Sabahın köründe başlayan haber bültenleri tüm gün sürüyor...

Sabahın köründe başlayan haber bültenleri tüm gün sürüyor. Hepimiz önce haber manyağı, ardından da son dakika kurbanı oluyoruz. O kadar çok incir çekirdeğini doldurmayan mesele, önümüze son dakika olarak getiriliyor ki, bu kanıksanmış olma hali bir tür gamsızlığa dönüyor zamanla.

***

Bu sürecin en gülünç aktörleri, pazarlamacı gibi karga kakasını yemeden boy gösteren iktisatçılar. Her sabah borsa indi mi, çıktı mı, tırmandı mı, amuda kalktı mı, diye ekrandan sallıyorlar/saçmalıyorlar. İnsanoğlunun paylaşım sorununu çözmek adına yıllardır kafa patlatan bilim insanları gitmiş, Mahmut Paşa usulü yeni tip ekonomiciler(!) gelmiş.

***

Ben iktisatçı diye Korkut Boratav’ı biliyorum mesela. Ama bu sabah çığırtkanlarını görünce utanıyorum. Demek bu işin tarifi değişmiş, hocaya ayıp artık… neredeyse bir çoğu üç beş üniversitede ekmek arası ders veren bu zatlar, üç beş şirketin danışmanlığı, bir iki holdingin yönetim kurulu üyeliğini de bağlamışlar hababam lansman tadında sallıyorlar… Allah selamet versin!

***

Maaşına on tl zam gelmiş teyzeler için borsa ne ifade eder? Ya da hayatı boyunca iş sahibi olamamış, “cep delik cepken delik, cebimde yok bir metelik”, diyen işsiz güzel kardeşimi hangi zam korkutur? Doların dolu dizgin fırlaması ataması yapılmamış öğretmenin umurunda mı? Bir de meşhur söz vardır, benzine zam geldikçe; “benim için değişen bir şey yok, ben hep yirmi liralık alıyorum” diyen şoför dostuma koyar mı bu haller?

***

Van’da depremde kaybettiklerimizin acısını unuttuk. Neden? Çünkü şimdi çadırlarda yanarak ölenlerle uğraşıyoruz. Yas tutmaya zaman yok. Çok işimiz var çoook… büyük ekonomimiz var, aslan gibi kükreyen başbakan, her derde deva TOKİ… nasılsa çözeriz bu meseleyi. Lakin donmaktan, yanmaktan, depremde ölmekten adam kalmayacak yakında ortalıkta. Bir tür hayata dönüş operasyonudur bu da. Her çeşidi mevcut seç seç al. İster Van’da donarak öl, ister mapusta yanarak!

***

İnsan duygulanıyor tabi, bir yandan yüzleşiyorsun tarihinle, öte yandan büyüdükçe büyüyorsun. Yalnız bu şişkinlik gaz yapıyor. Bağırsak sistemi bozuluyor. Hoş düzen bağırsaklarını temizlemekle uğraşmakta(!) Hal böyle olunca da bize ne düşer ‘sabrın sonu selamet’ demek! Selamet deyince de partisi aklımıza düşüyor, 28 Şubat’ta dükkanı sanki selametçiler bırakmamış gibi, şimdi büyüyen ekonomimizde böyyük yeni hikayeler işitiyoruz. Herkes o dönemde kusurlu, gelgelelim hocamız efendimiz, rahmetli Erbakan kusursuz. Büyüklere masallar diye kitabı var Ahmet Altan’ın. İkinci fasiküle bunu da koysun!

***

Büyüyen ekonomimin devlet adamları da büyük olur. Allah bize öyle bir içişleri bakanı verdi ki, biz de Osmanlı’dan bu yana ‘anaların ne evlatlar doğurduğunu’ unutmuş olduğumuz için utandık kendimizden. İşkenceci polisler için “Hukuk dışına çıkalım da Konak Meydanı’nda asalım mı adamları?” diye sordu. Darağacında can vermeyi iyi bilir bu toprağın güzel çocukları. Düşmanına bile yargısız infaz, ölüm istemez. Gelgelelim hala bu ülkenin çocuklarının elindeki kitaplar suç, mapuslar onlara ev, üstelik işkencede can veren Kaypakkaya hala örgüt üyesi. Cahil savcılar nereden bilsin devrimci liderleri, tarihlerini? Rehin tutuluyor gencecik çocuklar. Polisleri asmayalım da, korumak ayıp olmuyor mu? Cadı avına çıkmış bakanlar, hormonlu büyümenin eseri mi acep?

***

Büyüyoruz güzel güzel, usul usul, kendi halimizde. İhaleler el bebek gül bebek ya şundadır, ya bunda, ama mutlaka yandaş firmada! Yeni tip bir milliyetçiliğimiz var TRENDleri takip ediyor, şahane bir muhafazakarlığımız var kentlerimizi, tarihimizi katlediyor. Büyüyoruz işte, ‘Bir Türk dünyaya bedel dedik’, TİME dergisine kapak olduk, inanmadılar, hemen ayak oyunuyla yarışmadan çıkardılar. Höst balçıkla güneş sıvanmaz.  Vatandaşın oyuyla seçildi oraya başbakan. Sizi gidi vesayetçiler sizi! Büyüyoruz az kaldı, üçer üçer doğuralım kızanları siz o zaman göreceksiniz hanyayı konyayı!

Büyüyoruz dedik işte.

Uyusun da büyüsün ninniiii

Eeeee eeeee eeeee eeeeee (Melodik okuyun lütfen)