Suçla masumiyetin, suçlu ile hak arayanın yer değiştirdiği bir sistem kuruldu. Gerçeği ifşa eden gazeteciyi, ‘samimiyetle’ Türkiye’de yaşananlara karşı çıkan siyasetçiyi, hukukuzluğa ses çıkaran akademisyeni, müvekkillini savunan avukatı içine alan dalga, ekmeğinin peşinde olan işçiyi de ulaştı.

Soma’da tekmelenip yargılanan madenciyi görmüştük. Torunlar İnşaat’taki asansör faciasının ardından, ‘ambulanstan önce gelen TOMA’ya ve çevik kuvvetin ‘parçalanan arkadaşları için tepki gösteren işçiye’ saldırmasına şahit olmuştuk. Son zamanlarda ise, hak arayan işçilerin tutuklandıklarını da görüyoruz.

3 gün önce, yeni havaalanı şantiyesinde tutuklanan işçi sayısı 34’e yükseldi. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde haklarını, paralarını, tazminatlarını alamadıkları için direnen yüzlerce işçi var. Ekonomik kriz derinleştikçe sayı artacak gibi görünüyor.

Haklarını isteyen işçiler içinde Makro Uyum çalışanları da var. Tazminatları peşinde olan emekçiler; “Tutuklanmaktan korkuyoruz” diyor. Aralarında borcu olan, çocuk bezi alamayan, kredi kartını, ev kirasını ödeyemediği için konutundan atılıp çadır kuran var.

Hak arayan işçi, “Biz terörist değiliz, vatanımızı seviyoruz” açıklamasına muhtaç edilmiş durumda…
Makro Uyum işçilerinin haklı isyanını, aynı zamanda devletin kimin yanında olduğunu ve patronun çıta atlayıp, nasıl daha cüretkar hale geldiğini de gösteriyor. Maddeler halinde bakalım:

1- Makro Uyum işçilerinin direniş nedeni: Tazminat
Makro Uyum mağazalarını Migros satın aldı. Ancak anlaşma gereği, işçiler Migros bünyesine alınmadı. Yıllarca Makro Uyum’a hizmet eden emekçiler, böylece sadece işlerinden olmadı, 6 aydır tazminatlarını da alamadı. Makro Uyum konkordato sürecinde; “Param yok” diyerek tazminatları da vermiyor.

2- Muhatap yok
Anlaşmaya “işçiler de devir işlemine dâhil ya da hakları korunmalı” maddesi koydurmayan Migros ise “Bu parayı biz vereceğiz” dediği halde sözünü yerine getirmedi. İşçilere verdiği 2 ödeme tarihini de atladı. Temel sorun, işçinin muhatap bulamıyor olması.

3- Ödeme sözünden sonra eylem durmuştu
Kapının önüne konulan işçiler, tazminatlarını alabilmek için Makro Uyum’dan Migros’a geçen Beylikdüzü mağazasında direniş kararı aldı. Nakliyat-İş de destek oldu. İşçiler sadece bu nedenle, “Huzur kaçırıyorsunuz” diyerek polisten dayak yediler, gözaltına alındılar, Migros mağazası yöneticileri tarafından darp edildiler.

4- Tutuklanmaktan korkuyoruz
Direniş işçilerinden Ferhat Aykol’un sözleri; Türkiye’de hak arayışı karşılığında yapılanların ne boyuta geldiğini ve işçinin bile kendisini nasıl savunmak zorunda kaldığını gösteriyor: “Terörist değiliz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Hakkımızı arıyoruz, tutuklanmaktan korkuyoruz.” Migros’un “Bu parayı ödeyeceğim” deyip, 2 kez sözünde durmamasının ardından tekrar başlayan direniş, bu koşullarda sürüyor.

5- İşçiye ahlaksız teklif
İşçilerden Aykol; Makro Uyum tarafından da oyalandıklarını söylüyor: “Bir gece saat 22.00 civarında beni Makro Uyum direktörü Hamdi Cömert arayıp Küçükçekmece Belediye Parkı’na çağırdı. Arkadaşlarım yanlış anlamasın diye yanıma 5 kişi alıp gittim. Bize orada, ’10 kişi seçin paralarınızı yatıralım, direniş de dursun’ teklifi yaptı. Bize açıkça arkadaşlarınızı satın dediler. Bu ahlaksız teklifi kabul etmeyeceğimiz söyledik.”

6- Para yoksa yüzde elli nasıl yattı?
Makro Uyum, direniş içindeki bazı işçilerle de görüştü. Onları, paralarının yüzde ellisini alıp firma ile ilişiklerini kesmeye ikna etti. Hak arayan sayısı azaldı. Diğer yandan da eksik ödeme yaptı. Ancak burada önemli bir soru oluştu; “Param yok” diyen Makro hakkının yüzde ellisinden feragat eden işçilere anında paralarını nasıl yatırdı?

7- Geleneksel patron yüzsüzlüğünde de çıta yükselmiş
İşçi Aykol; “Makro bizi ikna etmek için Ankara’ya merkez şubeye de görüşmelere çağırıyor ancak ekonomik durumumuz yok, sık sık bunu nasıl yapalım?” diyor. Bu görüşmelerden birinde meydana gelen diyalogda, Makro Uyum’un kurucuları, işçilere şunları söylüyor: “Bu firma battıysa bunda sizin de sorumluluğunuz var. Siz yine şanslısınız, işsizlik parası alıyorsunuz, bizde o da yok.”

8- ‘Bebek bezi alacak paramız yok’
Patron bu sözlerle işçiciyi oyalarken, Aykol kendi durumunu şöyle anlatıyor: “İki çocuğum var biri 1 diğeri 5 yaşında, inanın yeri geliyor onlara bez bile alamıyorum.” Alanya ve Ankara’da da az sayıda direnen Makro işçisi var. Alanyalı işçi Sekan Şahin Kaya, 4 gün önce Makro mağazasında dayak yedi. Kredi kartı borcu var, kirasını ödeyemediği için evden kovuldu ve ailesi ile çadırda yaşamak zorunda kaldı. Suçu hakkını istemekti.

9-Sorunun çözümü kolay
Aykol, sorunun çözüm yolunun basit olduğunu söylüyor: “Satıştan kalan bir ödeme var. Biz de diyoruz ki, ‘Makro’ya ödeyeceğiniz parayı işçilere verin.” Sorun bir imza karşılığında çözülebilecek kadar basit.

10-Sınıf dayanışması yükseliyor
Makro uyum işçilerinin seslerinin eksik duyulmasında, medyanın büyük bölümünün iktidara geçmiş olmasının payı büyük. Migros işçisinin avantajları da var. Halkın desteği ve sınıf dayanışması. Migros’taki sorunun aynısını Metro ve Medya marketlerin satın aldığı Real işçileri de yaşıyor. Farklı firmalar tarafından alacakları gasp edilen işçiler kol kola direnirken sınıf dayanışması da yükseliyor.