3 Fidan’ın anısına saygıyla…

Üniversitede oda komşum profesör konunun uzmanıydı. “Az kaldı” derdi, “Köşeni bilgisayara yazdıracağım. Yapay zekâ ürünü olduğunu sen bile anlayamayacaksın!

Ne yalan söyleyeyim, ChatGPT icat olunca bunu bir iki denedim ama “I-ııh” dedim, “Benim gibi yazabilmesi için epey fırın ekmek yemesi lazım.

Yine de yapay zekânın kıymetini inkâr edecek değilim. Etsem ne olacak, CHP’nin seçim başarısı ortada. Zaten Ö. Özel de “Yapay zekâyı dışlayan bir anlayış olmaz. Biz bu topraklara matbaayı 200 yıl geç getirenlerin değil bu topraklarda bilimi ön plana alanların siyasi olarak devamıyız. O yüzden CHP’nin yapay zekâya ilk başvuran parti olması da normal” diyerek, siyasette yapay zekâ zamanını başlattı.

Söylemesi ayıp, bir ODTÜ’lü olarak şuna inandım: Yapay zekâ işe yarıyorsa bunu ilk bir ODTÜ’lü gösterir!

Gösterdi de!

Rektör Verşan Kök’ün Bahar Şenliği’ne karşı tavrına ve Devrim Stadyumu’nun kullanımını yasaklamasına karşın öğrenciler iki haftadır eylemdeler ya. Rektörlük de yasağın pek mantıklı gerekçelerini sıraladığı açıklamalar yapıyor!

Felsefe Bölümü’nden bir hocamız, “Ben artık çok basit meseleler için çok büyük enerji harcanmasından bıktım” diyerek, 1.5 sayfalık Rektörlük açıklamasındaki safsataları saptamasını ChatGPT’den istemiş. Çıkardığı listeyi görünce, yapay zekânın zekâsı karşısında şapka çıkarıp ara sıra kullanmaya karar verdim.

Bu da ilk örnek.

Siyasetin bir numaralı konusu, anayasa tartışması eşliğinde, Erdoğan-Özel görüşmesi ve perde arkasını bilmediğimi yazdım. Perde önünde iki taraf da görüşmelerin karşılıklı iade-i ziyaretlerle devam edeceğini, bir yumuşama ve uzlaşma dönemine girildiğini söyledi. Perde arkası guruları, “Erdoğan ve Özel yeni siyaset inşa ediyor” diyor.

Bildiğim kadarıyla muhalefetin, özel olarak da CHP’nin, rejimin niteliğine dair saptaması değişmedi: Otoriter bir tek adam rejimi!

Ben de ChatGPT’ye, “Otoriter liderlerin yakın dönemlerde yumuşama/uzlaşma söylemiyle muhalefeti kandırmalarının örneği var mı?” “Baskıcı otoriter rejimler altında demokratik anayasa yapılabilir mi?” diye sordum.

Cırrrt diye tereddütsüz döktü yanıtı.

Önce bir otoriter liderler listesi çıkardı. Putin, Kim Jong-un, Xi Jinping, Maduro, Esad, Avrupa’dan da Orban… İnanmazsanız siz de sorun, her listede, bazen de en başta Erdoğan!

Bu liderlerin pratiklerini aktarıp dedi ki; “Bu örnekler, otoriter liderlerin muhalefeti aldatma ve iktidarlarını koruma taktiği olarak yumuşatma politikaları ve uzlaşma retoriğini kullanabileceklerini göstermektedir. Gerçekten anlamlı reform veya diyalog aramaktan ziyade, iktidarlarını korumak için bu tür bir retoriği kullanabilirler. / Bu liderlerin söylemlerinin arkasındaki gerçek niyetler, genellikle otoriter kontrolü güçlendirmek ve muhalefeti bastırmak olarak değerlendirilir. Bu nedenle, görünen uzlaşma ve yumuşama söylemlerinin arkasındaki gerçek niyetler her zaman şüpheyle karşılanmalı ve dikkatle incelenmelidir.

Ya anayasa?

Baskıcı totaliter bir rejim altında demokratik bir anayasa tasarlamak son derece riskli ve zor bir girişimdir. Bu, içinde yer alan kişiler arasında büyük cesaret, yaratıcılık ve dayanışma gerektirir ve başarı garantisi yoktur.

Şunu da sordum: Kararsızlık anında yol göstersin diye yapay zekâya mı, 3 Fidan’ın devrimci düşüncelerine mi başvurmalı?

Ne dese beğenirsiniz? “Kararsız kaldığınız bir konuda yapay zekânın ve Deniz Gezmiş gibi devrimcilerin düşüncelerinin her ikisi de farklı perspektifler sunabilir. … son kararı kendinize özgü değerleriniz, hedefleriniz ve çevrenizdeki durumlar doğrultusunda vermeniz gerekebilir.