Ülkemizin en önemli sanatçısı ve dünyada da yeri doldurulamaz değerde olan kemancımız Suna Kan’ı kaybettik.

O, eşsiz yorumları ve anılarıyla kalbimizde hep yaşayacak…

***

Suna Kan, ‘Harika Çocuk Yasası’yla laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bir başka niteliğini dünyaya anlatan evrensel örnektir.

Dünyaca ünlü keman virtüözü olan Suna Kan, Türkiye’yi sanatta dünyaya tanıtan en değerli sanatçılarımızdandır…

***

18 Nisan 1946’da ilk resitalini Ankara Devlet Konservatuarı’nın konser salonunda Mozart’ın 5. Keman Konçertosu’nu seslendirerek veren ve bu resital nedeniyle “Harika Çocuk” olarak anılan Kan”, Harika Çocuk Yasası’sının da  çıkmasına neden olmuştur.

Yasa uyarınca “müzik eğitimini devlet bursuyla” yurt dışında yapmış, Paris Konservatuarı’nda Gabriel Bouillon’la çalışan Suna Kan, 1952 yılında konservatuvarı birincilikle bitirmiştir…

***

Uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda solist ve başkemancı olarak görev yapan Suna Kan, 1971’den bu yana "devlet sanatçısı" unvanını onurla taşımıştı...

Ülkemizin başı sağolsun!

***

28 Mayıs seçimi sonrası, Türkiye beklediği değişim hedefine ulaşılamayınca, başarısızlığın nedeni olarak görülen CHP yönetimi ve uyguladığı politikaların değiştirilmesi adına “değişim tartışması” başladı…

Parti emekçileri başta olmak üzere CHP’ye gönül vermiş, umut bağlamış samimi insanlar bir dizi önerilerde bulundu.

Ancak Sayın Kılıçdaroğlu’nun SZCTV’deki açıklamaları, değişim isteyen yurtsever ve solcu olan CHP’lileri hayal kırıklığına uğrattı…

***

Bilinmeli ki ancak “GÜÇLÜ ÖRGÜT, DOĞRU YÖNETİMLE TUTARLI PARTİ” oluşur.

Çünkü örgüt, belli bir amacı gerçekleştirmek için tutarlı politikalar, güven ve vefa üzerine oturmuş, fiziki kaynaklar ile insan kaynaklarının bir araya geldiği bir yapıdır.

Yönetim ise, bu yapıyı harekete geçiren ruh ve enerjidir.

Örgütün harekete geçirilmesi fiziki kaynaklar ile insan kaynaklarını eşgüdümlemesiyle olur.

***

Maalesef CHP şu an, fiziki kaynak ve insan kaynağı açısından güçlü olmasına rağmen, ilkelerinden vazgeçen, üyesinin genleriyle oynayan, var olan sağ partilere öykünen bir yönetim anlayışındadır…

***

Sandıklara sahip çıkmaya hazır, kendisini CHP’yle birlikte hisseden, pek çok hukukçu, öğrenci ve eğitimli insan varken CHP yönetimi eşgüdümü sağlayamadığı için bu önemli insan kaynağı heba oldu…

***

Doğru şeyler söylemek yetmiyor.

Bunların doğru iletişim kanallarıyla halka aktarılması gerekiyor.

Bu da ancak doğru bir örgüt yapısı ve bu yapıyı harekete geçirecek samimi bir yönetimle olabiliyor.

Bunun için CHP’nin dışardan devşirilmiş insan kaynağına ihtiyacı yoktur.

Bu partinin evlatları bunu gerçekleştirecek birikime ve donanıma sahiptir.

Önemli olan doğru bir yönetim ortaya koymaktır.

***

Doğru yönetimden kastımız, şu an Genel Başkan’ın yaptığı gibi “Ali gitsin Veli gelsin” anlamında değildir.

Bugün CHP’yi yöneten kadroların anlayışı, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine” benzemektedir…

“Genel Merkez” örgütü işlevsiz kılmıştır.

İşlevsiz kalan örgüt de seçmenle ilişki kuramamıştır.

Genel Merkez yöneticileri çoğunlukla parti tabanından kopuk, yukarıdan paraşütle inmiş kişilerden oluşturulmuştur.

“Partide değişim, parti emektarlarına dayanılarak değil dışardan yapılan devşirmelerle gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.”

***

Genel başkan yardımcılığı sistemi partinin kimyasını bozmuştur.

Güçlü genel sekreter yapılanması gerekmektedir.

***

“Partinin öncü gücü olan il başkanları itibarsızlaştırılmış ve belediye başkanları ile genel merkez yöneticilerinin tahakkümü altına sokulmuştur.”

Örgütsel iletişim kopmuş ve biat kültürü partiye yerleştirilmiştir. 

Parti içi muhalefet yok edilerek bir yandan parti içi demokrasi darbe yemiş diğer yandan da parti içindeki iletişim kanalları yok edilmiştir.

***

Kadın kolları ve gençlik kollarının örgütlenmesi vesayet altına alınmıştır.

Genel Başkan’a biat üzerine kurulmuş bu yapı ile güçlü kadın ve genç liderlerin çıkmasına engel olunmuştur.

Özlenen kadın ve gençlik hareketi bu nedenle bir türlü ortaya çıkamamıştır.  

***

Partinin mali kaynaklarının ne kadar etkili kullanıldığına ilişkin hesap verebilir bir yapı oluşturulamamıştır.

Bilim platformu, proje çöplüğüne dönüştürülmüş ve partiye hizmet edecek bir çalışma anlayışı ortaya konamamıştır.

***

Bütün bu yanlış yönetim tarzı CHP’nin tutarsız bir partiye dönüşmesine yol açmıştır. CHP’de bir an önce değişim kaçınılmazdır.

Güçlü örgüt, doğru yönetim ve tutarlı parti bu değişimin anahtarıdır…