Google Play Store
App Store

İçişleri Bakanlığı’nın sivil toplum kuruluşlarına (STK) kayyum atama yetkisi yasalaştı. ‘Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi’ Meclis’ten geçti. AKP’nin sunduğu 43 maddeye dair muhalefetin sunduğu değişikliklerin tümü reddedildi.

“İslamcılar kaygılanmasın”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yasa ile diken üstündeki İslami derneklere, “Uygulamadan muaf olacaksınız” müjdesi verdi. Soylu, Yeni Şafak Yazarı Yusuf Kaplan’ı arayarak, “Yasanın, STK’lerin İslami çalışmalarını engellemesi söz konusu değil” açıklaması yaptı.

Amaç açık

Belediyelere, sendikalara, barolar ve meslek odalarına saldırıların kapsamı hedefteki dernek ve STK’ler ile genişleyecek. Amaç AKP-MHP ittifakına aykırı sesleri tamamen susturmak, yurttaşın taleplerini bastırıp, sahada iktidarın kirli politikaları ile mücadele eden örgütlüleri dağıtmak.

Para kaynaklarına denetim

Meclis’te113’e karşı 254 oyla kabul edilen düzenleme ile mevcut dernek ve vakıfların hem yardım toplama faaliyetleri hem örgütlenme özgürlükleri ciddi şekilde daraltılıyor. Hükümetten ekonomik destek almayan derneklerin, ayakta durması da zorlaşacak.

Hızlı kapama süreci, OHAL sürüyor

Yasa, idari davalar yıllarca sürebildiği için faaliyetleri hemen durdurulamayan dernekleri bir imza ile kapanma sürecine sokuyor. Savcılara da ‘derneklere el koyma’ yetkisi verildi. Bu hızlı kapatma pratiği, Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamalarının kurumsallaştığını da gösteriyor.

Yasa aynı zamanda düşmanlaştırma, terörize etme faaliyetlerinde yeni bir çıtanın aşılması. Derneklerin malvarlıklarını ele geçirme planı ‘ganimetçi bir anlayışın’ yürürlükte oluşu demek. Yeni yasa, Anayasa'nın örgütlenme özgürlüğüne de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalara ise aykırı.

Kim etkilenecek?

Türkiye’de STK’ler bir yandan sistemin eksiklerini kapatıyor, bir yandan da aynı sistem tarafından yaratılan mağdurlara soluk oluyordu. Şimdi toplumun son nefes borularından bir daha tıkanıyor. Ötekiler ve dezavantajlı gruplar ile birlikte savunmasız yaşam alanları da etkilenecek.

Şimdi, istismara uğrayan çocuklar, öldürülen kadınlar, mağdur sığınmacılar, şiddet öznesi LGBTİ+ bireyler, bacakları kesilen canlılar, altın için tarumar edilen ormanlık alanlar, peşkeş çekilen doğal kaynaklar biraz daha kimsesizleşecek.

Bu ne yaman çelişki

Soylu, OHAL sonrası 370 derneğin kapatıldığını aktarmıştı: “Oralarda konaklayacaklar, pinekleyecekler, terör örgütüne destek sağlayacaklar, biz de onları meşru olarak göreceğiz. Vurduk kilidi, gitti. Hadi bakalım açın da görelim…” Bakan’a kapatılan bazı derneklerin tekrar açıldığına ilişkin bilgi verelim.

IŞİD, Türkiye’de başta Antep olmak üzere Genç Muvahhidler, Genç Ensar, Müslüman Gençler, Vahdet Derneği, Muhafazakâr Gençlik Derneği, Medeniyetler Derneği ve Ahsender isimli derneklerde örgütlendi. Başka illerde de çok sayıda radikal dernek vardı. Ankara Katliamı sanıkları Islah-Der, Ebu Hayat Vakfı ve Muhafazakâr Gençlik Derneği gibi yapılarda yer aldı.

Derneklerin en bilineni ise Genç Muvahhidler’di. Antep Hücresi sorumlusu ve '10 Ekim’ planlayıcısı Yunus Durmaz, dernekte aktifti. Durmaz’ın Ankara saldırısı sonrası başlayan operasyonlardan birinde, polisle girdiği çatışmada üzerindeki bomba yeleği ile intihar ettiği iddia edildi.

Radikal dernekler isim değiştirip yollarına devam etti. Fakat bazıları buna da gerek göremedi! ‘Terör’ ile uzaktan yakından ilgisi olmayan çok sayıda kuruluşun kapısına OHAL ile kilit vurulurken, Genç Muvahhidler Derneği, darbe sonrası da faaliyetlerini sürdürdü. Kapatıldığı iddia edilse de ‘yardım faaliyetlerine’ ve bağış ile para toplamaya devam ediyordu. Kamuya açık alanlarda iftar verdi. Bugün Antep’te aktif. Bir dergisi bile var.

Polat Ailesi'nin Antep’in bilinen IŞİD üyesi ailelerinden olduğu ileri sürülüyor. Genç Muvahhidler Derneği’nin Başkanı da ‘Aytaç Polat’ olarak görünüyor. Polat, 2000’li yıllardan itibaren el-Kaide içinde. Sayısız kez gözaltına alındı, 3 kez tutuklandı. Afganistan, Pakistan, Suriye’yi baştan başa gezdi. ‘Türk Taliban’ olarak biliniyordu.

Çok sayıda dosyada ismi var. 2016’da, Antep Savcılığı’nın, 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği dosyada adı, ‘Ankara’ sanıkları ile geçiyor. Eski el-Kaide üyesi olarak tanımlanıyor. Dosya, sanıkların Antep’te ormanlık alanda kamuflajlı eğitim yapmalarına ilişkin.

Yine Yunus Durmaz’ın aktif olduğu Ahsender de bugün Genç Muvahhidler Derneği’ne bağlı olarak faaliyetlerini sürdürüyor. IŞİD’in amblemini kullanıyor. İnternetten yayın yapıyor. Yasa ile gündeme gelen bu çelişkiler, bir kez daha iktidarın kime karşı ve kimin yanında olduğunu anlatıyor.