Resmi Gazete nöbetinin ekonomi politiği
Haftanın yorgunluğunu eşle, dostla sohbet ederek, yiyip içip eğlenerek üzerimizden atmanın artık yasaya bağlanması gerektiği bir cuma akşamını daha Resmi Gazete’nin yayımlanmasını bekleyerek geçirdik. Merkez Bankası (MB) eski Başkanı ve İYİ Parti milletvekili Durmuş Yılmaz’ın “Gece 12’den sonra takip edin, ekonomi açısından olağanüstü bir şey olacak” diyerek hepimizi ‘teyakkuza’ çağırması iyice sirkeleşen hayatımıza limon sıktı. Ekonomi 101 kitabının yazarı Erdoğan, grup toplantısında faize karşı açtığı savaşa destek vermeyenlerle artık beraber olmayacağını söylediğinde gözler Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’a çevrilmişti. Çünkü MB Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile yetki tartışmasına girmiş olan Elvan’ın da bildiği üzere hedef kendisiydi. Erdoğan’ın tarafını açıkça ilan etmesinin ardından bakanın affını istemesi an meselesi dendi. Biliyorsunuz ki, Türk tipi cumhurbaşkanlığı sisteminde istifa edemiyorsunuz. Aşırı ve başarılı performanslar sergiledikten sonra en fazla tükenmişlik sendromuna yakalanabiliyorsunuz ve şanslıysanız affediliyorsunuz.
***
Önceki gece kabinede bir değişiklik yapılıp yapılmadığını öğrenmek için sosyal medya hesaplarından takibe geçenler, Resmi Gazete’nin internet sitesinin gece 12 ile 1 saatleri arasında servis dışı kaldığını görünce toplu ritim bozukluğu yaşadı. Gece 2’ye kadar yüzlerce kez sayfa yenileyen parmaklarda tetik parmak sendromu gelişti. Ve nihayet siteye erişim sağlandığında beklenenin olmadığı, Lütfi Elvan’ın hala affedilmediği anlaşıldı. Onun yerine henüz başarıdan yorulmamış Ege Üniversitesi rektörünün yeniden atanma müjdesiyle karşılaşıldı. Necdet Budak, Erdoğan’ı İzmir ziyaretinde karşılamak için 382 akademik ve idari personeli “şehrimize hoş geldiniz” pankartıyla sokağa dizmiş eski bir AKP milletvekili. Biliyorsunuz AKP bir gönül çemberi, bir vefa yumağı, bir dava partisi… AKP’de ulama sitili görevlendirmeler asla bitmez. Türkiye’yi, cuma geceleri Resmi Gazete etrafında buluşturan bu siyaset ile de fırtına dinmez. First Lady Emine Erdoğan’ın küçültün dediği porsiyonlar çatala gelmiyor artık.
***
İlkokuldayken bazı eksik kalan ünitelerin yaz tatilinde tamamlanması konusunda ebeveynlerim ve öğretmenim arasında sağlanan mutabakat sonucu, çarpım tablosunu ezberlemem temmuz sıcağına denk geldiği için ancak 7’lere kadar sabredebilmiş bir çocuk olarak AKP’den önce iktisat bilimi üzerine ahkâm kesebilecek durumda değildim. Ancak ekonominin kitabını bizim için yeni baştan yazan Erdoğan sayesinde artık iki kelam edebilecek düzeye eriştim. Gözde hanım hesabınızdaki şu kadar parayı şu fonla, geri kalanını bu fonla değerlendirdiğimizde bir o kadar doğru bir yatırım yapmış olursunuz. Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon sonuç” önermesi sayesinde, bakın ben çok şükür bu hiç anlayamadığım matematikten kurtuldum. Öncelikle, ortada şuraya buraya kaydırabileceğim bir para kalmadı. İkincisi yatırımlarımı tereyağı ve kuru baklagillere kaydırarak elle tutulur gözle görülür sonuçlar almaya başladım. Bir kilo alıyorum, bir hafta sonra anında artıya geçiyorum. Ekonomi politikte anlaşılır ve sade bir dil tutturmanın sağladığı diğer önemli başarı da, bugün bu hayati konunun 8-9 yaşındaki çocukların gündemine girebilmiş olmasıdır. “Küçük bir çikolata alsan 5 TL, burada artık hiçbir şey yok, babam işsizlikten az kalsın kendini öldürecekti, az önce bir Çitos sorduk 10 TL abi.”
***
Dinine ve kinine sahip çıkacak nesil yetiştirmek için çıkılan bu kutlu yolda; dünyanın yöneldiği dijital çağa yetişebilmek için değil bilgisayar, okul kantininden bisküvi alamayan çocukların geleceğinden biz sorumluyuz. O yüzden bu ülkenin başını geçmişten geleceğe çevirmesinin, gözlerini yerden kaldırıp ufka dikmesinin önündeki bütün engellerle yüzleşmeli, gerçekleri konuşmaya başlamalıyız. Her kim bunun yolunu açıyorsa, benim nazarımda ilgiyi de desteği de hak ediyor. Her şeyden önce bu yanlışı-eksiği, tavsamayı- sulandırmayı tespit için gerekli. Meselenin öznesi olduğunu fark eden, çözümün de ortağı olur. ‘BEN tiryakiliği’ döneminin ne kadar sancılı kapanacağına hepimiz şahitlik edeceğiz.