Uzlaşı yoksa yapılması gereken belli

Seçimlere dört nala gidiyoruz. Siyasetin gündemi hızlı akıyor. Yarın milletvekili aday listeleri YSK’ye sunulacak ve 14 Mayıs seçimlerinin en kritik aşamalarından biri geride bırakılacak. Kalan 34 günde cumhurbaşkanı adayları, siyasi partiler ve ittifaklar, oylarını artırmak için son kozlarını oynayacak.

Son günlerin en dikkat çeken olaylarından biri, CHP’nin önemli isimlerinden Fikri Sağlar’ın Muharrem İnce’ye yaptığı uzlaşı ziyaretiydi. Sağlar 3 Nisan Pazartesi günü yaptığı bu ziyareti 6 Nisan’da BirGün’deki köşesinden kamuoyuna duyurdu. Kılıçdaroğlu’nun onayı ve bilgisi dahilinde Memleket Partisi Genel Merkezi’nde İnce ile görüştüğünü belirten Sağlar, uzlaşıya varamadıklarını ve İnce’nin adaylıktan çekilmeyi düşünmediğini kendisine söylediğini aktardı.

Sağlar’ın bu yazısı, yayınlandığı gün siyasetin gündemini belirledi. Biz de YouTube kanalımız BirGün TV’de Fikri Sağlar ile görüşmenin detaylarını konuştuk. Söylediklerinden anladığımız kadarıyla bu aşamada İnce ile uzlaşıyı imkansız kılan temel nokta, el sıkışmak için geç kalınmış olması. İnce de sosyal medyadan yaptığı paylaşımda “Sayın Fikri Sağlar ziyaretime geldiğinde kesin aday listesi Resmi Gazete’de yayınlanmış, kura çekilmişti, iş işten geçmişti” diyerek bunu doğruladı.

***

Şimdi ortada kabaca şöyle bir denklem duruyor. YSK’nin açıkladığı verilere göre yurt içinde 61 milyon seçmen söz konusu. Seçime katılım oranının yüzde 88-90 olacağını varsayarsak, yaklaşık 54 milyon geçerli oy olacağını tahmin edebiliriz. Toplumsal atmosferin ve anketlerin gösterdiği, muhalefetin potansiyel oyunun yüzde 60 olduğudur. Bu da 31-32 milyon seçmene denk geliyor. Erdoğan’ın potansiyeli ise yüzde 40, yani 21-22 milyon civarında.

Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turda bitecekse, 27 milyon oyu alan ipi önde göğüsleyecek. Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanması için potansiyel oyunun aşağı yukarı yüzde 85’ini alması yeterli. Erdoğan ise potansiyel oyunun yüzde 120’sinden fazlasına ulaşmak zorunda. Bunu bir ihtimal, seçimin ikinci tura kalması durumunda farklı parametreleri devreye sokarak gerçekleştirebilir.

Muharrem İnce, Erdoğan’dan oy aldığını söylese de oylarının büyük çoğunu muhalefet seçmenlerinden alıyor. Yöneylem Araştırma’nın yayınladığı son çalışma, ilk turda İnce diyenlerin yüzde 60,7’sinin ikinci turda Kılıçdaroğlu’na oy vereceğini gösteriyor. Yani İnce özetle başarılı olmak için 31-32 milyonluk toplamdan oy kazanmaya çalışacak. Esas tabanı da anti-Erdoğan gençliği. İnce’nin muhalefet tabanından hatırı sayılır bir parçayı koparması durumunda seçimin ikinci tura kalma ihtimali büyüyecek.

***

Dolayısıyla uzlaşmaya varılamayan seçim koşullarında Kılıçdaroğlu için bir rakip de Muharrem İnce’dir. Kılıçdaroğlu ve genel olarak muhalefet için hedef, anti-Erdoğan hattındaki tabandan İnce’ye oy gitmesini engellemektir. Bu, İnce’ye ve ona oy verme eğilimindeki kitleye negatif bir tutumla değil, yapıcı ve sürükleyici bir siyasetle başarılabilir.

Araştırmalarda bugün İnce’ye oy vereceğini söyleyen yurttaşların yarısının ilk kez oy kullanacak seçmenlerden oluştuğu görülüyor. 18-34 yaş aralığındaki seçmenler ise İnce’nin oy potansiyelinin yüzde 70’ini meydana getiriyor. İnce’nin “Seçmen yaşını 15’e düşürürsek seçimi birinci turda alırım” iddiası da bu sosyolojiye işaret ediyor. Burada İnce’ye ya da o seçmenlere kızmak, küçümsemek fayda getirmez. Hatta mümkün mertebe orayı bloklaştıracak adımlardan, kısır polemiklerden kaçınmak gerek.

Yeterince politik olmadıkları gerekçesiyle eleştirilen bir kısım genç seçmen, geleneksel siyasetten sıkılmış vaziyette. Düzen siyasetinin söylemlerinden heyecan duymadıkları için sürekli adres arayışındalar. Bu nedenle yaşadıkları hayal kırıklıklarını yüzeysel ve tepkisel söylemlerle dile getiren isimlerin peşine takılabiliyorlar. Henüz 3 ay önce ırkçı söylemlerle göçmenleri hedef alan partilerin oy oranının yüzde 3-4 olarak görünmesinin nedeni buydu. Şimdi ise o oylar çekildi çünkü genç seçmen artık İnce’ye ilgi duyuyor.

***

Muhalefet hem bu gerçekliği görmeli hem de bugün İnce etrafında oluşan havanın da sönebileceğini düşünmeli. Seçimlere çok az bir süre olsa da dinamik genç seçmenin diğer tüm kesimlerden daha hızlı bir şekilde mobilize olabildiği unutulmamalı.

Artık çalışarak, emek ederek değil torpille iş bulabileceğine inandırılan, bir şekilde yurt dışına gitmenin fırsatını arayan gençlere umut olacak, yenilikçi ve aynı zamanda onları derinlikli, evrensel insan haklarına saygılı ve demokratik değerlere bağlı bir kanaldan politize edebilecek güçlü bir muhalif iklim yaratılırsa vaziyet değişir.

Böyle bir iklim oluşturulamaz ve etrafındaki enerji dağılmazsa İnce adaylıktan çekilmeyi aklından geçirmeyecektir. Denklemi değiştirecek ve İnce’ye çekilmeyi düşündürtecek olan, onu bugün önemsenir bir aktör haline getiren gençlerin dikkatini başka bir yöne çekebilecek basmakalıplıktan uzak söylem ve siyaset konseptidir.