Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Bir hafta sonra İstanbul Anakent Belediye Başkanlığı seçimi yenilenecek. Bana göre “yinelenen” değil “yenilenen” bir seçim var önümüzde. Tersini söylemek diyalektiğe aykırı. “Aynı suda iki kez yıkanılmaz” demiş Herakleitos. 31 Mart’taki siyasal koşullar ile 23 Haziran’daki durum birebir aynı olmayacak. Her ne kadar seçmen listeleri değişmese de ilk seçimde oy kullanmayanların bir bölümü sandığa gidecek. […]

Bir hafta sonra İstanbul Anakent Belediye Başkanlığı seçimi yenilenecek. Bana göre “yinelenen” değil “yenilenen” bir seçim var önümüzde. Tersini söylemek diyalektiğe aykırı. “Aynı suda iki kez yıkanılmaz” demiş Herakleitos.

31 Mart’taki siyasal koşullar ile 23 Haziran’daki durum birebir aynı olmayacak. Her ne kadar seçmen listeleri değişmese de ilk seçimde oy kullanmayanların bir bölümü sandığa gidecek. Buna karşılık, ölümler ve “yeni küskünler” nedeniyle katılımda farklılık olabilecek.

Bu arada partiler, 45 gün önceki eksiklerini, yanlışlarını, zayıf noktalarını görmüş; oylarını artıracak yeni yöntem ve taktikler geliştirmişlerdir. Bunun en somut göstergesi, yeni kampanya sürecinde AKP’nin “beka” söyleminden vazgeçmesi ve Erdoğan ile Bahçeli’nin geri çekilerek, 31 Mart’ın yenik başkan adayı Binali Yıldırım’a alan açmalarıdır. “Kürt oyları” üzerinde de büyük bir “paylaşım savaşı” sürüyor! AKP, 31 Mart öncesindeki düşmanlaştırıcı dili bırakmış; şimdi -içtenliği ve inandırıcılığı sorgulansa da- daha kucaklayıcı / kapsayıcı bir söylem tutturmaya çalışıyor.

Konu belediyeden açılmışken, sözü buradan “Dilin Kemiği”ne bağlayalım.

14 Haziran 2019 tarihli Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfasında fotoğraflı bir haber vardı. “Hızır Bey’in mezarına ziyaret” başlıklı haberin girişi şöyleydi: “CHP lideri Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu, Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’a ilk ‘Şehremeni’ (belediye başkanı) yapılan Hızır Bey’in Unkapanı’ndaki mezarını ziyaret etti.”
Haberde “şehremeni” diye yazılan “şehremini” sözcüğünü en iyi Cumhuriyet’in bilmesi gerekirdi. İstanbullular için de yabancı sayılmaz. Fatih ilçesinde aynı adı taşıyan bir semtimiz vardır çünkü.

“Şehremini”, eski dilde “şehrin emin kişisi” anlamına geliyor. Demek ki o dönemde kent yönetimleri, ahlaklı, güvenilir kişilere emanet edilirmiş. Yerel yönetimlere ise “şehremaneti” denirmiş. Kentler, belediye başkanlarının “mülkü” ya da “rant kapısı” değil, “emaneti” sayılırmış bir zamanlar! O yüzden de “şehremaneti”nin başındaki yöneticiye, “güvenilir kişi” anlamında “şehremini” denirmiş.

İstanbul, 23 Haziran’da Ekrem İmamoğlu’nun kişiliğinde, bu kavramı her yönüyle hak eden gerçek bir “şehremini”ye kavuşacaktır!

HAFTANIN NOTU

Gömütü kalbimizde!

Tarihsel TKP’nin F. Almanya Yöre Komitesi ve TBKP Merkez Komitesi üyelerinden Feridun Gürgöz, 11 Haziran’da İstanbul’da gözlerini dünyaya kapadı.

İşçi kökenli bir komünist olan Feridun Gürgöz, 28 Nisan 1939 tarihinde İstanbul / Üsküdar’da doğmuş, meslek lisesinde okumuş, 1962 yılında gittiği Almanya’nın Münih kentindeki BMW fabrikasında motor tamircisi olarak çalışmıştı. Tüm nitelikleriyle örnek alınacak bir işçi önderi olan Feridun yoldaş, yaşamını sömürüsüz bir dünya ülküsüne adamıştı.

Feridun Gürgöz, parti yaşamına ilişkin anılarını, TÜSTAV’ın “Sarı Defterler” dizisinden çıkan “Saat Geri Dönmüyor” adlı kitapta büyük bir içtenlikle anlatmıştı. Onun parti adı “Ziya Güler”di. Bu ad dolayısıyla, “Ergenekon” davasında yargılanan bir general, Taraf gazetesince “komünist partisi yöneticisi” ilan edilmişti!

Kumpas davaları sürecinde “operasyon gazetesi” olarak görev yapan Taraf’ta 29 Temmuz 2011 tarihinde Mehmet Baransu imzasıyla yayımlanan “Yoldaş General” başlıklı haberde, Hasdal Cezaevi’nde tutuklu bulunan Korgeneral Ziya Güler’in, TBKP (Türkiye Birleşik Komünist Partisi) yöneticisi olduğu öne sürülmüştü. Taraf gazetesinin bu haberi ertesi gün BirGün’de belgeleriyle yalanlanmış ve Mehmet Baransu’nun aspagaras haber yaptığı kanıtlanmıştı.

Sevgili Feridun Gürgöz, ölümüyle de örnek bir davranış sergiledi ve bedenini bilimin hizmetine sunarak Marmara Üniversitesi Anatomi Anabilim Dalı’na bağışladı. Onun gömütü artık yoldaşlarının kalbindedir!