Yeni Türkiye gibi bir slogan vardı bir zamanlar; ne anlama geldiği belirsizdi, ya da biz anlamazdık! Belli ki, söyleyenlerin muratlarını anlatmak için buldukları albenili bir kılıftı; bugünse, bizim için de ne anlama geldiği az çok aydınlandı.

Yeni Türkiye’nin yenilikleri deyince...

1-Yenilik: Katliamların sıradanlaştığı bir Ortadoğu ülkesi olmak mı!

Kürt illerinde yaşananlar, getirdiği acıları ve yıkımlarla da,

Temmuz’dan bu yana Türkiye’de yaşanan katliamlarla da Türkiye bir Ortadoğu ülkesine dönüşmüş durumda.

Temmuzdan buyana Türkiye’de beş büyük katliam olmuş; 200’den fazla ölenimiz var.

Ankara’da beş ayda 3. katliam yaşanmış, her biri yürek dağlayan hikâyeleriyle 35 masum insan hayatını yitirmiş; yüzlerce yaralı var. Beş ayda yalnız Ankara’ da 169 insanımızı yitirmişiz.

Sıradanlık yalnız, katliamların art arda gelmesinde değil. Çoğumuzun acı ve kaygıyla nutkumuz tutuluyor; iktidardakiler ise, mutat “terörü lanetleme” nutuklarına devam ederken, bizden de kendilerine inanmamızı ve itaat istemekteler!

Bomba yüklü araçlarla, kimlikleri bilinen insanlar Ankara’da kol gezebiliyor ama güvenlik zaafını konuşan yok!

Çünkü güvenlikten, güvenden, istikrardan anladıkları da, demokrasiden anladıkları gibi başka! O nedenle, güvenlik güçlerinin sayısı da, silahları da durmadan artıyor olsa da, asıl hedefleri susan, itaat eden insanlar yaratmak! Onun için meydanlara çıkmak bile yasaklanmakta!

Bunun gibi, daha bir yıl önce “barışa giden sürecin” umudunu yaşayan bir ülkede bugün Pakistan’a, Suriye’ye benzer hallere düşmenin nedenlerini kendilerinde arayan da yok!

Onlar aramıyor ama, ne yazık ki, savaş ve terör tehlikesinin azalması bir yana, Bayık’ın ifadesine bakarsak, savaşın genişlemesi gibi bir tehlike kapımızda!

2-Yenilik: Susmayan, farklı düşünen, baş eğmeyenin cezalandırıldığı bir ülke olmak mı!

Gazeteden gazetecisine, akademisyeninden iş dünyasına kadar susturma operasyonları, almış başını yürümüş durumda. İşinden olan gazeteciler devri bitti; şimdi gazeteler, patronlar cezalandırılıyor. Zaman Gazetesi kayyuma teslim edildi; Kaynak, Boydak gibi şirketlere el kondu; şimdi Aydın Doğan ve İş Bankası YK Başkanı Ersin Özince için 23 yıl hapis istendiğini duyuyoruz. Bakalım sırada daha kimler ve neler var!

Barış için Akademisyenlerin 10 Mart Bildirisini imzalayanların da başlarına gelmedik kalmadı. Birçoğu soruşturma geçirdi, işlerinden atılanlar var. Ama iktidara bu yetmedi, şimdi sıra tutuklamalara geldi. Kıvanç Ersoy, Esra Mungan, Muzaffer Kaya terör propagandası yaptıkları gerekçesiyle tutuklandılar; yabancı bir öğretim üyesi de yurtdışı edildi!

Neymiş, devletten barış yanlısı politika istemekle teröre destek oluyorlarmış!

Bu iddiaların ve tutuklamaların hukuki dayanağı olmadığı açık. Gerek uluslararası hukuk, gerek bizdeki yasal düzenlemeler terörde baskı, cebir, şiddet gibi unsurların varlığını gerekli görmekte.

Öte yanda, düşünce ve ifade özgürlüğü varsa bu tür istemlere yasak getirilmesi mümkün değil.

Ancak görüyoruz ki, yeni Türkiye’nin bir yeniliği de iktidarın amacına göre “hukuk yaratmak!” Bizi de, yeni susturma operasyonları beklemekte!

3- Yenilik: Yeni Türkiye pazarlamasında yeni keşif; “Türk tipi”!

Aslında Yeni Türkiye gibi, Türk tipi ifadesinin de ne anlama geldiği belli değil; ancak, her ikisinin de söyleyenlerin muratlarını “pazarlamakta” kullanıldıkları açık.

Daha önce çözemediğimiz Yeni Türkiye ifadesindeki “yeninin”, bugün, Osmanlı’ya dönüş, dini referanslara dayalı bir toplum ve başkancı sistem gibi ciddi bir rejim değişikliği anlamına geldiği ortaya çıkmış durumda; bu anlamdaki “yeninin”, toplumun büyük çoğunluğunca kabul görmeyeceği de ortada. Zorlamak gerekir!

Bunun için de, bir yandan her yanı çatırdayan bir sistem içinde kaosa mahkûm ediliyoruz, öte yandan toplumun hassasiyetlerine göre yeni pazarlama taktikleri kullanılmakta.

Örneğin Türk tipi, Türk toplumu, Türk ailesi filan demeye kalktığınızda, onlarca, yüzlerce farklı anlayış, değer ve yaşam biçimini kabul etmeniz gerekir. Belki Türk mutfağı diye bir ifade kullanılabilir ama onun da çok farklı bölgelerin etkisiyle oluşmuş bir mutfak olduğunu unutamazsınız.

Öte yandan, çağdaş değerler ve kurumlar açısından Türk tipi, Batı tipi, Ortadoğu tipi diye bir şey söylenemez. Yani, Türkiye’ye özgü demokrasi, hukuk devleti, hak ve özgürlükler olmaz; olursa, zaten bu değerler kalmamış, bu değerler ve kurumlar iflas etmiş demektir!

Ama ne önemi var! Belli ki, “Türk tipi başkanlık rejimi”, ancak Türk tipi aile, Türk tipi kadın hakları, Türk tipi eğitim ve Türk tipi hukukla kendini var edebileceğinden, pazarlanması da bunlar üzerine yapılmakta!

Kısacası, Yeni Türkiye ve Türk Tipi’nin anlamı, Erdoğanca diye bir dil ile Erdoğan’ca diye bir rejimde saklı. Muhalefetin davasının burada olması da kaçınılmaz!