Kaldığımız yerden devam ediyoruz... Orta Vadeli Mali Çerçeve (OVMÇ)’nin son bölümünde 2008- 2010 dönemine ilişkin bazı makro hedefler ayrıntılı bir şekilde....

Kaldığımız yerden devam ediyoruz... Orta Vadeli Mali Çerçeve (OVMÇ)’nin son bölümünde 2008- 2010 dönemine ilişkin bazı makro hedefler ayrıntılı bir şekilde tablolar halinde sunulmaktadır.

“Bazı” vurgusu yapmamızın nedeni, makro hedeflerin bir çoğuna yer verilmeyişindendir. Yani, makro hedefler sınırlı bir şekilde yer alıyor. Bunlar şöyle sıralanıyor: Kamu maliyesi büyüklükleri (kamu kesimi ve bileşenlerine ait program tanımlı faiz dışı fazla (FDF) hedefleri, merkezi yönetim bütçe açığı, gelir ve faiz dışı harcama tahminleri), AB tanımlı kamu borç stoku hedefleri ve özelleştirme gelir tahminleri. Bu hedeflerle ilgili tabloların ardından ayrıca tüm bu hedeflerin bir arada toplu olarak gösterildiği bir özet tabloya yer veriliyor. Bunlar arasında en kritik olanı ve en çok tartışılanı FDF hedefleri. Çünkü OVMÇ’de yer alan ve almayan diğer tüm makro ekonomik göstergeler bu hedeflere kilitlenmiş ve endekslenmiş durumdadır.

OVMÇ’den anlaşılıyor ki, program tanımlı FDF’nin 2008 yılında yüzde 4.2’den 3.5’e, izleyen yıllarda ise aşamalı olarak düşülerek dönem sonunda (2012 yılında) 2.4’e indirilmesi öngörülüyor.

Bu tahminler, mali disiplinde ciddi bir gevşeme planlandığı izlenimini veriyor. Ancak bu izlenim yanıltıcı. Çünkü, merkezi yönetim bütçesinin faiz dışı harcamalarının milli gelir içindeki payında anılan dönemde önemli bir değişiklik öngörülmüyor. Dönem sonunda öngörülen oran 2007 yılındaki düzeyle hemen hemen aynı. 2007 yılında yüzde 18.1 olarak gerçekleşen söz konusu oran 2012’de 18.3 olarak öngörülüyor. Söz konusu oran dönem boyunca ise yüzde 18’ler civarında seyrediyor. Gerçi bütçe dışı kesimler tarafından yapılan faiz dışı harcamaların milli gelirdeki payında bir artış öngörülüyor (bu paylarla ilgili bir veri verilmiyor, ancak bu kesimlere ait FDF’de bir düşüş öngörülmesi bu anlama geliyor). Ancak bu artışlar oldukça sınırlı.

Kaldı ki, burada öngörülenlerin bir politika değişikliği anlamına gelip gelmediği de tartışmalı. Çünkü geçen hafta ifade ettiğimiz gibi, bu belge hükümet kararını yansıtan bir belge niteliğinde değil. Ayrıca, bu belgenin hedef olarak belirlediği büyüklüklerin dayandığı diğer makro büyüklüklere ve varsayımlara ilişkin bir açıklamaya yer vermemiş olması yapılan öngörülerin (dolayısıyla da belgenin) ciddiye alınmasını güçleştirmektedir.

Bu özelliklerinden ötürü OVMÇ, ne yazık ki açıklamayı yapan iki bakana ait niyetler manzumesi olmadan öteye geçemiyor.