Son bir haftadır günlük taz.die tageszeitung’un özel sayısını çıkarmak için Almanya’dayız. Konu basın özgürlüğü. Disiplini seven, aceleci Alman meslektaşlarımıza gazete sayfalarının tekrar tekrar değişeceğini anlatmakta zorlanıyoruz. Son ana kadar gazetenin tam formatını alabilmesi mümkün değil!

• • •

Kendileri deneyimliyorlar. Sayfayı tam kapatıyorlar, hoop Cumhuriyet gazetesi yazarları Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya’ya Charlie Hebdo davasından 2 yıl hapis cezası verildiğini öğreniyorlar. Üzülüyorlar. Sayfaları kesip biçip eklemeleri yapıyorlar. Oldu diye ‘hayran hayran’ bakarken yeni haberi alıyorlar: İMC TV Haber Müdürü Hamza Aktan’ın evi basılıp maskeli ve uzun namlulu polislerce gözaltına alındı. Gerekçe attığı tweet’ler.

• • •

Oflayarak başa dönüyorlar.

Birkaç gün içinde çıkacak, taz.die tageszeitung’un bir tek ön kapağı değişmiyor. Serkan Altuniğne’nin çizdiği konuya uygun genel geçer bir karikatür var.

Yabancı bir basın muhabiri Türkiyeli gazeteciye soruyor:

“Basın yeterince özgür mü?”

Muhatap cevap veriyor:

“Evet özgür.”

Soruyu soran ısrar ediyor:

“Peki, Erdoğan’ı eleştirebiliyor musunuz?”

Türkiyeli gazeteci boynunu büküyor:

“Özgürüz dedik, manyağız demedik.”

• • •

Aslında meslektaşlarımız duruma aşinalar... Zaten bizimle, ortak bir gazete çıkarmak istemelerinin amacı da bu… Sesimizi duyurmak ve bir dayanışma ruhu ortaya koymak. Ancak yine de kısa sürede meydana gelen hadiseler karşısında şaşırıyorlar. Basın özgürlüğünün bu kadar sık ve peş peşe ayaklar altına alınmasını akılları almıyor.

• • •

Peki, Türkiye’de sadece medya alanında mı sıkıntılar yaşanıyor? Meslektaşlarımıza cevap verebileceğimiz konunun kapsamı tam da bu! Kısa yoldan anlatmaya çalışıyoruz: “Maalesef Türkiye’de her alanda hukuksuzluklar yaşanıyor. Bu yüzden basın da özgür olamıyor. Siyasal iktidarın, kiri, pası gösterene tahammülü, gerçeği dile getirene sabrı yok! Bir paradoksun içindeyiz.”

• • •

Cevabı içselleştiren meslektaşlarımız, meselenin bütünüyle de ilgilenmeye başlıyorlar:

Böylece; “Türkiye’de neler oluyor?” sorusu değer kazanıyor.

Meydan yasağının olduğu 1 Mayıs’ın pazar günü, daha öğlen olmadan gündeme düşen türlü çeşitli gelişmeler ipuçları veriyor...

Nusaybin’de öldürülen üç asker…

IŞİD’in Kilis’e aralıksız olarak yolladığı roketler.

Gaziantep’te bomba yüklü araçla saldırı…

Tarlabaşı’nda TOMA tarafından ezilerek yaşamını yitiren bir vatandaş, bolca gözaltı, polis şiddeti!

• • •

Türkiye, Almanya’dan bir saat ileri.

Erken kalkan yol alıyor!

• • •

Öylece bakıyorlar...

Daha net cevaplarımız da var ama...

Zıvanadan çıktık artık. Geri dönüşümüz zor. Bizde; çayı tereyağıyla içmeyi öneren ‘konunun ehli’ kanaat önderleri var. 32-42 kuzey paralelleriyle, 26-45 doğu meridyenlerini yakıyoruz. Yapamadık, yaptırmadılar. Erken kalkıp, her konuda müstesna bir doğrultuda yol aldık!

Manyak mıyız biz?

Evet; demek ki ne idüğü belirsiz bir rejimde, diktatörlük dayatması altında yaşayınca böyle oluyor.