Bazı teknik aletlerin özelliklerini, hele söz konusu alet ya da ayg

Bazı teknik aletlerin özelliklerini, hele söz konusu alet ya da aygıtı avucunun içi gibi bilen birinden dinlerken kendinizi bir şiir dinletisindeymiş gibi hissettiğiniz anlar olur. Bu aslında Aristo'nun, tekniğin temeli olan 'tekhne' kavramını konuşma sanatıyla ilgili kitabı Retorik'te kullanmasıyla da örtüşen bir olgu... Ama her olgunun birden fazla yüzü vardır ve bu yüzlerden en az biri ölüme dönüktür, hangi yüze bakacağınız da size kalmıştır.

Sinemada bu olgunun en çarpıcı ve ölümcül örneklerinden biriyle Martin Scorsese'in 'Taksi Şoförü' adlı filminde karşılaşırız: Artık bireysel hukukunu yürürlüğe sokmak amacıyla içindeki şiddet ve vahşeti dışarı salmaya hazırlanan Travis, bir silah kaçakçısının otel odasında tabancalardan tabanca beğenmektedir. Satıcı, her tabancanın teknik özelliklerini sanki şiir okur gibi etkileyici bir biçimde anlatırken ayrıntı planlar yardımıyla bu ölüm tekhne'sinin nasıl yüceltildiğine ve bir sonraki adımda nasıl bir arzu nesnesine dönüştüğüne tanıklık ederiz. İzleyiciyi adeta hipnotize eden bir sahnedir bu...

"Mı6, ABD ordusu silah enstitüsü tarafından AR-15 (Automatic Rifle) adıyla geliştirilen, daha sonraları versiyon olarak M16 A2 adıyla üretilen bir piyade tüfeğidir. İlk kez 1950'lerde yapımına başlanan, kendisini i960 Vietnam Savaşı'nda kanıtlayan ve çeşitli değişikliklere uğrayan bu silah 15 NATO ülkesi tarafından aktif olarak kullanılmaktadır. Türk Ordusu tarafından da kullanılan bu silahın çok hafif ve pratik bir gövde yapısı ve müthiş bir atış hızı bulunmaktadır. Mı6'da 5.56x45 mm NATO mermisi kullanılır. Tüfeğin namlusundan merminin ilk çıkış hızı 8oom/s gibi muazzam bir sürattedir. Bu sebeple M16 tüfeği sıcak temas orta menzil muharebelerde çok tercih edilmektedir ancak 5,56 NATO tipi mermi atan standart modeller 300 m sonrası çok tesirsiz kalmakta ayrıca hedefte mermi yüksek tahribat bırakmamakta yani düşman birimi ölümcül noktalardan yara almadığı müddetçe öldürücü olmamaktadır. Silahın bu dezavantajları yanında hassas mekanizma yapısı nedeniyle su, nem, aşırı soğuk,kum v.s. silahı kirletecek şartlarda bariz tutukluklar ve çeşitli çalışma hataları yaptığı görülmekte-dir.Tüm bu kusurlar sebebiyle M16 aslında ünü abartılmış bir silahtır.emsalleri arasından 5,45 mm kalibresiyle Sovyet yapımı AK-47 çok daha etkili ve problemsiz bir silahtır."

Google arama penceresine M16 yazdığınızda çıkan sayfaların birinde, 'Vikipedi'de böyle anlatılıyor Amerikan kalaşnikofu... Bu ölüm tekhne'sinin ölümcül tekniğini anlatan yukarıdaki satırlara ulaşmak için bir bilgisayar, internet bağlantısı ve hepsinden önce de ne aradığınızı bilmeniz gerekiyor. Oysa örneğin Discovery ChannePın 30 Ağustos gecesi ve güya belgesel diye yayınladığı programı sayesinde Google'a gerek kalmadan Mıö'nın sırlarına vakıf olabiliyor, M16 tutkunu bir adamın anlattıkları çerçevesinde bu silahın babası tarafından Vietnam'da nasıl kullanıldığını öğrenebiliyorsunuz.

Bu dehşetengiz yayıncılık örneği bize 'zeit-geist'ın, yani dönem ruhunun etkisini bir kere daha gösteriyor. Çok sıcak bir bölgedeki bir ülkede ve o ülkenin dilinde yayın yapan bir televizyon kanalının bir süredir ara verdiği bu tür ölümcül reklam programlarını yeniden yayınlamaya başlamasını nasıl yorumlamalı? Bu tekhne nereye gidiyor?

Heidegger'in 'Tekniğe Yönelik Soru' adlı kitabının girişinde tekhne hakkında şunlar söyleniyor: "Zihin sanatları (teorik etkinlikler) da Grekler için tekhne'ye aittirler. 'Düşünme', bir şeyin öne-çıkmasına katkıda bulunmak, ona eşlik etmek anlamına gelir. 'Düşünme' Varlık'ın açığa çıkmasına bu bakımdan bir yardım eli uzatmadır."

Discovery ChannePın yayın programını hazırlayanlar, tamam, etik/estetik/ideolojik bağlamlarıyla belgeselin doğası üzerine düşünmedikleri ortada da, tam da Türkiye Lübnan'a M16 kuşanmış gençler gönderip göndermemeyi tartışırken hangi varlık biçimini açığa ve öne çıkardıkları üzerine düşünüyorlar mı acaba?..