Eğitime müdahale ile toplumu yavaş yavaş dönüştürürken, medyayı ise dönüşüm süresini kısaltma aracı olarak kullandılar. Şalterin kapanması ile karanlıkta kalan halka kızmak ise kolaycı bir tavır. AKP tüm kurguyu bugünler için yaptı. Gazeteler, televizyonlar, radyolar, dergiler gasp edilerek toplumun elinden alındı. Medyanın büyük bölümü de dönüştürülerek iktidarın sesi oldu, propoganda aracı haline getirildi. AKP tarafından […]

Eğitime müdahale ile toplumu yavaş yavaş dönüştürürken, medyayı ise dönüşüm süresini kısaltma aracı olarak kullandılar. Şalterin kapanması ile karanlıkta kalan halka kızmak ise kolaycı bir tavır.

AKP tüm kurguyu bugünler için yaptı. Gazeteler, televizyonlar, radyolar, dergiler gasp edilerek toplumun elinden alındı. Medyanın büyük bölümü de dönüştürülerek iktidarın sesi oldu, propoganda aracı haline getirildi. AKP tarafından izlenen bu hoyrat yolun “kendi bekaları” açısından ne denli efektif bir yöntem olduğu da görüldü.

Yoksulluğa mahkûm edilen yurttaş tanzim satış kuyruğunda, 40 yıl önceki tüp kuyruğundan şikâyet ediyor. Eğitime müdahale ile toplumu uzun yıllar dönüştürmeyi hedeflediler. Medyaya müdahale ise bu dönüşümü kısa süreye yayıp, kolay yoldan yaptı. Bu açıdan basına yükledikleri işlevi bir elektrik şalteri gibi görmek mümkün. Toplumu gerçek haberden yoksun bırakmak adeta nefes borusunu tıkamak oldu.
Halka kızmak kolay, anlatmak çok zor. Soğan zenginin yiyeceği, patlıcan lüks gıda maddesi, domates ulaşılmaz olunca Tanzim Satış Yerleri gündeme getirildi. Toprağı zehirleyen, samanı ithal eden, patatesi 9 yıldır iç savaştaki Suriye’den almaya yeltenen, üretimi, üreticiyi doğal sonucu olarak tüketiciyi bitiren AKP, tanzim satışını bir “iyilik” gibi sunuyor.

Seçim sonrası bitecek formül üç günde bulundu. Halkın tüm sorunları, sanki bir kamyon patates, soğanla çözülmüş gibi gösteriliyor. 17 yıldır neoliberal politikaları topluma dayatan AKP değilmiş gibi serbest piyasa ekonomisi suçlanıyor. Kabahatli kabzımal, satıcı, manav. Artık bunlardan terör örgütü çıkarmak bile mümkün.

Halkı pahalılık, zam, vergi girdabına sokan iktidar, hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davranarak sanal düşmanlar, hayal mahsülü hainler yaratmaya devam ediyor. Savaş Cizre ve Afrin’den pazar yerine yayıldı. Elllerindeki medya ile yel değirmenlerine saldırıp “başarı” sağlıyorlar. Toptancı “terörist”, eleştiren toplumun ucuz meyve sebze yemesini istemeyen halk düşmanı oldu! Parantez açarak AKP’nin artık başarıdan anladığı yegane şeyin seçim kazanmak olduğunu anımsatalım. Başarı, toplumun refahı, mutluluğu ya da her gün ısıtıp sundukları beka sorunu değil. Bir beka kaygısı varsa o da kendi bekaları!

Ama gel de bunları… Gel de halka, bir yılda mazota yüzde 85, gübreye yüzde 110, tohuma yüzde 95, zirai ilaca yüzde 100, elektriğe- suya yüzde 85 oranında zam yapıldığını anlat. Sanki üretici, tohum; aracı, mazot; satıcı ise elektik kullanmıyormuş gibi.

Tanzim satış yerleri, toptancı hallerini ve pazarlamacıyı aradan çıkarıyor. Bu nedenle düşük fiyata vatandaşa satış yapılıyor gibi görünüyor. Ancak satın alma maliyeti, ulaşım, aracı halkın vergileri ile finanse ediliyor. Yani AKP iktidarı ucuza sattığının maliyetini de bizden çıkarıyor.

Soru açık; kimin parası ile kime iyilik yapıyorsunuz?

Önceki gün ilaca da yüzde 26 oranında zam yapıldı. İlaç depoları, eczacılar ile arasındaki bağı kopardı. Eczaneler, depolara sipariş veremiyor. Halk sağlığı tehlikede. Tanzim satış yerlerinden ilaç almak, doğalgaz, su ya da elektrik çekmek mümkün olmadığına göre, AKP iktidarının ucuz soğan vererek, bu krizi atlatması da imkan dahilinde görünmüyor.

Kurnazca karanlığa mahkum edilen bir halka ışık tutmak lazım. Mevcut enerjiyi kızgınlıkla tüketmek kimseye yaramıyor. Sorunun kaynağı, kendi kendine yeten yedi tarım ülkesinden biri olan Türkiye’yi yoksulluğa mahkum eden; domatesi, soğanı, patlıcanı bitiren, ülkeyi emperyalizme peşkeş çekmek için tütün, kayısı ekimini yasaklayan iktidar.

Elde kalan mevcut imkanlarla bağırmalı; “Kardeşim sana dilenci muamelesi yapıyorlar, teyze senin malını sana satıyorlar, amca cebinde 2 TL olsa bir dilim pastırma alıp yiyeceksin, bak doğalgazın kesik battaniye altındasın, abla çocuğuna ilaç alamıyorsun.” Usanmaman, ayırmadan. Anlatmanın bir yolunu bulmak şart. Kızmak kolay, anlatmak çok zor olsa da.