İspanya’nın, IŞİD’in özellikle Fransa ile Belçika’da sahip olduğu iddia edilen arazileri açısından bir ‘mali merkez’ olduğu biliniyor. Ayrıca IŞİD’e katılmak isteyen diğer Avrupalı cihatçıların ‘aktarıldığı’ istasyon durumunda İspanya

13 yıl boyunca İslamcılara göz açtırmamıştı: İspanya’yı ‘uyuyan hücreler’ mi vurdu?

2004’te İspanya’da Atocha’da gerçekleştirilen tren saldırıları Avrupa’da yüzyılın en ölümcül saldırılarından biriydi. İspanya İslamcı şiddetle ilk kez 13 yıl önce karşılaştığında bununla nasıl baş edeceği konusunda bir deneyimi yoktu. Ancak bu tarihten sonra, genel kanı İspanya’nın “terörle mücadele “konusunda birçok Avrupa ülkesine nazaran çok mesafe kat ettiğiydi.
Gerçekten de 13 yıl boyunca İspanya’da bir terör saldırısı yaşanmadı. Önceki güne kadar tabii. Çünkü İspanya güvenlik mekanizmaları Atocha saldırısından bu yana ülkedeki İslamcı örgütlenmeleri adım adım izledi, yaklaşık 360 kişiyi gözaltına aldı, binlerce telefon konuşmasını dinledi. Bu önemler sayesinde çoğu planlama aşamasında çok sayıda saldırının önüne geçilebildiği söyleniyor.

Başbakan Yardımcısı Soraya Sáenz de Santamaría, sadece İslamcılarla mücadele için 600 yeni polisin 2020 yılına kadar görevlendirildiğini açıklamıştı. Bu “terörle mücadelede” türünün en hızlı büyüyen birimi, üstelik özel ayrılmış fonları da var. İspanya polisinin önleyici tutuklamalar konusunda “önünün açık” olması da başarı gerekçelerinden biri. Tabii İspanya’da yaşayan Müslüman toplumda radikalleşmenin fazla olmaması da bir avantaj. Müslümanlar gettolarda yaşamıyorlar. Entegrasyon çok daha başarılı olmuş durumda. İspanya’da Avrupa’nın diğer ülkelerinde rastlanılan “yabancı düşmanlığı”na pek rastlanmıyor. Bu İslamcıların radikalleşme gerekçelerinden birinin ellerinden alınması demek. Bir başka etken de şu; İspanya hükümeti İslamcı aşırılara karşı verdiği mücadelede Fas’la ciddi bir işbirliği içinde.

Peki neden gerçekleşti?
Tüm bunlara rağmen 13 yıl sonra İspanya İslamcı bir saldırıyla neden karşılaştı peki? Ne kadar önlem alınırsa alınsın bu tarz eylemlerin kesin olarak önlenmesi mümkün değil. İspanya tüm çabasına rağmen kimi noktaları atlamış görünüyor. El Kaide’nin kurucularından, Ebu Dahdah olarak da bilinen Imad Eddin Barakat, İspanya’dan çok sayıda cihatçıyı Bosna’da, Çeçenistan’da, Afganistan’da “cihada” yollamıştı. Suriye’de cihatçılar safında savaşan 150 İspanyol asıllı Müslüman var. Bunlar ülkelerine döndüklerinde “uyuyan hücreler” oldular. Patlayıcı konusunda uzman olan, silahın her çeşidinden anlayan bu cihatçıların her an eyleme geçeceği biliniyordu. Madrid, Barcelona, Ceuta ve Melilla bu nedenle İspanya’nın “en riskli” kentleri olarak değerlendiriliyordu.

Neden İspanya hedef?
İspanya’nın, IŞİD’in özellikle Fransa ile Belçika’da sahip olduğu iddia edilen arazileri açısından bir “mali merkez” olduğu biliniyor. Ayrıca IŞİD’e katılmak isteyen diğer Avrupalı cihatçıların “aktarıldığı” bir istasyon durumunda İspanya. Güvenlik konusunda İslamcı cihatçılara göz açtırmayan bu ülkede faaliyet sürdürmede neden ısrarlı olduğunu anlamak zor olabilir ama IŞİD, savaşçılarına, takipçilerine, sempatizanlarına “tarih” sunmaktan hoşlanan bir örgüt. Malum, İspanya 711’den 1492’ye kadar Müslümanların hakimiyetinde bir ülkeydi. Bu nedenle IŞİD için “dinsel” bir önemi var. O topraklarda yeniden İslamı hakim kılmak hayallerinden biri. Bir başkası da 1212’de el Uqab savaşında İspanyolların 60 bin Müslümanı öldürmüş olması. IŞİD İspanya topraklarında yapacağı eylemlerinin gerekçeleri arasında o Msülümanların imtikamını almayı da koyar.

IŞİD’in kısa vadede yok olup gideceğini kimse beklemiyor. Mali kaynakları hala var. Sürekli gelir kazandığına ilişkin BM raporu daha yeni yayınladı. Ama buna rağmen ciddi kayıpları da var örgütün. Bu nedenle hem “tarihi” hem “dinsel” açıdan İspanya saldırıları yeniden şaha kalmanın da ya da “biz hala varız” demenin de bir göstergesi olabilir.

Güvenliğin, önleyici tutuklamaların bombalı eylemleri, intihar saldırılarını zorlaştırdığı görülüyor. Nitekim yeni bir intihar eylemi şüphelileri polis tarafından öldürüldüler. Bu IŞİD’in eylem için kullanacağı malzemelerin patlayıcılardan otomobil, kamyon, minibüs gibi kolayca her yerde bulunabilecek araçlara döndüğünü de gösteriyor.

Saldırının gösterdiği en önemli sonuç şu: İspanya 13 yıldır engelleyebildiği terörü bu kez önleyemedi. IŞİD için önemli olan da budur.