmalıydı.

∗∗∗

Sol kadroların sağcılardan çok daha iyi ekonomi bildiği konusunda öteden beri açıklamalar yaparım. Ancak üreten ve adil paylaşan bir ekonomi, huzur, güven, refah ve mutluluğun dayanağı olabilir. Özellikle, emekçileri ve dar gelirlilerin uluslararası sermaye tarafından ezilmesini engelleyen sol anlayıştır. Mücadelenin sınıfsal örgütlenmeyle başarılı olacağının bilincinde olan sol partiler, sendika ve emekten yana olan sivil kitle örgütlerini destekler.

Dolayısıyla CHP, sermaye emek çelişkisinde her zaman emekten yana olmuş ve uluslararası tröstlerle mücadeleyi hep kararlılık içinde yapmıştır. İnsana saygı emeğine sahip çıkmakla başlar. CHP bu şiarı Kurultayda yeniden ilan etmiştir. AKP iktidarının Türkiye’yi getirdiği durum son derece vahimdir. Tek adam döneminin diktatörlüğe evrilmesine ramak kalmıştır. Türkiye’de hukuk yoktur. Kuvvetler ayırımı kalkmıştır. Ucube bir sistemle ülkenin ekonomisi çökmüştür. Demokrasi şahsa bağlıdır. Halkın iradesini alanlar, onun haklarını gasp etmekle meşgullerdir.

Türkiye’de 22 yıldır uygulanan neoliberal ekonomi, emeği ve ülke kaynaklarını sömüren bir düzen kurmuştur. Emperyal güçlerin desteğiyle “kalıcı muhafazakarlaşma” projesi uygulanmaktadır. Siyasal İslamcıların temsilcisi AKP zorla toplumu çağdaşlıktan uzaklaştırmaya, ılımlı İslam yaşantısına büründürmeye çalışmaktadır. Amaç laik demokratik düzeni askıya almak, şerri hukukun, dine bağlı eğitimin önünü açmak, Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nden rövanş almaktır. Cumhuriyet’e o kadar kin ve nefret duyuyorlar ki 100. yılını Osmanlı’nın yok oluşuna neden olan Vahdettin Köşkü’nde, onun ruhuyla kutladılar. Ellerine geçecek ilk fırsatta hanedanlık ve hilafete tekrar dönmenin yollarını aradıklarını da saklamıyorlar.

∗∗∗

Yurttaşların sömürüldüğü, kaynakların yandaşa dağıtıldığı, uluslararası şirketlerin ülkenin tüm zenginliklerini yağmaladığı, yandaş soygunlarının devam ettiği mafyanın Türkiye’ye çağırılarak abat edildiği “göreceli kalkınma” yöntemiyle ve algı yönetimiyle iktidar saltanatını sürdürme hevesinde. Yeni Anayasa’yı kurduğu düzeni daha da kalıcı hale getirmek için istemektedir. Ve CHP’nin TBMM’ye taşıdığı 39 milletvekiliyle de bu amacına ulaşma fırsatını kullanmaya çalışmaktadır.

Muhafazakarlaşma projesini durdurmak, çağdaşlığa yönelmek için yeniden projeler yapılmalıdır. Emeğin sömürülmesini önlemek, insan haklarını tam oluşmasını sağlamak, eşitlik ve özgürlüklerin genişletilmesiyle oluşacak barışın kalıcı hale getirilmesi sağcılarla, sermaye ile insan haklarını gasp edenlerle oluşamayacağı anlaşılmalıdır.

İktidar olma iddiasındaki CHP artık bunları görmelidir! Bu düzeni değiştirmek için ivedilikle yapacaklarını halkın anlayacağı şekilde defalarca söylemelidir. Kafaların karışmasını engellemeli, özellikle “Yerel seçimlerde adayların tüm üyelerle yapılacak ön seçimle” belirleneceği sözünü gerçekleştirmeli, akıllarda şüphe uyandırmamalıdır. CHP’nin yeni Genel Başkanı olması gerektiği gibi ilkeli olmalı, solda durmalı, güvenilir olmalıdır!