1 Kasım seçimini AKP’nin din kurmayları gözüyle değerlendirdiğimizde, Türkiye nüfusunun yüzde 99’unun Müslüman olmadığı sonucu çıkıyor. Onlar sadece AKP’ye oy verenleri Müslüman saydığına göre Türkiye nüfusunun yüzde 49.5’i Müslüman. Tersinden bakıldığında doğal olarak nüfusumuzun yüzde 50.5’inin Müslüman olmadığını söylemiş oluyorsunuz (Saadet Partisini AKP’den sayarsak durum fifty fifty). Yüzde 50.5’in içinden biri çıkıp bana, haddini bil, Müslüman olmadığımı nasıl iddia edebilirsin diyebilir. Haksız da sayılmaz. Haklıdır ama onları Müslümandan saymayan ben değilim.

Refah, Saadet, AKP; daha doğrusu İslamcı siyasetin, seçmenini garantiye almak için Kuran’a el bastırıp yemin ettirdiğini duyardık. Yemininde durmayanlar olmalı ki sonra altın, para, erzak dağıtılmaya başlandı. Sanırım seçmen sayısıyla birlikte yoksulluğun artması ve daha çok oya ihtiyaç duyulmasıyla yüksek maliyetli bu yol da terk ediliyor. En iyisi cenneti vadetmek!

Kentleşen, kentleştikçe küçülen ailelerle bire bir iletişim kurmak da güçleşiyor. Elde bunca televizyon, gazete, cami varken onlardan da yararlanmak lazım. Bu seçimde bu yol denendi; AKP, kitlelerle iletişim kurmasını sağlayan din önderlerini piyasaya sürdü. Bilindik en ünlü hocalar, alenen AKP’ye oy vermeyenin kafir olacağını, cehenneme gideceğini söyledi.

Duydunuz mu bilmiyorum, Ahmet Davutoğlu’nun Erzincan’a her gidişinde karargâhında ziyaret ettiği söylenen din alimi Mehmet Nayı, seçimden once Erdoğan’ın daveti üzerine geldiği Ankara’da “Bu seçimde iktidara geleceğiz. Halk bunu anladı. Artık delisi de anladı, velisi de anladı. İlla da kendisini cehenneme atacaksa ona kimse bir şey diyemez. Allah bile bir şey diyemiyor” diyerek AKP’ye oy vermeyenlerin cehennemlik olduğunu duyurdu. Bildiğim kadarıyla ne Cumhurbaşkanlığından ne Başbakandan ne de AKP’li bir yetkiliden Mehmet hocanın saçmaladığına ilişkin bir açıklama gelmedi. Demek ki devlet hocayla aynı kanaatte. AKP’ye oy vermeyen cehenneme gidecek!

Yandaş medyanın amiral gemisi olduğu söylenen kanal A’da program yapan başka bir âlim (Kadir Mısırlıoğlu), 7 Haziran seçiminin “iman yoklaması” olduğunu, “AKP’ye oy vermeyenlerin kâfir” sayılacağını söylemişti.
“Yolsuzluk hırsızlık değildir” fetvası ile bilinen Hayrettin Karaman, aynı anlama gelmekle birlikte biraz daha üsturuplu bir şekilde “Ben oyumu (…) kadrosu içinde namazlı niyazlı nur yüzlü insanların bulunduğu partiye (AK Parti’ye) vereceğim.” dedi.

Cuma namazında, Adana’daki bir cami hutbesinden “İstikrarı bozmayın. Vereceğiniz parti belli, diğerlerine vermeyin, AKP’ye verin.” diye seslenildi.

Haymana’da bir Kürt köyü camisinden oyunuzu AK Partiye verin anonsu yükseldi.

Diyarbakır’daki bir camide AKP’ye oy isteyen imam, cami terk edilerek protesto edildi.

Bir başka camide imam, hükümete muhalefet etmenin gemiyi oymak, gemiyi batırmak anlamına geldiğini söylemiş.
İslam dininden aldığı otoritesini kullanıp AKP’ye oy vermeyi İslam’ın altıncı şartı haline getirenler bunlardan ibaret değil. Her halde Erdoğan’ın “kanaat önderleri” diye Sarayında ağırladığı diğer alimler de aldıkları mesajı müritlerine Mehmet Nayır’dan farklı iletmemişlerdir. İsterseniz bunları sessizce destekleyen Diyanet İşleri Başkanlığını da ekleyin listeye.

Cehenneme kim gider? Yine bildiğim kadarıyla bu dünyada Müslümanlık niteliğini kaybetmiş kullar gidecek. AKP’ye oy vermeyen cehennemlik olduğuna göre büyük çoğunluk bu seçimde İslami kimliğini yitirdi. Türkiye nüfusunun yüzde 99’unun Müslüman olduğu, daha ziyade AKP’lilerin her fırsatta atıfta bulunduğu resmi bir bilgi. 1 Kasım seçimini inanç referandumuna dönüştüren başta Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Diyanet vb. olmak üzere aynı resmi kaynaklar olduğuna göre seçim sonucundan ülkenin Müslüman oranını çıkarmak abes olmasa gerek.
Gördüğünüz gibi bu seçimde esas kaybeden din olmuş!