Bizim memlekette ‘kurtarıcı’ arayışı tarihsel gelenektir. Bireyin kendi geleceğini kurmasının mümkün olmadığına inanılır. Kimi zaman tanrısal, kimi zaman kurgusal kahramanlar yaratılır. PostModern günler bunu bir öğreti olarak iyiden parlatarak sundu. Tek seçenek ölçüsüz piyasalaşma olarak dayatıldı.

Bilginin bir silaha dönmesi, bireyin bunca kalabalık veriyi ayıklayamamasından kaynaklıdır. Bilgiyi üreten, pazarlayan bu yolla iktidarını güçlendirir. Hal böyle olunca üzerinde kaynağı belirsiz (esasen belirli) yükü hisseden birey, bunun altında ezilir ve kapitalizmin oyuncağı olur. Bilişim olanaklarının gelişmesi, sanal bir özgürlük sağlasa bile, esasen çok daha derin ve karmaşık bir yalnızlığı doğurur. Dört yandan gelen bilgiler, nasıl süzülecek, nasıl yorumlanacaktır, kişi bunu bilemez ve bu durum karşısında kendini acz içinde hisseder. İşte bu kalabalık, hızlı bilgi akışı “yalancı peygamber”lerin doğması için yeni olanaklar sağladı. Her zaman milliyetçilik ve dincilik iş görür!  Ticareti kolaydır nasılsa ve piyasaya asla itirazı yoktur dinciliğin/milliyetçiliğin!

Bir de toplumların tarihsel bilgi ve görgüyle biçimlenen ruhu vardır. Umulmadık anda ortaya çıkan bir davranış biçimiyle gösterir kendini. Karabasan gibi çöken cehalet, hamaset ve otoriterliğe karşı gelişir; dilini, yolunu bulur bu ruh. Pir Sultan, Köroğlu, Nâzım Hikmet, Mahir Çayan ve diğerleri… Bir ürün olarak pazarlanan “yalancı peygamber”lere karşılık, halkın belleğinden gelen ve büyüyen hakiki varlıklardır söz ettiklerim. Şiir olur, öykü olur, dava adamı olurlar… Bir ninni gibi kulağa söylenirler… Tene işlerler…

“Haziran Dirilişi” tam da bunu temsil ettiği için çarçabuk yaygınlaştı ve umut oldu “Küçük İnsan”lara. Ben bu kişilerden biri olarak sarıldım hemen esen o güzel özgür rüzgâra. Haziran hepimizin yer bulduğu bir ‘Diriliş’ oldu. O yüzdendir farklı siyasal cephelerde olan insanların birbirini kucaklaması. Nihayetinde ‘Birleşik Haziran Hareketi’ doğdu. Kaygıları farklı, birikimleri ve gelişimleri başka bireyler bu çatı altında özgür, eşit, yoldaş olduklarını hissettiler. Ayrılıklar, farklılıklar bir arada olabilir, ilk kez bunu gördü milyonlar. Birbirine düşman, kinle bakan kimseler, aynı toprağın çocuğu olduğunu anımsadı. Seçeneksiz siyasete inat, yepyeni ve tertemiz bir olanak doğdu.

“Gezi Dirilişi” piyasaya kurban gitmesin diye, bu süreçte sıcak siyasette taraf olmak istemedi BHH. Kendi kimliğini, sokağın sesini korumaya çabaladı. Bence doğru karar alındı ve 8 Haziran sabahı da güneşin doğacağını hesap ederek anlamlı bir seçenek olarak umut olmaya devam ediyor BHH. Tek tek kişiler farklı siyasal eğilimlerde olabilir. Ama BHH birlikteliklerimizi öne çıkaran bir tutum sergiliyor. Laiklik, bilimsel eğitim konusunda net tutum takınıyor. Vahşi ve azgın piyasaya karşı, toplumsal duyarlılığı, adil bölüşümü öne çıkarıyor BHH.

BirGün hatası sevabıyla bu güne dek geldi. Sağlıklı bir okumayla “Gezi Dirilişi”ni önemsedi ve büyük ortak paydayı öne çıkardı, izini sürdü. Okur gözünde ne denli takdir edildiğini hep birlikte yaşıyoruz. Düne dek BirGün’ün adını bilmeyenler, şimdi bir parçası oldu gazetemizin. Hem ilkeli, hem kitlesel olmayı başardı BirGün!

Bence BirGün’ün en büyük sorunu liberal sol savrulmalar içinde olan, tepeden bakan ve her gittikleri yeri kendine benzetmeye çabalayan kimseleri içine alıp, yönetimde söz sahibi yapmasıydı. Anneannem “İyilikten maraz doğar” derdi. Hemen aşıldı sorun…

BirGün doğruyu yaptı ve kendi içinden gelenlerle yoluna devam ediyor. Gencecik insanlar üç kuruşa alınteri döküyor ve hakiki gazete yapıyorlar. Her gün yargı karşısına çıkıp mücadele veriyorlar. Bir adım geri atmıyorlar. BirGün bu sahici genç ve aydın insanlarla herkesin umudu oldu. Elbette “Gezi Dirilişi”ni iyi okudukları için…

BirGün yazarlarının/okurlarının eleştiri hakkı var elbet. Fakat bunca doğruyu gören, bunu geleceğe sorumlulukla taşıyan gazeteyi yıpratmayı doğru bulmuyorum. Milyonlarca insan tarihin en karanlık dönemini yaşadığına inanıyorsa ve bu gazete çölde vaha oluyorsa, kantarın topunu kaçırmamak lazım! Doğrusunu ifade özgürlüğü içinde renkli bir yazar kadrosuyla “Gezi Dirilişi”nin önemini bilenler olarak yazmalıyız. Tek ölçüt bu!

Birinci sayfasıyla, mizah diliyle, özgürlükçü bakışıyla BirGün hakiki bir seçenektir. Yazarlarının vicdan ölçüsüyle, siyasal birikimiyle iz bırakan değerli bir yayın organıdır. Her yeni gün daha önemli olmaktadır ayrıca.

Eleştiri haktır ama eleştiren de bundan muaf değildir.

Ben BirGün’den yanayım, halkın gazetesinden…