Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşma, iktidarın Türkiye Cumhuriyeti’nin başta laiklik olmak üzere hedeflediği tüm temel ilkelerini yıkma anlayışını ortaya koydu!

Şeriat düzeni adına oluşturdukları altyapıyı itiraf etti!

AKP iktidarının Anayasa’yı yok sayan suçunu açıkladı…

∗∗∗

Yusuf Tekin, tarikat ve cemaatleri, “sivil toplum kuruluşları” olarak kabul ediyor…

Tıpkı Bülent Ecevit’in anlayışıyla bu yapılarla devletin iş birliği içinde hareket etmesini doğal karşılıyor.

Tarikat ve Cemaatlerle yapılan eğitim projelerini imzalamaya devam edeceğini söyleyerek pervasızca yasalara ve topluma meydan okuyor…

Yetmez gibi, çağ dışı yaşam biçimini, en önemli yatırımımız olan gençlerimize dayatan sözde STK’lara teşekkür ediyor!

Bakan Tekin; kendi acizliği ve art düşüncesini TBMM de; ”bu STK’lar, çocukların dağa çıkmasını engelliyor. Onlardan siz bunun için rahatsızsınız. Ben o STK’larla protokol imzalamaya devam edeceğim. Çocuklarımın dağa çıkmaması için sizin insan kaynağınıza insan yetiştirmemek için buna devam edeceğim” diyebiliyor!

∗∗∗

Bu komik gerekçe 12 Eylül anlayışının devamıdır.

Kültür Bakanlığımın daha ilk günü, bana zimmetlenen kasadaki “çok gizli” devlet sırı şuydu; ”12 Eylül faşist cuntasının oluşturduğu MGK kararı doğrultusunda PKK’yı durdurabilmek adına Kültür Bakanlığı, İslam dininin yüceliğini anlatan çalışma yapacak ve bu çalışmayı yaymak için yeni örgütler kuracak!”  Yani Kürt sorununu siyasal, ekonomik, sosyal yönüyle değil, eşitlik, hak, özgürlük ve adaletsizliğin olmadığı gerekçesiyle de değil, inanç gevşekliği yüzünden olduğu anlayışıyla çözmeye çalışan mantık, halen devam ediyor…

Tarikatlar ve cemaatlerin ülkeyi kurtaracak güç olarak değerlendirilmesi, siyaset mantığının çivisinin çıktığını, siyasal yönetim kalitesinin ve bilinç düzeyinin çürüdüğünü gösteriyor!

∗∗∗

Cahiliye dönemini yaşatan bir Eğitim Bakanı!

Milli ve Yerli uydurmasıyla yola çıkan bir hükümetin; çağdaş, bilime dayanan, eğitimli, huzur ve refahı, insana ve emeğine saygıyla önceleyen bir ülkeden rövanş almaya çalışmasının trajikomik oyunu ibretle izliyoruz…

Yazık!

 “Kifayetsiz muhterisler,” kendileri gibi düşünmeyenlere bir kulp takarlar…

Ben de onların taktiğini uygularsam şöyle derim;

“Bunlar ne Müslüman ne de insan!

Bunlar din tacirleri!”

Çünkü;

İslam dininde ruhban sınıfı yoktur!

İslam’da tarikat, şeyh, mürit, kutup, gavs (evliya ya da alim), müceddid (yenileyen, yorumlayan) gibi kavramlar yoktur…

İslam dininin en önemli özelliği, “Allah ile kulunun arasına kimsenin girememesidir!”

Oysa Tarikatta kişiler, şeyh ya da mürşit (önder) denilen bir öğreticiye bağlanır!

Sonunda, inanan kişi Allah’a ulaşmayı hedeflerken, “Şeyhe biat eden, aklını ve duygularını o kişiye rehin veren bir durma düşer!

Kişiliği, inancını sömürenlerin eline geçer…

∗∗∗

Unutmayalım!

İsmailağa cemaatine bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşelin kızı “H.K.G.’nin 6 yaşında evlendirilmesi ve cinsel istismara” maruz bırakılması Türkiye’nin gündemine oturmuştu…

Gümüşel, iki müridinin şahitliğinde 6 yaşındaki kızını 23 yaş büyük Kadir İstekli’yle evlendirmişti!  

Tarikat yurtlarında erkek ve kız çocuklarına cinsel tacizde bulunulması, Türkiye’yi infial içine sokmuştu…

∗∗∗

AKP iktidarında tarikatlar ve cemaatler, inanç sömürüsünün yanı sıra siyasette yer bulmuş, iktidarı kullanarak bu gücü ekonomik kazanıma dönüştürmüşlerdi...

Artık tarikat ve cemaatlerin, şirketleri holdingleri, hanları hamamları var...

Şeyhlerinin milyonluk arabaları, katları yatları hatta jet skileri(!) bile var!    

BirGün Ankara temsilcisi Nurcan Gökdemir’e göre tarikat ve cemaatlere 2023 yılı 11 ayı sonunda kamu kaynaklı verilen para 1,6 milyar TL’yi bulmuş…

İslam’ın ilk şartı günah işlememektir…

Müslümanlıkta harama el uzatmak yoktur!

Hırsızlık, yolsuzluk ve usulsüzlük yoktur!

Yalan, riya, zina hiç yoktur!

İslam’da kadın bugünkü sözde Müslümanlara inat, eşit ve etkin bir varlıktır…

Peki Tarikatlar, cemaatler ve sözde din tacirliği yapan siyasetçiler, bu kurallara uyuyor mu? ???

Elbette hayır!

Yusuf Tekin ülkeyi soyan, inanan yurttaşları sömüren dinimize göre kabul görmeyen bu basiretsiz yapılara, kendi küçük çıkarları için çocuklarımızın peşkeş çekilmesine ortam hazırlıyor!!

Bu tiniyette ve zihniyette olan sözde bakanın hemen istifa etmesi gerekir

∗∗∗

Ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz gençlerimizin, “kindar ve dindar “yetiştirilmesine müsaade etmemeliyiz!

Laik demokratik Cumhuriyeti yıkma hevesinde olanlara gerekli cevabı vermeliyiz...

Yoksa bugünkü din tacirleri, emperyalist ortaklarının talimatı uyarınca ülkemizi “ılımlı İslam devleti “yapar!

Ilımlı İslam ne demekse????

Umut CHP’de!

Onlar da bu durumun farkında mı bilemiyorum!