Devrimci geleneğin unutulmaz lideri Oğuzhan Müftüoğlu BirGün projesinin ilk adımlarını atarken Türkiye’nin geleceğiyle ilgili önemli analizler yapıyor; demokrasi, hak ve özgürlüklerin yok edileceği, hukukun, adaletin oluşmasının engelleneceği, adil paylaşım ve dayanışmanın ortadan kaldırılacağı, yeni ve vahşi ‘bir sömürü düzeninin’ oluşacağından bahsediyordu. Etrafına toplanan bir avuç devrimci bu analizler üzerine günlerce tartıştı. Türkiye’nin her yanından gelen düşünceler, geleceğin karanlık olacağına gösteriyordu. AKP’nin emperyal güçler adına ülkeyi farklı bir yola çekeceği belliydi.

Bir şey yapmak gerekirdi!..
• • •
RTE, BOP eşbaşkanı olduğunu saklamıyordu. BOP ile ilgili en çarpıcı açıklama ABD Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice’dan geliyordu. Rice; 7 Ağustos 2003’te Washington Post gazetesine gönderdiği yazıda Fas’tan Basra Körfezi’ne kadar Ortadoğu’da bulunan 22 ülkenin rejimi, sınırları ve haritadaki yerlerinin değişeceğine dair açıklamalarda bulunmuştu. Bu değişimin Türkiye için de geçerli olacağını da eklemişti. Nitekim daha sonra Dışişleri Bakanı olduğu yıllarda ülkemize gelmeden önce ‘Türkiye’nin ılımlı İslam’ ülkesi olması gerektiğini vurgulamaktan kaçınmadı.
Yeni bir mücadele başlıyordu.
•••
Arap Baharı, Müslüman Kardeşler, Ortadoğu’nun karizmatik lideri, Suriye, önce kardeşim Esat sonra Esed, Şam’a 3 saatte gideriz. İŞID, MİT TIR’ları derken bugünlere geldik.
AKP, kimseyi yanıltmadı. Doludizgin demokrasi dışı bir dönem yaşattı. Hırsızlıklar, yolsuzluklar, adaletsizlikler. Gezi Direnişi, öldürülen gençler, Berkin Elvan’ın ölümü, RTE’nin meydanda annesini yuhalatması, insanlık dışı uygulamalar, 1 Mayıs Taksim vahşeti, Kabataş yalanları, Suruç bombacısı, Ankara Gar Katliamı, tutuklanan ve öldürülen gazeteciler, canlı bombalar. Ve şimdi rejim değişikliği tek adamın padişah olması için yeniden yazılmaya çalışılan dar bir anayasa kavgası. Halkın istemediği başkanlık tartışması, Sur’da vahşet, Cizre’de ölen siviller.

•••

BirGün’ün kurucuları 2004’te sanki bugünleri görerek gazete projesini gerçekleştirmişti. Ne kadar haklı oldukları şimdi daha iyi anlaşılıyor. BirGün Türkiye’de olayların gerçek yüzünü yazan tek gazete oldu. Korkmadan hırsıza hırsız, katile katil diyen, halkın hakkını kararlı bir şekilde savunan, adaletin oluşması, eşitliğin sağlanması için cesurca mağrurların üzerine giden, mağdurların yanında olan, doğruyu gösteren tek gazete haline geldi BirGün. Hep emekçiden yana durdu. Doğru olanı destekledi. Gerçekleri yazdı, haberi değiştirmedi. Bu nedenle BirGün’ü RTE sevmedi. AKP üstüne üstüne gitti.
•••
Gün oldu tehdit ettiler. Gün oldu yazarlarını, çalışanlarını mahkemeye verdiler. Mali baskı kurdular. Reklam verdirmediler. Hatta yasal hakkı olan Basın İlan Kurumu’ndan alacağı ilanları kıstılar. Ödemeleri aylar sonraya attılar. Gazetenin dağıtımını engellediler. Açıkça kapattırmaya çalıştılar. Ancak BirGün, ona sahip çıkan devrimci, demokrat, ülkesini seven, geleceği düşünen, insana saygı duyan, emekten yana olan aydın insanlar sayesinde ayakta kalmaya devam etti.

•••
Şunu bilin ki; ayak seslerini duyduğumuz, şiddetini yaşadığımız, kaçak saraylarını gördüğümüz yeni faşizan rejimin ilk yok etmeğe çalıştığı gazete BirGün olacaktır. Özgür haber alma, yapılanları anlama ve bilgi edinme hakkının elimizden alınmasına izin vermek, aslında, yaşam hakkımızı da boşlamak demektir. Demokrasiyi yok etmeye kararlı, yasama ve yargıyı kendine bağlamaya niyetli, sömürgeci ve insana saygı duymayan bir anlayışın tek başına bu ülkeyi yönetmesi için uydurulan yalanların karşısına halktan yana bir gazete gerekir. Örtülü ödenekten ulufe olarak dağıtılan paralarla hazırlanmış, göstermelik toplantılarının gerçek yüzünü ancak BirGün gibi gazeteler ortaya çıkarabilir. Satın alınan sözde ulemaların oyunlarını ancak doğrudan yana insanlar bozar. Böyle bir dönemde BirGün’ün önemi daha da artıyor.
•••
BirGün çalışanlarının çağrısına kulak verin:
Ülkedeki baskıcı-zorba rejim varlığını sürdürebilmek için basını tamamen susturmak, sindirmek istiyor. Fiilen ve hukuksuzluklarla tüm erkleri kontrolüne almış olan kişi, bu faşist yönetimin anayasal mevzuatını da yapmak istiyor. Bu yolda önünde hiçbir aykırı ses istemiyor. Üzerimize bu yüzden çok daha güçlü bir şekilde gelmeye çalışıyor.
BirGün çalışanları olarak bu zorbalığı her geçen gün üzerimizde daha fazla hissediyoruz. Mesleğimize olan bağlılığımızla ve halkımıza olan sevgimizle tüm zorluklara direnmeye çalışıyoruz. Ancak nefes almakta zorlandığımız anlar artıyor.
...Bu ülkede BirGün’ün yaşamasını, büyümesini isteyecek on binlerin, yüz binlerin olduğunu biliyoruz. Mahkeme salonlarında başımız dik duruyorsak da bu güvenle duruyoruz.
Biz gazeteciyiz, muhalif olanlarsa onlar… Ağaca muhalif onlar, kuşa muhalif, emeğe muhalif, barışa, sevgiye, kadına, hayatın kendisine muhalif… Biz muhalif görünüyorsak da onların karşı olduğu şeylere sahip çıktığımız içindir.
Siz de bizlere sahip çıkın.
•••
Çocuklarımızın karşısında başımızı öne eğmemek için demokrasi, hak, hukuk, eşitlik, özgürlük, emek ve doğa adına mücadele etmeye devam edelim. Faşizme geçit vermeyelim. Vakit geçmeden bugün, BirGün’e sahip çıkma zamanıdır.