Alexis Çipras liderliğindeki Yunanistan tarihi bir zafere imza attı. Yunanlıların ne menem bir iş başardıklarını anlamak için “düşman saflar”da yarattığı bozguna bakmak yeter. Avrupa Merkez Bankası, IMF ve AB’den müteşekkil Troyka’daki “derin keder” zaferin önemini anlatıyor bizlere. Şurası muhakkak ki halkların boğazına yapışarak kah silahla kah mali despotlukla her istediklerini yapabileceklerini sanan ne liberal barbarlar diz çöktü. Daha ne olsun. Şimdi düşünme sırası onlarda. Alman bankerler, Fransız tefeciler, Avrupalı baronlar... Merkel, Hollande, Junkler, Tusk... Onurlu bir halkın mali despotlukla teslim alınamayacağını anlamış oldular.

• • •

Alman Sol Parti lideri Bernd Riexinger’in ifadesiyle “Yunanlılar hastalığı sürekli daha da artıran yanlış ilaca hayır” dediler. Bu sadece Yunan işçi sınıfı için değil, bütün Avrupalı emekçiler için de büyük bir zafer. “Hayır”lı sonucun başta Avrupa olmak üzere dünyanın dört bir tarafında heyecan yaratması bundan. Bu “hayır” Akdeniz havzasındaki İspanya, Portekiz, İtalya, Kıbrıs hatta ve hatta Fransa’daki kemer sıkma politikalarına karşı başkaldıranlar için de bir işaret fişeği. Aynı zamanda küresel sermayeye karşı ezilenlerin, emekçilerin “ne yapmaları” gerektiğinin kılavuzu.
• • •
Aylardır kapalı kapılar ardında Yunan halkına “acı reçete”ler dayatan Troyka ve Angela Merkel kaybetti. Sermayenin, medyanın, finans kapitalin, Brüksel bürokrasisinin, muhafazakârından sosyal demokratına hemen hemen bütün egemenlerin yarattığı korku iklimine, açık tehditlere rağmen hem de. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun ifadesiyle “Bu, IMF’nin mali terörüne karşı kazanılmış bir zaferdir.”
• • •
Tembellikle, hırsızlıkla suçlanan yan gelip yatmakla itham edilen onurlu bir halkın ayağa kalkmasıdır “hayır.” Aynı zamanda yoksulluğa, işsizliğe, krizin bedelinin emekçilere ödetilmesine verilmiş güçlü bir yanıttır. Yunan halkı cesur bir tercih yaptı. Çipras’ın ifadeleriyle söylersek, demokrasinin şantaja boyun eğmeyeceğini kanıtladı. Krizden çıkış için tek yolun “kemer sıkma” olduğu yalanını yutmadı.

• • •

Pazar günü Ege’nin diğer yakasında açık bir sınıf savaşı yaşandı. Dışarıdan Troyka içeriden bilumum sermaye odakları “evet” için yüklendi. Bankacılar, finansçılar, armatörler, sanayiciler, medya tüm güçlerini ‘teslimiyet’ için seferber etti. Karşılarında ise onurlarıyla, gururlarıyla bir halk vardı ve “hayır” diyordu. Şimdilik kazanan emekçiler oldu. Emekçiler kazandı ama karizmatik Maliye Bakanı Yanis Varufakis gitti. Kreditörlerin kendisine nefretini ‘gururla’ taşıyacağını söyleyen Varufakis, “Bu daha başlangıç” derken mücadelenin bitmediğini, savaşın şiddetlenerek devam edeceğini işaret ediyordu.

• • •

Evet, henüz mücadelenin ilk raundu kazanıldı. SYRIZA ve Çipras’ı zorlu bir süreç bekliyor. Para babaları anında üşüştüler Atina’nın üstüne. AB liderleri anında toplanma kararı aldılar. Avro Bölgesi Maliye Bakanları adeta seferberlik ilan etti. Kara propagandalar, manipülasyonlar hemen devreye girdi. Yunanlıların açlıktan kırılacağını söyleyenler çıktı anında. Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz gibi Yunanistan için insani yardım seçeneğinin düşünülmesi gerektiğini söyleyenler de. Felaket senaryolarının ardı arkası kesilmiyor.

• • •

SYRIZA bir kez daha tüm Avrupa halkları için bir umut oldu. Bu umut dolayısıyladır ki Almanya liderliğindeki Avro Bölgesi emperyalizmi ve Troyka tarafından her daim bir hegemonya tehdidi olarak görüldü. SYRIZA’nın en küçük talepleri dahi Troyka despotizmi tarafından bu nedenle hep reddedildi. Bir siyaset seçeneği olarak SYRIZA’nın önlenmesi, yenilgiye uğratılması stratejik bir öncelik oldu egemenler açısından. Ancak başaramadılar.

• • •

SYRIZA’nın başarısı, insanlığa barbarlıktan başka bir şey vaat etmeyen kapitalizm karşısında halkların, emekçilerin Avrupa’da ve yer yüzünün dört bir yanında gelişen yeni bir düzen kurma arayışının bir ifadesidir. SYRIZA, üstlendiği bu zorlu görevi gerçekleştirebildiği ölçüde sadece Avrupa’ya değil dünyanın her köşesine ilham kaynağı olacaktır. SYRIZA’nın mücadelesi tüm ezilen emekçilerin, halkların mücadelesidir. Bunun gerçekleşmesi için omuz verme zamanı. Referandum sonrasındaki zafer konuşmasında Çipras, dayanışma ve birlik çağrısında bulunmuştu. Gün mücadele ve dayanışma günüdür.